21. YÜZYIL

Dünya 2024 yılında teknolojik, bilimsel ve sosyal gelişmelerle ilerliyor ancak bir konuda hala yerimizde sayıyoruz "Kadına yönelik şiddet". Bu utanç verici gerçek, 21. yüzyılda hala gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor. Oysa bu konuyu çoktan geride bırakmış konuşmayı bile unutmuş olmamız gerekiyordu ama bizler her gün yeni bir kadın cinayeti ya da şiddet haberiyle uyanıyoruz...

“İyi hal indirimi ” Suça teşvik eden sistem

Kadına şiddet vakalarının en büyük problemlerinden biri, suçluların cezasız kalması ya da “iyi hal indirimi” adı altında hak ettikleri cezaları almamaları. Kravat takmak, duruşmada pişmanmış gibi görünmek ya da mahkemede birkaç süslü cümle kurmak, bir katilin ya da şiddet uygulayan birinin cezasını hafifletebilir mi? Bence hayır. Aynı zamanda bu durum şiddet uygulayan diğer kişilere cesaret veriyor. Caydırıcı cezalar uygulanmadıkça bu sorunla başa çıkabilmemiz pek mümkün değil gibi

Şiddet ve cinayete kılıf bulunamaz

Kadına yönelik şiddet vakalarında sıklıkla duyduğumuz bir başka sorun da mağdur olan kadını suçlayan yaklaşımlar. “Ne giymiş?”, “O saatte orada ne işi varmış?” gibi sorular sadece şiddeti normalleştiren "hasta zihniyetin ürünü". Bir insanın giydiği kıyafet, bulunduğu yer ya da davranışları şiddeti kesinlikle haklı çıkarmaz, çıkaramaz. Hiçbir kadın, kocasının ya da sevgilisinin şiddetini “kabullenmek” zorunda değil. Erkek olmak bir insana şiddet uygulama hakkını vermez.

“Mezarlık”

Kadına şiddeti ele alan başarılı yapımlardan biri Netflix’te yayınlanan "Mezarlık" dizisi. Birce Akalay’ın başrolünde yer aldığı Mezarlık dizisi sadece kadın cinayetlerini değil, cinayetlere dair toplumdaki önyargıları da masaya yatırıyor. Komiser Önem Özülkü, ekibiyle birlikte kadın cinayetlerini araştırırken cinayetlere bile “ön yargıyla” yaklaşan erkeklerle mücadele etmek zorunda kalıyor. Şahsen izlediğim ve çok etkilendiğim bu yapım kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratmak isteyen herkesin mutlaka izlemesi gerek.

25 Kasım: Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü

Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Ancak sorgulamak gerek neden böyle bir gün var? Neden kadınlar korunmak zorunda? Kadınların şiddetten korunmaya ihtiyacı olmamalı çünkü şiddet hiç olmamalı. Şiddet karşıtı günler düzenlemek yerine şiddeti kökten bitirmek için adımlar atılmalı diye düşünüyorum.

Çözüm nerede?

Kadına yönelik şiddeti sona erdirmenin anahtarı 'caydırıcı cezalar ve toplumsal eğitim'. Şiddet uygulayan kişilere ağır cezalar verilmeli ki bu cezalar toplumda “suç işlersen bedelini ödersin” algısı oluşsun. Tabii iş sadece cezalarla kalmıyor. Toplumun her kesiminde özellikle erkek çocuklarda, cinsiyet eşitliği bilinci oluşturulmalı. Şiddetin normalleştirilmediği ve kadınların özgürce yaşayabildiği bir toplum yaratmak ancak bu şekilde mümkün olabilir...

Kadına yönelik şiddet toplumsal bir yara. 2024 yılında hala bu konuda konuşuyor olmaktan utanç duyuyorum ama şunu da biliyorum ki mücadele etmezsek değişim ayağımıza gelmeyecek. Güzel yarınlara, tekrar görüşünceye dek hoşça kalın...