İzmir'in Karşıyaka ilçesine bağlı Yamalar Dağı'nda başlayan yangın, şiddetli alevlerle bölgeyi adeta cehenneme çevirdi. Bu felaket, sadece İzmir'in yeşil alanlarını değil, aynı zamanda bölge halkının yüreklerini de yaktı. Ormanların yanı sıra canımızın da yandığı bu afet, şehirde büyük bir acıya sebep oldu. Dr. Filik, travmanın çocuklar ve yetişkinler üzerindeki farklı etkilerini, erken müdahale ve sosyal desteğin önemini vurguladı.
‘’Güven duygusu sarsılabilir’’
Yangın sadece doğal alanı değil, birçok insanın ekmek teknesini, köylülerin tarlalarını ve masum canların yaşamını elinden aldı. Doğal afet ve yangınlar gibi kontrol dışı gerçekleştirilen olaylar bireylerde travma etkiler yaratabileceğini belirtilen Dr. Psk. Dan. Yağmur Simge Gül Filik, ‘’Bu tür olaylar, kişinin güven hissini, şehrinin öngörülebilir ve güvenli bir yer olduğu inancını sarsabilir. Travma, bireyin bu olayları işleyiş biçimine bağlı olarak farklı derecelerde ortaya çıkıyor. Özellikle, olay sırasında ölüm korkusu yaşayan veya sevdiklerini, yuvalarını kaybeden kişilerde travmanın etkileri daha yoğun şekilde gözlemliyoruz’’ dedi.
‘’Bireyler farklı şekilde tepkiler verebilir’’
‘’Çocuklar ve yetişkinler travmatik olaylara farklı şekillerde tepkiler verebilir. Çocukların yaş grubuna göre kalıcı veya geçici durumlar çıkabilir" diyen Dr. Filik ‘’Küçük çocuklar regresyon yaşayabilir; örneğin, alt ıslatma veya parmak emme, bacak sallama gibi daha küçük yaşlarda görülen davranışlara geri dönerler. Okul çağı çocuklarında uyku problemleri, kabuslar, akademik başarısızlık veya içe kapanma görülebilir. Gençler ise riskli davranışlar, öfke patlamaları veya duygusal dalgalanmalar yaşayabilirler’’ dedi.
‘’Sosyal destek önemli’’
Travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için erken müdahale ve desteğin önemli olduğunu, psikolojik danışmanlık ve terapi, bireylerin travma ile başa çıkma becerilerini geliştirmelerine büyük oranda destek sağlayabileceğinin altını çizen Dr.Filik, travmanın etkilerinin nasıl azaltabileceğini şöyle açıkladı: ‘’Psikoterapi, Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) gibi travma odaklı terapiler, travma sonrası semptomları hafifletmede etkili olabilir. Destek gruplarına katılım travmayı atlatmada büyük rol oynuyor. Travma yaşamış bireylerin benzer deneyimleri paylaşabileceği destek gruplarına katılım, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir. Meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri gibi teknikler, bireylerin stresle başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Özellikle arkadaşlar ve toplumun desteği, travma sonrası iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar.’’
‘’Madde ve tütüne yönelmek çözüm değil’’
Travma geçirmiş bireyler madde ve tütün riskinin artabileceğini, bu duruma karşılaşmamak için uygun psikolojik destek alınmasının önemi açıklayan Dr. Filik ‘’Travma geçirmiş bireylerde madde bağımlılığı riski artabilir. Travma yaşayan kişiler, yaşadıkları duygusal acıyı hafifletmek veya unutmak amacıyla alkol veya uyuşturucu maddelere yönelebilirler. Madde bağımlılığı, travmanın getirdiği stres ve kaygıyla baş etmede bir kaçış yolu olarak görülebilir. Bu nedenle, travma sonrası dönemde bireylerin madde kullanımına yönelme riskini azaltmak için uygun psikolojik destek almak önemlidir’’ diyerek sözlerini noktaladı.