Zafer Sırakaya, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki insani yardım çalışanlarına yönelik saldırılarına karşı tepkisini dile getirdi.
15 çalışan hayatını kaybetti
İsrail hükümetinin, işgalci, soykırımcı ve siyonist bir yaklaşım sergileyerek, Filistin halkına yönelik alçakça saldırılarına dur denilmesi gerektiğini belirten Zafer Sırakaya, Filistin Kızılayı'nın, 31 Mart’ta Refah kentinde yaralılara yardım götürmek amacıyla yola çıkan 15 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini duyurduğunu hatırlattı.
“Sistematik bir katliam gerçekleştirildiği gün yüzüne çıkarıldı”
Zafer Sırakaya, İsrail ordusunun, ağır silahlarla saldırdığı ve şehit ettiği sağlık görevlilerinin, üzerlerindeki kıyafetlerle alelacele toplu mezara gömülmesinin ardındaki karanlık gerçeği gündeme getirdi. Sırakaya, "Sağlık çalışanlarının toplu mezarının tespit edilmesinin ardından İsrail hükümeti, farları veya acil durum sinyalleri olmadan şüpheli bir şekilde ilerleyen araçlara ateş açıldığını açıklamıştı.
Oysa şehit edilen sağlık personelinin telefonundan çıkan görüntüler İsrail ordusunun ateş açma değil bilinçli, planlı, sistematik bir katliam gerçekleştirdiğini gün yüzüne çıkardı. Görüntülerde ambulansların konvoy halinde güvenli mesafeyi koruyarak, sirenleri ve uyarı ışıkları açık halde ilerlediği, alçakça katledilen sağlık çalışanlarının üzerilerinde uluslararası normlara uygun fosforlu sağlık personeli kıyafeti olduğu açık bir şekilde görülüyor.
İsrail'in savaş kabinesi Gazze'de yürüttüğü sistematik soykırımda Filistin halkına acı çektirip zulmetmek için uluslararası hukuk kurallarını pervasız bir şekilde hiçe saymaktadır. Başta BM olmak üzere insan, adalet, vicdan, hukuk, barış üzerine tesis edilen tüm uluslararası kuruluşların ve dünya kamuoyunun İsrail'in devam eden dokunulmazlığına karşı onurlu bir ses vermesi şarttır." dedi.
“Onların mücadelesini vermeye devam edeceğiz”
Zafer Sırakaya, İsrail’in Gazze'deki sivillere, çocuklara, gazetecilere ve sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleştirdiği katliama karşı sessiz kalmanın, tüm dünyada işgal ve soykırımı meşru kılmak anlamına geleceğini ifade etti ve "İnsani yardım malzemelerinin geçişine izin vermeyerek insan haklarını ayaklar altına alarak Gazze halkını açlığa mahkum eden, soykırım anlayışı ile işgal alanını uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak genişleten İsrail hükümeti barbarlığının son noktasındadır.
Bu barbarlığa, soykırıma ve işgale tüm dünya sessiz kalsa da Gazzeli masumların sesini duyurmaya, Filistin'i her zaman gündemde tutmaya ve Filistin özgür kalana dek her türlü platformda ve her şekilde onların mücadelesini vermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.