Son Mühür / Alper Temiz - Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’nde kapasite artışı için düğmeye basılmış, Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nin başvurusu ile ÇED süreci başlatılmıştı. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce hazırlattığı ve oyçokluğu ile meclisten geçen bilimsel rapor, bölgede kirliliğin sınırları aştığını ortaya koydu. Raporda, toprakta ağır metallerin biriktiği, arsenik seviyelerinin tehlikeli boyuta ulaştığı ve çevresel yükün sürdürülemez hale geldiği vurgulanırken, kapasite artışına kesinlikle izin verilmemesi gerektiği belirtildi.

Kıyı kenar çizgisi genişletilecek

Tesisleri işleten sanayiciler, deniz alanına doğru genişleme planlarıyla kapasite artışı için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulundu. ÇED başvuru dosyasında, kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde genişletileceği, sabit bir yatırım yapılmayacağı ifade edilirken, 22 gemi söküm firmasının toplam proje bedelinin 71 milyon lira olduğu kaydedildi.

Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce hazırlattığı "Aliağa Çevre Durum Tespit Raporu", bölgedeki sanayi faaliyetlerinin doğa ve halk sağlığı açısından kritik eşiği çoktan aştığını ortaya koyuyor.

aliağa gemi söküm tesislerine verilen ÇED

"Yeni faaliyetlere izin verilmemeli"

Rapora göre Aliağa ve çevresinde;

Ağır metal kirliliği sınırları aştı: Topraktaki arsenik ve kurşun oranları, insan sağlığı ve tarımsal üretim için tehlikeli seviyeye ulaştı.

Bitki örtüsü zarar gördü: Yörede yetişen zeytin, kekik ve laden gibi bitkilerde ağır metal oranları alarm veriyor.

Yeraltı ve yüzey suları kirlendi: Sanayi faaliyetleri nedeniyle su kaynaklarında ağır metal yoğunluğu yüksek.

Kümülatif kirlilik kritik eşiği geçti: Aliağa'da artık yeni sanayi yatırımlarına izin verilmemesi gerektiği belirtiliyor.

Raporda, "Mevcut sanayi yükü uzun süredir doğal sınırlarını aşmış durumda. Yeni sanayi faaliyetlerine izin verilmemeli, kapasite artışı talepleri reddedilmeli" ifadeleri yer aldı.

Kapasite artışına karşı dava açılmıştı

Daha önce EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası ve İzmir Tabip Odası, tesisin ÇED muafiyeti kararını mahkemeye taşımıştı. Çevre örgütleri, kapasite artışı girişiminin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bilimsel bulgularını göz ardı ettiğini savunuyor.

Sanayi yatırımlarının doğayı ve insan sağlığını tehdit eden noktaya ulaştığını belirten uzmanlar, "Sanayinin kapasitesi farklı bölgelere dağıtılmalı, Aliağa'nın yükü daha fazla artırılmamalı" çağrısında bulunuyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisine sunulmuş olan raporda, Aliağa'da kümülatif kirlilik etkisinin kademeli olarak azaltılmasına ilişkin çalışmalar yapılmasına oyçokluğu ile karar verilmişti. Rapordaki bilimsel bulgular neticesinde yapılan önerilerdeyse, Aliağa'nın kümülatif kapasitesinin dolduğuna ve artık kirlilik oluşturacak yeni çalışmalara izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekilmişti. Aliağa’ya ilişkin olarak raporda yer alan bulgular şöyle;

Aliağa'da toprak kirliliği ve bitkilerin gördüğü zarara ilişkin bulgular

Raporda toprak kirliliği ve bitkilerin gördüğü zarara ilişkin olarak, "Aliağa Güzelhisar Havzası'nın ve havza dışı arazilerin doğal olmayan yük kapasitelerini çoktan aştığı, yörede yaprağını dökmeyen bitkilerde lezyonlar görüldüğü, endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu Horozgediği, Çakmaklı ve Bozköy çevresinden alınan toprak numunelerinde ve bitkilerde ağır metal konsantrasyonlarının standartların üstünde çıktığı; laden, kekik ve zeytin gibi bitkilerin ağır metal içeriklerinin diğer bitkilere oranla daha yüksek olduğu ve kirliliğin toprakta kalıcı hale gelmemesi için doğaya imkan tanınması gerektiği" bilgileri aktarılmıştı.

"Arsenik seviyesi ne durumda" 

Raporda arsenik miktarının yüksek seviyelerde olduğunun altı çizilerek şu bulgular aktarılmıştı, "Petro-kimya, gemi-söküm, cüruf depolama ve demir-çelik sanayinin yoğunlaştığı veya etkilediği Horozgediği, Çakmaklı ve Bozköy yerleşkelerinde sanayi faaliyetlerinin toprak ve bitki üzerinde ağır metal kirliliğine neden olduğu, özellikle arsenik ve kurşun kirliliğinin insan sağlığı ve çevre yönünden tehlikeli boyutlara ulaştığı, yaklaşık 50 yıldır devam eden sanayi faaliyetlerinin toprak ve bitki varlığına etkileri yönünden sürdürülemez aşamaya ulaştığı görülmektedir. Bu kirliliğin Aliağa ve çevresinde başta zeytincilik ve bağcılık olmak üzere yürütülen tüm tarımsal faaliyetlere zarar verdiği ve bu yönüyle halk sağlığı ve gıda güvenliğini tehdit altına aldığı değerlendirilmektedir."

aliağa gemi söküm tesislerine verilen ÇED-1

"Yeni faaliyetlerin önüne geçilmeli" 

Öte yandan raporda çevreyi kirletici yeni faaliyetlere izin verilmemesi gerektiğinin altı çizilerek şu sonuca ulaşılmıştı, "Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Aliağa Bölgesi Toprak ve Bitki Kirliliği Sonuç Raporunda açıkça belirtildiği üzere Güzelhisar havzası ve çevresindeki arazilerin doğal olmayan yükleri taşıma kapasitelerinin uzun süredir aşıldığı, kirliliğin toprakta ve özellikle yeraltı sularında kalıcı hale gelmemesi ve doğal çevrenin kendini yenileyebilmesi için kirliliğe neden olan sanayi faaliyetlerinin küresel çevre standartları doğrultusunda kontrol edilerek sınır değerlere uyulmasının sağlanması, bundan sonra kirlilik oluşturabilecek mahiyette yeni faaliyet yürütmek isteyen kuruluşlara izin verilmemesi, mevcut kuruluşların kapasite artış taleplerinin kabul edilmemesi ve bu faaliyetlerin dar bir bölgede yoğunlaştığı dikkate alındığında Aliağa ve yakın çevresinde işletme kapasitesinin başka bölgelere dağıtılarak kümülatif kirlilik etkisinin kademeli olarak azaltılması yönünde tedbirler alınması gerekmektedir."

Aliağa ve yakın çevresine ilişkin bulgular neler?

İlgili raporda Aliağa'nın çevre kirliliğine ilişkin olarak ise, "Aliağa ve yakın çevresinde özellikle havadaki partikül madde ve ağır metal kirliliğinin gemi söküm faaliyetlerinin yürütüldüğü bölgelerde en yoğun olduğu, bunu demir-çelik sanayinin takip ettigi, özellikle petrokimya ve gemi söküm faaliyetlerinin yürütüldüğü bölgelerde, yeraltı ve yerüstü sularında ağır metal kirliliğinin yüksek olduğu tespit edildiğinden, gelinen aşamada çevre ve insan sağlığı yönünden Aliağa ve yakın çevresi için sürdürülemez boyuta ulaşmış ve bu yönüyle halk sağlığını tehdit altına almıştır" denilmişti.

"Kapasite artışları engellenmeli" 

Aynı zamanda 'Aliağa Gemi Söküm Tesisi'nde kapasite artırımı' için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Muafiyeti” kararı verilmesine rağmen, raporda, "Hava ve su kirliliğinin temel nedeninin gemi söküm, demir-çelik ve petro kimya faaliyetleri olduğu anlaşıldığından kirliliğe neden olan bu faaliyetlerin küresel çevre standartları doğrultusunda kontrol edilerek sınır değerlere uyulmasının sağlanması, bundan sonra kirlilik oluşturabilecek mahiyette yeni faaliyet yürütmek isteyen kuruluşlara izin verilmemesi, mevcut kuruluşların kapasite artış taleplerinin kabul edilmemesi ve bu faaliyetlerin dar bir bölgede yoğunlaştığı dikkate alındığında Aliağa ve yakın çevresinde işletme kapasitesinin başka bölgelere dağıtılarak kümülatif kirlilik etkisinin kademeli olarak azaltılması yönünde tedbirler alınması gerekmektedir" bulguları, genişletilecek tesise yönelik eleştirilerin temel dayanağı oldu.

Muhabir: Alper Temiz