“CHP’nin oklarının en ortasındaki devletçilik okunu, program kurultayına katılacak çevreci, doğa dostu ve sürdürülebilir kalkınmaya inanan projeler ve kadın erkek eşitliğine yönelik olan net tutumumuzla birlikte ele alacağız. Bu devleti nasıl yöneteceğimizi belirtirken devletçilik okunun yarısını yeşile, yarısını ise mora boyayacağız. Eşit temsiliyeti bu partiye de bu ülkeye de biz getireceğiz.”
İnanın üzgünüm, eğer bu satırları CHP dışındaki bir partinin bir bireyi söylemiş olsaydı üzerinde durmazdım. Ama bu sözleri edenin CHP’nin seçimle gelen Genel Başkanı yani kurucu genel Başkan Mustafa Kemal Atatürk işle bizzat halef selef ilişkisi olan şahsın etmesi beni adeta zıplattı…
Ben bu konuyu kolay unutmam ve sürekli gündemde tutmak için uğraşırım. Çünkü olay artık ciddi bir tarihsel tahrifata döndürülüyor. Özgür Özel’in bir tarih diyalektiğine sahip olmadığını biliyorum ama galiba onun da yakın çevresinde “göründüğü gibi olmayan” ve hatta ikini cumhuriyetçi neo liberal kafalı, emperyalizm yancısı tipler var gaibe. Ya da hayata sadece “menfaat” gözlüğüyle bakanlar var galiba.
Kadın Kurultayının altı okun tarihsel karşılığı ile ne gibi bir ilişkisi var acaba? Ya da çevreci ve kadın erkek eşitliği ile devletçilik ilkesi nasıl bağdaştırıldı. İnanın eğer halkçılık ilkesine yeni anlamlar yüklenmek istenseydi farklı düşünürdüm mesela.
BU konuyu burada bırakmayacağım… CHP’nin mevcut yönetiminin değişim dediği umarım “dönüştürmek” değildir… Zira hem aklımda deli sorular var hem de burnumda kötü kokular… Umarım yanılırım demiyorum bu kez! Haydi yarın görüşürüz yurttaşlar!