Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. İzmir’de AIDS nedeniyle 13 yaşındaki bir çocuğun ölmesi, HIV virüsünü yeniden gündeme taşıdı. Virüs hakkında bilgi veren Prof. Dr. Şener, erken tanının önemine dikkat çekti.
AIDS hakkında merak edilenler…
İzmir’de AIDS nedeniyle 13 yaşındaki bir çocuğun ölmesi, HIV virüsünü yeniden gündeme taşıdı. HIV virüsü hakkında bilgi veren Prof. Dr. Şener; “Verdiğimiz ilaçlar virüsü baskılıyor. Bu tedavi edici bir şey değil. Tıpkı şeker hastalığı gibi düşünmek lazım. İlacı düzenli bir şekilde aldığınızda virüsü baskılayabiliyorsunuz ve herhangi bir sorun yaşamıyorsunuz. Ama bu hastalardaki en büyük problem tabii ki geç tanı. Virüs kanda yayılınca organ hasarları oluşuyor tabii. Dolayısıyla öncelikli olarak aslında erken tanının altını çizmek lazım. Bugün herhangi bir hastaneye gittiğiniz zaman çok rahatlıkla bununla ilgili bir testi yaptırabilirsiniz. Çünkü erken tanı hayat kurtarıcı ve yaşam uzatıcı. Hem ölümcül komplikasyonu engelliyor hem de tedavinin erken başlaması uzun dönem sağlıklı yaşamanızı sağlıyor. Şüpheli bir birliktelikten sonra eğer HIV virüsü size bulaşmış ise 3 ay içerisinde pozitife dönecektir. Ne kadar erken yakalarsak o kadar hızlı tedaviye başlarız. Takip sırasında belirli kritik noktalar var. O kritik noktaları hekimle bağı koparmadan devam ettirmeleri gerekiyor. İlaç temininde Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin çoğunda kademeli ilaç diye bir kavram var. Türkiye’de öyle bir şey yok. En modern ilaçlar hangileri ise herhangi ücret ödemeden şahıslar, ilaç raporu, ilaç kullanım raporu ile ilaç alabiliyor” diye konuştu.
HIV virüsünün belirtileri neler?
HIV virüsünün belirtilerinden de bahseden Prof. Dr. Şener; “Gece terlemeleri, anlamsız titremeler, kilo kaybı, bir aydan uzun süren ishaller, vücudun görünebilir yerlerinde, boyunda, koltuk altında, kasık gibi alanlarda herhangi bir sebebe bağlayamadığımız bezelerin büyümeleri gibi semptomlar oluşabiliyor. Saç dökülmeleri, anlamsız cilt değişiklikleri, erkek hastalarda ağırlıklı tekrarlayan zatürrelerle karşı karşıya kalınabiliyor. Bunlardan bir kaçı sizde varsa test yaptırmanızı öneririm” dedi.
HIV nasıl bulaşır?
Prof. Dr. Şener; “Literatüre baktığımızda, genel anlamda geriye dönük yapılmış olan yüzlerce, binlerce milyonlarca çalışma var. Cinsel yolun haricinde bulaşması çok düşük bir ihtimal. Yani kazara işte permatik kullanımı, diş fırçası kullanımı, kap kacak kullanımıyla bu işin bulaşma ihtimali çok çok düşük bir ihtimal. Hastaların bir kısmı, farkına varmadan iyi şartlarda olmayan diş tedavilerinden iyi şartlarda olmayan toplu sünnetlerde bu hastalıkları kapabiliyor. Diş tedavisi dışında eskiden Türkiye'de oldu, yakın zamanda yok. Bildiğim kadarıyla tarama testleri iyi yapılmamış olan kan nakilleri kan tranfüzyonlarıyla olabiliyor. Herhangi bir cerrahi işlemi olduysa orada sterilizasyonla ilgili bir problem olduysa bu yolla almış olabiliyor. Bunlar zaten hastane şartlarında kazanılmış diyebiliriz. Yani kan ve kan teması gerekiyor. Yani farklı yollarla buluşma hem kendi takip ettiğim olgularda hem de literatüre baktığımda çok çok düşük. Ancak sosyo ekonomik düzeyi çok düşük ülkelerde Afrika gibi ülkelerde bu şekilde olgular ile karşılaşabiliyoruz. Ancak bizim ülkemizde böyle bir durum yok” dedi.
“7-8 virüs el ele dolaşıyor”
Yaklaşan kış aylarıyla ilgili uyarılarda bulunan Prof. Dr. Şener; “Virütik hastalıklardan biri diğerinin ağır hastalık tablo geçirmesini engelliyor diyebiliriz. Korona döneminden çıkışla birlikte diğer virüslerde bir artış meydana geldi. Baskı arttı, çünkü korana baskılıyordu diğer virüslerin yayılmasını. Şimdi baskı ortamı kalktı. Diğer virüsler artık el ele vermiş bir şekilde toplu halde gelmeye başladı. Bunda çekincemiz yine özellikle kronik hatalıkları olan 65 yaş üzeri hasta grubu. Çünkü her halükarda bunlar da yine ağır enfeksiyon tablosu geçiriyor. 65 yaşın üstünde olan, astımı olan, KOAH olan, karaciğer nakil hastaları gibi organ nakil olan, bağışıklığı baskılanmış hasta grubunda yer alanlar önleyici tedbirleri muhakkak uygulamalı. Örneğin grip aşısı önemli. Öneriler aralık ayının 15’ine kadar yapılması gerektiği söyleniyor. İzmir için konuştuğumuzda grip aşısını aralık ayının sonuna kadar yaptırabilirsiniz. Tabii grip geçirmediyseniz. Bunların yanında zatürre aşını ihmal etmemek gerekiyor. Az önce saydığım gruba dahil olan hastaların kapalı alana girerken artık maskesiz dolaşma lüksü yok. Çünkü şu anda 7-8 farklı virüs el ele vermiş, kimi enfekte etsek diye dolaşıyorlar. O yüzden özellikle metro, otobüs vesaire gibi yerlerde maske takmak önemli. Bir şekilde maske yanınızda değil ise etrafınızda aksıran birileri varsa onların yanına oturmamalı ve iki metre uzakta durmalıyız. Okul çağı çocuklar, bu tip hastalıkları aile bireylerine yayabiliyor. Eğer çocuğunuz hastaysa ve 65 yaş üstü ile birlikte yaşıyorsanız, mümkün olduğunca teması önlemek gerekiyor. Ayrıca uzaktaki yaşlılar ziyarete gidilecekse hasta olan çocuk maske takmalı ya da mümkünse temas edilmemeli” dedi.
“Yeni tehdit kızamık olacak”
Aşı karşıtlarının arttığına ve bunun bazı riskleri beraberinde getirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şener; “Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın zamanda bir uyarısı var: Bakın 2023 yılı içerisinde toplam dünyada 22 milyon çocuk kızamık aşısı olmadı. Önümüzdeki yıllarda eğer bu şekilde devam edecek olursak kızamık için tehlike çanları çalmaya başlayacaktır. Kızamık çok bulaşıcı bir hastalık. Önümüzdeki yıllarda başka virüslerle karşı karşıya kalacak mıyız? Diye soruluyor. Eğer bu böyle giderse başka bir salgın aramamıza gerek yok, önümüzdeki tehdit kızamık olacak” dedi.