ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Türkiye’nin önde gelen siyasetçileri ile ilgili değerlendirmeler yapan Zeybek; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı siyasette çok başarılı buluyorum ancak devlet adamlığı konusunda aynı başarıyı gösteremiyor” diyerek eleştirdi. Zeybek, Özgür Özel için ise “Çok okuması gereken birisi iken çok konuşuyor. Çok konuştuğu için de çok gaf yapıyor” ifadelerini kullandı.
“Ben halkı uyandırmak istiyorum”
Zeybek; “Atatürk içimizde diyorlar, evet doğru ancak yeter artık dışarı çıkarın. Atatürk döneminde halk hasta, yoksul ve cahildi. Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni çok kısa zamanda dünyanın en saygın ülkelerinden birisi haline getirdi. Atatürk dönemindeki hız aynı düzeyde sürseydi biz bugün Almanya ve Japonya düzeyinde olurduk. Dönüp bunu konuşmamız lazım. Birileri bunu konuşmalı bunu da ben üzerime aldım. Diyorlar ki; sen böyle konuşursan halk seni anlamaz. Önemli değil oy vermesin ama halk uyansın. Ben halkı uyandırmak istiyorum” dedi.
“İmam Hatip okullarını kapatalım”
ÇEDES protokolüne ilişkin eleştirilerde bulunan Zeybek; “En hakiki yol gösterici bilimdir. Şimdiki Mili Eğitim Bakanı bütün okulları İmam Hatip yaptı, yetmedi 6 tarikat ile protokol imzaladı. Tarikatların ve Diyanet’in vesayeti altına verdi. Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum protokolü… İfadeler güzel ama içine baktığınız zaman yapılan şey Milli Eğitim’i Diyanet’in vesayetine vermek, Diyanet’i de tarikatların vesayeti altında vermektir. Yani iyice karanlık bir Milli Eğitim Bakanlığı oluşuyor. Dolayısıyla şimdi benim İmam Hatipler’i kapatalım görüşüm yeni bir haklılık kazandı. Bütün okullar İmam Hatip Okulu oldu ayrıca İmam Hatip Okulları’na gerek kalmadı” diye konuştu.
“Türkiye parlamenter sisteme geri dönmeli”
Türkiye’nin çözümünün yeniden Atatürk devrimlerini hayata geçirmek olduğunu söyleyen Zeybek; “Türk devleti yeniden yapılandırılmalı ve Atatürk’ün devrimleri çağdaş bir anlayışla yeniden hayata geçirilmelidir. Şimdi devlet dokusunu, çağdaş yönetim biliminin gereklerine göre yeniden oluşturmak lazım. Yani yapılacak şeylerden birisi Türk devlet dokusu tepeden başlayarak aşağıya kadar eğitilmeli. Eğitim, eğitim, eğitim. Bakınız yine ABD diyeceğim, sevmem ama beğenirim. Şimdi Amerika'nın eğitime harcadığı para sürekli eğitimdir. Bu sürekli eğitim hem devlet içinde hem kurumlar içinde özel sektörü de böyledir. Yukarıdan aşağıya kadar bu eğitim yaygınlaştırılmalı. Türkiye parlamenter sisteme geri dönmeli” açıklamasında bulundu.
“Erdoğan başarılı bir siyasetçi ama…”
Türkiye siyasetindeki liderlere ilişkin konuşan Zeybek; “Şimdi şöyle en baştaki en başarılı. Bu kadar yıldır Türkiye’nin başında duran bir partisi var ve Türkiye’yi yönetiyor. O günlük pratikte yani siyaset pratiğinde çok başarılı. Yani halkın çabucak kavrayacağı davranışlar ve bu konuda da bir sınır tanımıyor; cami içinde de cami avlusunda da siyaset yapabiliyor ve bir cami vaizi gibi konuşuyor. Hep getirip getirip bir yerden dine bağlıyor ondan yararlanıyor. Dolayısıyla Erbakan’ın yanında bu işleri iyi öğrenmiş. Erbakan da iyi bir siyasetçiydi, yoktan bir parti yarattı, bir akım meydana getirdi. İktidara geldi, Başbakan oldu. Dolayısıyla ben Recep Tayyip Erdoğan Bey’i siyasette çok başarılı buluyorum. Zaten bulsam ne, bulmasam ne, besbelli. Adam başarılı ama devlet adamlığında hiçbir başarısı yok. Niye? Çünkü öyle bir kaygısı yok. O içeride de dışarıda da her yaptığı işi nasıl olur da ben burada daha fazla kalabilirim? Diyerek yapıyor. Sonraki ikinci parti genel başkanı daha yeni yetme. Özgür Özel daha çok yetişmesi, çok okuması gereken birisi iken çok konuşuyor. Çok konuştuğu için de çok gaf yapıyor. Yani yaptığı gaflardan biri çok tehlikeli. Devlet Bahçeli nereden estiyse, kim söylediyse onu bilemiyoruz. O kendiliğinden çıkaramaz. Tuttu terörist başı gelsin, DEM’in grubunda konuşsun, terörün bittiğini ve örgütü lav ettiğini açıklasın. Tabii kendi de şaşırmıştır bunları niye söylüyorum diye. Birileri söyletiyor kim olduğunu bilmiyorum ama birilerinin söylettiği besbelli. Gelsin konuşsun ve umut hakkından yararlansın dedi. Özgür Özel el yükseltti bir açıklama yaptı, ‘Eşit yurttaşlık’ dedi. Eşit yurttaşlık, yurttaşların hak ve sorumluluklar bakımından eşit olduğu bir düzeni ifade eder. Ancak bu kavramı etnik kimliklerin ayrı temsil talepleriyle karıştırmak çok tehlikelidir. Türkiye’de herkes eşit yurttaştır; kimseye ana dili ya da etnik kimliği nedeniyle ayrımcılık yapılmaz. Bu kavramları bilmeden konuşmak, toplumu kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz” diye konuştu.
“Milli ekonomi uygulamalarına dönülmeli”
Türkiye’nin tarım politikasına ilişkin de konuşan Zeybek; “Geçmişte Türkiye’ye biçilen rol, Batı ülkelerinin besin ihtiyacını karşılamak olduğundan burada rahattı. Türkiye gerçekten tarımda çok büyük atılımlar yaptı. Efsanevi Tarım Bakanları oldu. Ucuz devlet desteği, ucuz bir takım üretim unsurları verildi. Mazot, gübre ucuz verildi, ilaçlar ucuz verildi ve Türkiye tarımda öyle bir gelişme ortaya koydu ki dünyada kendi kendine yeten beş altı ülkeden birisiyiz diye övündük. Ama ne oldu? Şu anki iktidar yeni liberalizmi uyguladı. Daha sonra kendi hayvanlarımız için bile Gürcistan'dan saman aldık. Güney Amerika'dan ceviz falan geliyor şimdi. Dolayısıyla tarımın da, sanayinin de, Türkiye'de bütün sıkıntıların da, emeklilerin aylıklarının da hepsinin düzelmesi için bu iktidar gidecek başka türlü olmaz. Bu felsefenin değişmesi lazım. Bunlar yeni liberalizm dayatmalarıyla nasçılık tutuculuğu arasında Türkiye'yi örsle çekiç arasında gibi eziyorlar. Bunlar gittikten sonra gelenlerin de yeni liberalizmden kurtulup toplumcu milli ekonomi uygulamalarına dönmeleri gerekiyor. Tıpkı Atatürk dönemindeki gibi” dedi.