Avukat Arif Ali Cangı, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı.
“Bir Ticaret Kanunu gibi değil, iklimi koruyacak bir kanuna ihtiyacımız var” diyen Cangı; “İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırım uygulanması gerekiyor.
Çevre suçu Türk Ceza Kanunu’na alınmalı ve ekolojik sistemi yok edelere büyük çaplı çevre suçu uygulanmalı. Para cezası ile geçiştirmek yetmez” ifadelerini kullandı.
“İklim Kanunu’nu yapmak zorundayız”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmasının ardından geri çekilen ‘İklim Kanunu Teklifi’ ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Cangı; “Kanun teklifinin gündeme gelmesi biraz tuhaf oldu.
Çünkü yaklaşık iki yıldan bu yana iklim kanununun meclise geleceğini biliyoruz ama hazırlık çalışmasından haberimiz yok. Hazırlık çalışmasına ekoloji hareketleri, iklim hareketleri hiç katılmadı. Habersiz yürüdü.
Oysa Çevre Bakanı Murat Kurum, meclisteki toplantılarda İbrahim Akın'ın aktardığına göre ısrarla bu müzakerelerle ortaklaşa çıkan bir kanun olacak demesine rağmen kamuoyuna açıklanmadan 18 Ağustos 2023 tarihinde Ankara Sanayi Odasının web sitesinde kısa süreliğine yayınlandı. Daha sonra kaldırıldı.
Yanlışlıkla yayınlandı dendi ve ondan sonra meclise sunuluncaya kadar da kimsenin haberi olmadı. Yani gizli kapılar ardında düzenlenen bir tekliften bahsediyoruz.
Ankara Sanayi Odasının web sitesinde yayınlanmış olması görüldüğü kadarıyla sanayi ve ticaret odaları ile birlikte hazırlanmış bir kanun teklifinin olduğunu anlıyoruz ki zaten içeriği ona ilişkin meclise sunuldu.
12 Şubat 2025’te Çevre Komisyonu’na geldi. Daha henüz komisyon üyeleri kendi içinde tartışamadan 26 Şubat 2025 tarihinde teklif önemli değişik olmadan komisyonca kabul edildi ve Meclis Genel Kurulu’na gönderildi.
Çok hızlı çıkarılması öngörülüyordu ama araya İmamoğlu ve arkadaşlarının operasyonu girdi tepkiler oldu, bayram girdi. Bunun üzerine genel kurulda görüşülmeye bir türlü başlanamadı ve geçtiğimiz hafta görüşülmeye başlandı.
İlk dört maddesi kabul edildi. Geçtiğimiz hafta genel kurul görüşmeleri ekranlara yansıdı. Basına yansıdı. AK Parti sıraları bomboş görüşmeye başlanıyor oylama sırasında doluyor. Yani siyasi iktidarın milletvekilleri ne olduğunu bilmeden geldiler, oy verdiler ve o şekilde ilk dört madde geçti.
Bu hafta geçtiğimiz salı günü bir anda komisyon teklifi geri çekti. Yani iptal edilmiş değil. Şu anda teklif Çevre Komisyonu’na geri çekilmiş durumda. Tekrar tartışılacak.
Toplumdaki yanlış anlaşılmalar düzeltilecek şekilde açıklama yapıldı. Yani sonuçta tekrar gelecek bu teklif zaten gelmek zorunda. İklim kanunu yapmak zorundayız” diye konuştu.
“Fosil yakıttan çıkışın programı olmalı”
“İklim kanunu sadece karbon piyasasını düzenleme kanunu olamaz” diyen Cangı; “Karbon piyasasını düzenlemek durumundasınız. Bu ticari gerçeklik karşısında buna kimse hayır diyemez.
Mutlaka düzenleme gerekir yoksa ihracat yapamazsınız, ekonomi çöker vesaire. Ama iklim kanunu, hele hele amacında ilk girişinde iklimi koruma, iklim değişikliğine karşı dirençli yaşamı oluşturma gibi bir amaç güdüyorsanız, iklim değişimine yol açan faktörlere ilişkin önlem almak zorundasınız. Bunlar nelerdir?
İklim değişikliğine insan eliyle yapılan en önemli müdahalenin fosil yakıt endüstrisi, fosil yakıtların yaratmış olduğu karbon emisyonundan dolayı iklimin olağanüstü ısındığı ve krize yol açtığına dair artık bilim insanların ortaklaştığı görüş var.
Buna göre fosil yakıtlardan en üste nasıl çıkacaksınız onu belirlemeniz gerekiyor. 2053 yılında sıfır emisyon sağlanacak. Bunun için neler yapmanız gerekiyor?
Yani öncelikle fosil yakıttan çıkışın bir programı olması gerekiyor. Bunlar neler? Petrolden çıkış biraz uzun zaman alacağa benziyor ama en önemli karbon emisyonu olan kömürlü termik santrallar.
Türkiye kömürlü termik santrallara mahkum değil. Şu andaki hesaplamalara göre Türkiye'deki arz edilen enerji, talebinden daha fazla. Yani bunun düzenlemesi yapılabilir.
Kömürden çıkılabilir zaten 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşabilmek için yapılan modelleme çalışmalarında 2030’a kadar kömürden çıkışın sağlanması lazım.
Şu anda Türkiye'de uygulanan politikalar ne yazık ki mevzuattaki son dönem değişiklikler ciddi anlamda iklimi olumsuz etkiliyor. Örneğin Maden Kanunu, örneğin Orman Kanunu…” dedi.
Nasıl bir iklim kanunu konuşmalıyız?
‘Nasıl bir iklim kanunu konuşmalıyız?’ Sorusuna da yanıt veren Cangı; “Bir kere bir ticaret kanunu gibi değil, iklimi koruyacak bir kanun olmalı. Dediğim gibi ruhun öyle olması gerekiyor.
Kömür, fosil yakıtların çıkışının mutlaka programa alınması gerekiyor. Başka bir yolu yok. O sektörlerde çalışanların adil geçişinin mutlaka sağlanması gerekiyor. En çok etkileyen kesimleri de koruma altına alan bir kanun olması gerekiyor.
Halk sağlığının güvence altına alınması gerekiyor. Böyle bir düzenleme yok. Ne yazık ki bu süreçte ekolojik planlamaya ihtiyaç var artık. Söylediğim gibi ekolojik bir politika, ekolojik bir siyasetin oluşması gerekiyor.
Başka çaresi yok. Halkın katılımının sağlanması gerekiyor. Katılımcılık olmadan yapılan şey en harika bir şey olsa dahi herkes ikna olmadan bu işler yürümez.
Demokratik olmanın en önemli koşulu katılımcılıktır. Karar süreçlerine hazırlık sürecine katılımın sağlanması gerekiyor. İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırım uygulanması gerekiyor.
Geçtiğimiz bir buçuk yıl önce meclise 28.800 küsur ıslak imzalı dilekçe verdik. Eko kırım suçunun Türk Ceza Kanunu’na konması şeklinde. Ekolojik sistemi yok edelere büyük çaplı çevre suçu uygulanmalı.
Eğer bunları kabul etmezseniz bir suç olarak kabul etmezseniz, İklim Kanunu teklifinde yer aldığı gibi para cezasıyla geçiştirirseniz parası olan istediği kadar kirletebilir sonucunu doğurur.
O nedenle aslında sisteminde ciddi değişikliğe ihtiyaç var. Çünkü iklim sistemi bozulmuş durumda. Siyasal iklimi de ona uydurmak durumundasınız.
Bugünkü siyasal iklim bozuk, iklim bozuk, iki bozuk bir işe yaramaz. Birisini düzeltmek gerekiyor. Siyasal iklimin düzelmesi gerekiyor.
Bu iklimin daha çok kötüye gitmesini önlemek için önlem alınması gerekiyor. Bunda herkesin sorumluluğu var” diye konuştu.