ALPER TEMİZ - Özellikle son birkaç yıldır Türkiye'nin tarım gündeminde büyük bir yer kaplayan ata tohumu yaklaşımı, Türkiye'nin tarımda ve olası kıtlık senaryolarında kurtuluş reçetesi olarak görülüyor. Gerek Tarım ve Orman Bakanlığı gerekse de önde gelen tarım çevreleri tarafından sokça dile getirilen; "Atalık tohumlara dönüş yapmamız gerekiyor. Karakılçık buğdayı, hibrit tohumlar nedeniyle yok olmaya yüz tuttu. 7’den 77’ye herkes ata tohumuna geçmeli" şeklindeki söylemlerin bilimsel tarafını, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nde görevli ziraat mühendislerine sorduk. Kurumsal olarak yürütülen hübrit tohum çalışmalarından bahseden mühendisler, Ata tohumu yaklaşımlarıni da hatalı buldu. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile yapılan görüşmelerde, işin aslı şöyle ifade edildi, "Öncelike melez tohumlar, genetiği değiştirilmiş tohum değildir. Ata tohumu elbette güzel bir proje ancak yok olma nedeni melez tohumlar değil. Atalarımızı sevelim, ancak çocuklarımızı da sevelim."

Whatsapp Image 2024 10 10 At 17.35.02

"Hibrit tohum, genetiği değiştirilmiş tohum değildir"

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nde çalışan bir mühendis tarafından aktarılan bilgilerde şu ifadelere yer verildi, "Melez tohumlar, genetiği ile oynanmış tohumlar değildir. Yeni geliştirilen bu tohumlar, doğada zaten eskiden vardı. Bazı tohum türleri maalesef kaybolmuştu. 29 adet yabani buğday türü varsa, bunlardan maalesef bir tanesinin tohumu hala hayattaydı. Bu yabani türlerin kromozom sayıları da birbirinden farklıdır. Doğada bulunan bu yabani buğdaylar, kendi kendine döllenmişler ve evrim geçirmişler. Şu anda ticareti gerçekleştirilen buğday tohumları ise, bu yabani buğdaylar üstünden gerçekleştirilen melezlerdir. Ata tohumu denilen karakılçık buğdaylarının boyları uzundur. Ancak melezlemeyle cüce buğdaylardan gen aktarılıyor. Bu şekilde verim oranını 5 kata kadar çıkartabiliyoruz. Buna 'Yeşil Devrim' adı verilmiştir. Zaten bu yöntemi geliştiren bilim insanı Norman Ernest Borlaug Nobel Ödülü aldı; çünkü karakılçık buğdayı, verimi oldukça düşük bir tür. Aslında ata tohumu diye tabir edilecek çok fazla tür var. Her bölgenin kendi ata tohumu türü var. Tek bir tür değildir karakılçık buğdayı. Karakılçık, genel bir sıfat. Bu ata tohumu diye tarif edilen tüm türlerin genetik yapıları birbirinden farklıdır."

Whatsapp Image 2024 10 10 At 17.36.23(1)

"Olası kıtlık, ata tohumu ile giderilemez"

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nde hibrit tohum üretiminde görevli bir ziraat mühendisi ise şöyle konuştu, "İnsan nüfusu arttı. Gıda kaynakları, artan nüfusa oranla azaldı. Bu nedenle buğdayda, mühendisler daha verimli türler geliştirmeye gayret gösteriyor. Bazı yöneticilerin karakılçık diye ifade ettiği bu tohum, hangi tür ise, o türün verimliliği bilimsel olarak ihtiyaçları kesinlikle karşılayamaz. Vatandaş aç kalır. Çiftçiye bu tohumların önerilmesi, bizi geriye iter. Bizim ileriye bakmamız gerekmekte. İnsanlar kendi damak tatları nedeniyle yöresine ait olan tohumu tercih ediyor. Ancak mühim olan şey sınırlı kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçları karşılayabilmektir. Dünyayı kıtlık ve susuzluk bekliyor. Melezleştirilen  bu yabani tohumları kötülüyorlar ancak, belkide bu tohumlar kuraklık geni taşıyor ve su ihtiyacı belki de bu melezlerle daha da azalacak ve verim daha da artacak? Burada 'melez tohumlar ata tohumunu yok etti' şeklinde bir ifade kullanmak, kıtlığa çözüm arayan zirai çalışmaları yıpratır. Üstünde kötü bir algı bırakırsınız. Türkiye'nin buğday rekoltesi 21 milyon ton. Eğer bunu karakılçık ile sürdürmek isterseniz, verim yarı yarıya düşer. Bu tohumlar lokal tohumlardır. Sen kalkıp yerel bir tohumu çiftçiye dayatırsan, milleti aç bırakırsın ve kıtlığı yenemezsiniz. Zaten ata tohumu ile üretilen ekmek 40 liradan satılıyor. Zaten bizler Ege Tarımsal'da Smith şirketi ile bakanlığın önerisi dahilinde verimliliği artırmaya yönelik hibrit tohum üretimi gerçekleştiriyoruz. Ancak bazı medya kuruluşlarında tam tersi bir söylemin hakim olması, tarımsal üretimimiz için tehlikeli bir algı yaratıyor."

Muhabir: Alper Temiz