Zafer Partisi Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Fikret Bayır; partisinin odaklandığı iki konu olduğunu bunların ulusal güvenlik ve ekonomi olduğunu söyledi.
Zafer Partisi’nin kurulma nedenlerinden birinin sığınmacılar olduğuna dikkat çeken ve bu konuyu Türkiye gündemine getiren, riskleri ilk anlatan ve kamu bilinci oluşturan ilk parti olduğunu belirten Fikret Bayır, ‘2011 yılı nisan ayında ilk göç başladığında Ümit Özdağ riskleri görüp, topluma sığınmacı ve kaçakların oluşturduğu sosyolojik, iktisadi ve nüfus yapısının bozulmasına yönelik riskleri, güvenlik ve asayiş riskleri anlattı. Ne yazık ki geçen zaman içinde 13-14 milyon kadar Suriyeli sığınmacı ve Dünyanın çeşitli yerlerinden kaçaklar doluştu. Bu yabancılar Türkiye için ciddi bir güvenlik riski. Türkiye’nin bugünkü ekonomik çöküşünde de kayda değer olumsuz etkisi olmuş bir risk. Ayrıca nüfus yapımız bozması bakımından da ciddi bir sosyolojik risk.’’ diye konuştu.
‘’Anadolu Kalesi Projesi hazırladık’
Zafer Partisi olarak ‘Anadolu Kalesi ‘ adı altında bir proje hazırladıklarını anlatan Zafer Partisi Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Bayır; sözlerini şöyle devam etti; ‘’Bu projeyle uluslararası hukuka uygun olarak Türkiye’ye gelip 13 yıldan fazla ağırladığımız yabancıları, güvenle evlerine geri göndereceğiz. Ama hepsini göndereceğiz. Yasa dışı yollarla Türk vatandaşlığı verilmiş olanların da yasal statüleri incelenecek ve geri göndereceğiz. Anadolu Kalesi projesi Zafer Partisi’nin 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olacak. Yapacağımız ilk iştir. Tüm bakanlıkların nasıl çalışacağını nasıl örgütleneceği hepsi belirlendi. Proje hazır. Projeyi halkımıza anlatmak üzere Anadolu Kalesi isimli kitap haline getirdik. Bu kitapta sığınmacıların 1 yıl içinde nasıl göndereceğimizi anlattık.’’
‘’İktidar güvenlik risklerini doğru okuyamıyor’’
Güvenlik politikalarının öncelikleri olduğunu vurgulayan Bayır, iktidarın bölgedeki güvenlik risklerinin doğru okuyamadığını öne sürdü. Bayrı, sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’2023 Şubattan bu yana kuzeyde Rusya Ukrayna savaşı var. Bu savaşın bölgeye yayılma riski var. Nato’nun işin içine girme riski var. Diğer yandan güneyde bir yıldır süre İsrail-Gazze savaşı var. İsrail güney Lübnan’ı da savaşın içine aldı. İran’ı içine çekmeye çalışıyor. Bölgesel savaş haline getirip Türkiye’yi de içine çekme ihtimali var. Hükümet buradaki riskleri doğru okuyamıyor. Kürecik radarın İsrail’e bilgi aktarılmamalı. Bu durum Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirecek. Bu kadar risk varken Türkiye’de bir açılım kartı açıldı. 28 Mayıs 2023’te Devlet Bahçeli, önümüzdeki süreçte çok şey değişecek dediğinde not almıştık. Demek ki 1.5 yıllık sürede pek çok görüşmeler al ver süreçleri olmuş. Terörle alanda hareket edemeyecek hale getirmediğiniz de onlarla müzakereye başladığınızda alanda faaliyetlerini artırırlar. Dünya örneklerine bakın böyledir. 10 yıl önce de deneyimledik. Açılım dedi. Hendek operasyonu yaptık. Güvenlik risklerinin olduğu bu dönemde açılımı dayatmak ülkeyi kaosa sürükler’’