ALPEREN ÖZDEMİR - İzmir’in Bayraklı ilçesindeki Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 100. Yıl İlkokulu'nda yaşanan cinsel taciz olayı büyük tepki topladı. 8 yaşındaki bir kız çocuğu, okulda yeni göreve başlayan 19 yaşındaki temizlik görevlisi tarafından cinsel tacize uğradı.
10 Ekim Perşembe günü yaşanan olay, küçük çocuğun öğretmenine yaşadıklarını anlatmasıyla ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın “Tasarruf Tedbirleri” kapsamında yaşanan personel sıkıntısına çözüm olarak Toplum Yararına Program (TYP) ile okullara alınan 30 bin personelden biri olan 19 yaşındaki D.T., 1 Ekim’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 100. Yıl İlkokulu'na atanmıştı.
Henüz görevdeki ikinci haftasında D.T., derslerin sona erdiği 10 Ekim günü öğrencilerin sınıfı terk etmesini bekleyip, 8 yaşındaki çocuğun yalnız kalmasını fırsat bilerek kapıyı kapatıp cinsel tacizde bulundu. Çocuğun ifadesinde yer alan, D.T.'nin kendisine "Sana ne istersen alırım, sevgili olalım" demesi ve öpmeye çalışması kamera kayıtlarıyla doğrulandı. Ardından olay, okul yönetimi tarafından polise bildirildi ve D.T.'nin okulla ilişiği kesildi.
11 Ekim Cuma günü, polis ve okul yönetimi tarafından bilgilendirilen çocuğun ailesi, D.T.'den ve nöbetçi öğretmenden şikayetçi oldu. Ailenin öğretmenden şikayetçi olma sebebinin ise sınıfı erken terk etmesi ve çocuklara sahip çıkmaması olduğu öğrenildi.
"Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı"
Olay sonrası dosya Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi ve mahkeme D.T.’nin tutuksuz yargılanmasına karar verdi. D.T.'nin adli kontrol şartıyla serbest kalması, mağdur çocuğun ailesini ve kamuoyunu büyük ölçüde rahatsız etti.
Çocuğun teyzesi, yaşanan bu olayı okul önünde düzenlediği basın açıklamasıyla duyurdu ve hem sendikalardan hem de sivil toplum kuruluşlarından destek istedi.
"Çocuğumuzun yaşadığı bu travma hepimizin sorunu"
Basın açıklamasını yapan, çocuğun teyzesi Yasemin Çetin, gerekli adımların bir an önce atılmasını, sorumluların hesap vermesini istediklerini söyledi, şöyle konuştu:
"Bugün burada toplandık çünkü ne yazık ki, okullarda çocuklarımızın güvenliğini sağlayamamış bir sistemin sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Hepimizin geleceği olan çocuklarımızdan biri, maalesef okul ortamında istismara uğramış ve bizler bu konuda sessiz kalamayız.
Bu olay herhangi birimizin başına gelebilirdi. Çocuğumuzun yaşadığı bu travma sadece bir ailenin değil, hepimizin sorunudur. Her ebeveyn gibi biz de çocuklarımızı sevgiyle büyütmeye, onları zor koşullar altında dahi korumaya çalışıyoruz. Ancak, bu olay gösteriyor ki, çocuklarımızı yalnızca evde değil, okullarda da koruyamadık/koruyamıyoruz.
Okul yönetimi ve yetkililer, çocukların güvenliği için daha hassas ve sorumlu davranmalıdır. Eğitim kurumlarının önceliği güven, çocuklarımızın sağlıklı, güvenli ve saygılı bir ortamda eğitim görmelerini sağlamaktır. Ancak bu görev yerine getirilmeyince, hem çocuklarımız hem de ailelerimiz ciddi zarar görmektedir. Bir daha böyle olaylar yaşanmaması adına, yöneticilerin ve yetkili mercilerin daha duyarlı ve kararlı adımlar atmaları elzemdir.
Bu konudaki tepkimizi en güçlü şekilde göstermeli ve çocuklarımızın haklarını savunmalıyız. Birlikte sesimizi yükselterek bu olayın üzerine gitmek, gelecekte böyle trajedilerin yaşanmasını önlemek için hepimize düşen bir sorumluluktur.
Olayın ardından sorumluların hesap vermesi gerektiğini ve benzer olayların yaşanmaması için gerekli adımların atılması konusunda ısrarcı olacağımızı buradan duyuruyoruz. Toplum olarak çocuklarımızın güvenliği için bir araya gelmeli ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz."
"8 yaşındaki yavrumuzu korumak için sıra sıra diziliriz"
Basın toplantısında konuşan Eğitim İş İzmir 3'Nolu şube başkanı Barış Düdü, Milli Eğitim Bakanlığı ve iktidara seslendi, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"Değerli veliler eğitim iş olarak biz bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Türkiye'nin her bir yerinde yurt çocuğuna eşit eğitim, bir kap yemek, bir temiz su verilene kadar her köşede sizlerin yanınızda olacağız. 27 yıllık bir öğretmen olarak sesleniyorum, İl Milli Eğitim Müdürlüğü şu anda iş gücü uyum programı ve TYP çerçevesinde okula aldığın işçilerin güvenlik taramasını yaptır! Bugüne kadar yaptırmadıysan bu sana ders, kulağına küpe olsun! Eğitimden tasarruf olmaz. Gelecek nesli yetiştirdiğimiz okullarda tuvaletlerin pisliği dışarıya taşmış vaziyette. Okulda temizlik personeli, A4 kağıdı yok. Öğretmenler paraları cebinden veriyor. Çocuklarımıza el uzandığı zaman bizim önümüzde barikatlar duramaz. Hepsini tek tek aşağıya indirmesini biliriz. Buradan olayı geçiştirmeye çalışan, bürokrasiyi temize çıkarmaya çalışanlara sesleniyorum; Siz onların arkasındaysanız biz de o yalnız annenin arkasındayız. O anneyi size yedirmeyiz. Biz 8 yaşındaki yavrunun arkasını korumak için sıra sıra diziliriz. Bu konuda ihmali olan tüm bürokratlar hesap vermeye zorunludur. "
"Korkmayacağız, çocuklarımıza cesaretli olmayı öğreteceğiz"
Toplantıda konuşan bir başka isim olan DİSK İzmir 6 No'lu Şube Başkanı Değer Yıldız, güvenlik önlemlerine tepki gösterdi, şöyle konuştu:
"İki tane kızım var, kızlarımı okula gönderirken her gün korkarak gönderiyorum. Her dakika kontrol etmek zorundayım, çocuklarımız sosyal medyadan her şeyi görüyor, biliyorlar. Biz korktukça çocuklar susuyor, biz onları korkuttukça onlar adha çok susuyor. O yüzden bizler hem korkmayacağız, hem de çocuklarımıza cesaretli olmayı öğreteceğiz. Bayraklı Belediyesi'nde çöp almak için işçi işe alırken güvenlik soruşturmasına tabi tutuyoruz, ama okullarda hiçbir güvenlik soruşturması yok. Çoğu okulda güvenlik yok, herkes elini kolunu sallayarak okula girebiliyor. Her şeyin parasını velilerden istiyorlar, öğretmenler bir çay içemiyor. Bu ülkede eğitim sistemini bu hale getiren iktidarın kendisi. Biz çocuklara sahip çıkacağız, Bayraklı'daki işçiler olarak da avukatlar olarak da sendikalar olarak da çocuklarımızın yanında duracağız" dedi.
Açıklamalar sonrası okul çevresinde toplanan veliler okul müdürünün gelip açıklama yapmasını istedi, zaman zaman tansiyon yükseldi. Veliler bu olayın takipçisi olacaklarını, bölgeden ayrılmayacaklarını belirtti.