21 milyon öğrenci, 2024-2025 eğitim-öğretim yılına 9 Eylül'de başlayacak. Ancak, çocukların beslenme çantalarını doldurmak, geçen yıla kıyasla yüzde daha maliyetli olacak. Geçtiğimiz yıl 330 TL'ye doldurulan bir beslenme çantası için bu yıl en az 669 TL harcama yapmak gerekecek.
Çocukların beslenme çantalarının yüzde 102 daha pahalı olacak olmasını değerlendiren İzmir Okul Koalisyonu'ndan Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ulaş Kırım şöyle konuştu: "Bu süreç aslında bugün başlayan bir süreç değil. Ülkemizde yıllardır durdurulamayan enflasyonun bu sene de karşımıza getirdiği durum olarak değerlendirebiliriz. Bizlerin önerisi aslında çok net ve anlaşılır: İlk aşamada dezavantajlı mahallelerimizde ve ilk/orta öğretim düzeylerinden başlamak üzere okullarda ücretsiz/sağlıklı içme suyunun ve besleyici bir öğün yemeğin devlet tarafından öğrencilere ulaştırılması. İçerisinde bulunduğumuz yüksek enflasyon koşulları, giderek derinleşen yoksulluk oranı, çocukluk çağındaki hastalıkların önlenmesi ve yoksulluk yüzünden öncelikli olarak kız çocuklarının eğitimden mahrum bırakılması göstermektedir ki okullarımızda ücretsiz içme suyunun sağlanması ve besleyici bir öğün yemeğin çocuklarımıza ulaştırılması zorunlu hale gelmiştir.
MEB bütçesi ücretsiz yemek vermek için yetersiz mi?
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, ücretsiz yemek önerisi karşısında MEB bütçesinin yertersizliğini gerekçe göstermesini değerlendiren Kırım "Ülkelerin eğitim kalitelerinin ve eğitime katılım oranlarının arttırılması sadece belli bakanlıkların görevi ya da bütçesi dahilinde yönetilebilecek kadar basit konular değildir. Bir ülkede kız çocuklarının eğitime katılım oranı düşüyor, beslenme yetersizliğinden dolayı eğitim başarı oranları düşüyor ve çocuk yaşta karşılaşılan hastalık oranı artıyorsa, bu herhangi bir bütçe esası bahane edilerek reddedilebilecek bir durum değildir. Okullarımızın bahçelerinin/duvarlarının kiralandığı, yatılı öğrencilerimizin bir tas çorba ile öğünlerini geçirmelerinin dayatıldığı, çocuk işçilik oranının arttığı, geçilmeyen köprülerin/otoyolların tazminatlarının bu milletin vergileri ile ödendiği bu yıllarda basit hesaplamalarla okullarımızda ücretsiz içme suyunun sağlanması ve besleyici bir öğün yemeğin çocuklarımıza ulaştırılması için yeterli bütçemizin olmaması durumu söz konusu olamaz ve kabul edilemez." dedi.
"Beslenmeye harcanmayan paranın 7 katı sağlık gideri olarak geri dönüyor"
Çocukların yetersiz beslenmesinin sağlıkları açısından olumsuz etkilerine dikkat çeken Kırım "Bodurluk oranının artması, çocuk yaşta hastalık oranlarının artması vb. birçok başlığı saatlerce konuşabiliriz." dedi.
Yapılan araştırmaları örnek veren "Çocukluk ve gençlik çağında bütçemiz yetmediği için çocuklarımızın sağlıklı beslenmelerine harcamadığımız her 1 lira için ileri ki yıllarda sağlık sistemimizde 6-7 lira daha fazla bütçe ayırmak zorunda kalıyoruz. Yani beslenmeye harcamadığımız her paranın 7 katını ilerleyen yıllarda sağlık giderleri için ayırmamız gerekecek. Yoksulluk nedeniyle okulda beslenemeyen çocukların aileleri çocuk sayılarına göre çocuklarını okula göndermekten vazgeçmektedir. Bu durumda okuldan ilk alınan çocuk eğer varsa kız çocukları olmaktadır. Eğitimi kesilen kız çocukları da bir süre sonra çocuk yaşta evlendirilmekte ve daha fizyolojik gelişimini tamamlamadan çocuk gelin olarak kayıtlara geçmektedir. Bu durumun diğer sonuçlarından birisi de eğitimden alınan çocukların birçok iş kolunda olduğu gibi tarımda da çocuk işçi olarak çalıştırılmasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bu kabul edilebilir bir şey değildir ve insan haklarına aykırıdır." dedi.
Açlık sınırının altında yaşayanlar eğitim masraflarını karşılayamıyor
İzmir Okul Yemeği Koalisyonu olarak 5 Eylül Perşembe günü basın açıklaması düzenleyeceklerini söyleyen Kırım "Yapacağımız çalışmalarla birlikte iktidarın üzerinde baskı oluşturmayı ve taleplerimiz karşılanana kadar mücadeleye devam edeceğimizi söyleyebiliriz. Bileşenlerimizden birisi olan Veli-Der de bizimle birlikte bu mücadelenin içerisinde yer alıyor. İzmir’in özellikle dezavantajlı belli bölgelerinde ve taşımalı eğitim yapılan kırsal bölgelerimizde durum iç açıcı değil. Barınma ve yeme-içme masraflarının her sene katlanarak arttığı şehrimizde açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışan İzmirli vatandaşların okul ve beslenme masraflarını karşılayamadığını gözlemliyoruz. Öncelikli olarak yerel yönetimler üzerinden destek çalışmalarıyla bu duruma müdahale etmeye çalışsak da merkezi yönetimden bir çalışma yapılmadıkça bu kötü tablonun değiştirilmesi mümkün değil. " diye konuştu.