SON MÜHÜR - ALPER TEMİZ / Avrupa’ya ihraç edilen ürünlerdeki pestisit kalıntılarıyla ilgili tartışmalar devam ederken, Tarım ve Orman Bakanlığı kalıntılar konusunda önemli bir düzenlemeye gitti. Bakanlık, gıdalardaki maksimum kalıntı limitlerini (MRL) düzenleyen yönetmelikte değişikliğe gitti. Güncellenen yönetmelik kapsamında, hem yurtiçinde üretilen hem de ithal edilen gıdaların resmi denetimlerinde uygulanacak pestisit limitleri yeniden belirlendi. Yapılan düzenleme şu şekilde açıklandı:
"Geçici Madde 2 – (1) Bu yönetmelikle belirlenen eklerde, kullanımına son verilmesi kararlaştırılan pestisitler için belirlenen son kullanım tarihinden önce üretilen gıdalar, raf ömürleri boyunca piyasada satışa sunulabilir. Ancak, pestisit kullanımının sonlandırıldığı tarihten sonra üretilen gıdalar, ilgili pestisit için LOD (tespit sınırı) değeri veya LOD değeri belirtilmemişse 0,01 mg/kg sınırına göre değerlendirilir. (2) Yönetmeliğin yeni hükümlerine uyum, maddenin yayım tarihinden itibaren üç ay içerisinde sağlanmalıdır. Ancak, bu düzenlemenin yayımlanmasından önceki hükümlere uygun olarak üretilen gıdalar, raf ömrü boyunca piyasada kalabilir."
Ancak üreticiler ve Ziraat Mühendisleri bu düzenlemenin sorunu kökten çözmeyeceğini vurgulayarak, biyolojik mücadeleye öncelik verilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Cem Özkan, biyolojik mücadelede kullanılan faydalı böceklerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirtti. Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekçi ise, yurt dışına ihraç edilen ürünler için ilaç kayıt sistemi bulunduğunu, ancak iç piyasada bu tür bir sistemin eksikliğine dikkat çekti.
İhracatta denetim sıklaşırken, iç piyasada denetim hiç yok…
Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekçi, “Meyve kurutma makinalarında sorun var. Bazı kurutma makineleri antitoksin üretiyor. Uyduruk makineler kullanılıyor ve onlar üretiyor bunu. Diğer taraftan da en önemli nokta biyolojik mücadele yöntemidir. Bir bölgede zararlı etkenlere karşı biyolojik mücadele için topyekun bir çalışma gerek. Tüm ova bunu sahiplenmeli. Ancak o zaman sıfır kalıntı olur. Lokal uygulamalar etkili olmamaktadır. Mesela üzüm için Japonya’dan gelen bir yöntem var. Japonlar kalsiyum bazlı bu yöntemin kullanılmasını, ticarette şart koşuyor. ‘Bu ürünü kullanın, sizden üzümü alacağız’ diyorlar. Bu yöntem pestisiti sıfıra yaklaştırıyor. Diğer taraftan mesela, ot ilacı kullandırmıyoruz. Son dönemlerde yurtdışından geri dönen ve kalıntılar barındıran ürünler çok gündem oldu. Ancak biz bunu yıllardır dile getiriyoruz. Pestisit konusunda iç piyasa çok sıkıntılı; ilaç kayıt sistemi yurtdışına ihraç edilen ürünler için var ancak yurtiçi için böyle bir sistem yok. Dolayısıyla iç piyasa güvenli değil. Mesela AB’de kükürt yasak ancak bizde kükürt aktif bir şekilde satılıyor. Bunu da Bayer gibi firmalar üretiyor. Kendi ürettiklerini kendileri dahi kullanmıyor ancak Türkiye’de denetimsizlik nedeniyle çok fazla kullanılıyor.
Zaten iç piyasa için ilaç kayıt sistemi de olmayınca, kalıntı nedeniyle ihraç edilemeyen ürünlerle yine kendi kendimizi zehirlemiş oluyoruz. Çok vahim bir şey bu. Bu noktada biyolojik mücadele önem kazanıyor ancak lokal bir şekilde biyolojik mücadele gerçekleştirildiği ve bölgesel bir çaba olmadığı için, o da etkili olmuyor. Derhal sistematik bir şekilde bu mücadele ulusal düzeyde uygulanmaya başlamalıdır” dedi.
“Böceklerin ana vatanı Türkiye”
Biyolojik mücadele noktasında geliştirilen böcek teknolojisinin öncülerinden Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Özkan, "Artış gösteren tonlarca tarım ilacının kullanımını yarıya düşürmek istedik. Bu konuda ise girişimci ziraat mühendisi arkadaşlarımızla, özellikle üzüm için biyolojik mücadelede faydalı böcekler ürettik. Bu yöntemi ilk olarak Sarıgöl’de kullanmaya başladık. Yıllık ortalama 10 milyar dolarlık ithalata ulaşan kimyasal ilaç kullanımının önüne geçerek, biyolojik mücadelede güçlü adımlar atmak istedik.
Çeşitlik nedenlerle bağlar hastalık kapıyor, ilaç kullanımı artıyor; buna bağlı olarak kalıntılar da türlü nedenlerle artış gösteriyor ve ürün, ya geri gönderiliyor ya da ederinden ucuza ihraç ediliyor. Bu çok ciddi bir sorun ve bu sorunun önüne biyolojik mücadele ile geçilebilir. Geliştirdiğimiz böcek teknolojisi, bu faydayı sağlayacak nitelikteyken, ihracatçılar kimyasal ithalatından vazgeçilemeyeceğini ifade ediyor. Maalesef mücadelemizi bu gibi nedenlerle bir üst boyuta çıkartamıyoruz. Biyolojik mücadelede tüm dünya, ürettikleri faydalı böcekleri; Türkiye’den elde ediyor. Böceklerin ana vatanı Türkiye. Yabancı firmalar bu böcekleri Türkiye’den alırken, bize yine aynı ülkelerin kimya firmaları ilaç satıyor. Kendi ülkelerindeyse biyolojik mücadele yöntemlerini uyguluyorlar” dedi.
“Akıllı Böcek, Akıllı Çiftçi”
“Akıllı Böcek, Akıllı Çiftçi Projesi”, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Entemoloji Ana Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. Cem Özkan, Ziraat Yüksek Mühendisi İsmail Atay ve Ankara Üniversitesi Teknokent AR-GE ekibi tarafından 2020 yılında geliştirildi. Proje ilk olarak Sarıgöl'de tanıtıldı. Geliştirilen biyolojik mücadele yöntemi, tam kapasiteyle Sarıgöl'de uygulamaya konuldu.
“Akıllı Böcek, Akıllı Çiftçi Projesi” kooperatiflere tanıtıldı ve Ege İhracatçılar Birliği tarafından düzenlenen yarışmada, 470 proje arasından birincilik ödülünü aldı. Ancak Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Entemoloji Ana Bilim Dalı'ndan edinilen bilgiye göre projenin sürdürülebilir olması için yapılan girişimler sonuçsuz kaldı ve yatırımcılar finansal destek sağlamaya sıcak bakmadı.