Bugün 10 Kasım.
Bugün ülkemizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete yolculuk yaptığı gün.
Bugün etnik kökeni ve inancı ne olursa olsun yedi emperyalist ülke tarafından işgal altına alınan bu topraklarda yaşayan Türk halkını bağımsızlığına kavuşturmak için önce Çanakkale’de bir zafer kazanan, Sakarya’da 22 gün 22 gece savaşıp düşmanı mağlup eden ve Afyon Dumlupınar’daki büyük taarruz ile 9 Eylül 1922 günü İzmir’in düşman işgalinden kurtarılarak 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin ilan edilmesine kadar uzanan zaferlerin yorgun Başkomutanı’nın genç bir yaşta aramızdan ayrıldığı gündür.
1938 Kasım ayının 10’u ve saat 09.05’i gösterdiği bugün, 83 yıldır yas günü olarak anılıyor. Büyük Atam mekanınız cennet, ışıklar yoldaşınız olsun. İyi ki bu topraklarda dünyaya gelmişsiniz. İyi ki bu ulusa ve dünya ülkeleri liderlerine örnek olmuşsunuz.
Sıra geldi bugünkü yazımın başlığı ile aşağıda yazdıklarıma. Bu arada günümüz gençlerini beğenmeyenlere de bir çift söz etmeden geçemeyeceğim. Ben geleceğimiz olan gençlerimize güveniyor ve onlara fırsat tanındığında ülkemizde yaşanan sorunlara çözüm üretecek niteliklere sahip olduğuna inanıyorum.
gençlerin isteği üzerine 19 Mayıs tarihi ile yazıma devam edeceğim. Bu tarih aslında son 20 yıldır unutturulmaya çalışılan bir gün oldu.
19 Mayıs 1881 tarihi ile başlayayım; bu tarih ulusumuzun kurucusu olan Selanik doğumlu Mustafa’nın dünyaya geldiği gündür.
19 Mayıs 1919 ise 38 yaşında birçok cephede savaşan ve elde ettiği başarıları kıskanılarak yok edilmeye çalışılan Türk Subayı Mustafa Kemal’in Bandırma adlı köhne bir tekne ile Samsun’a çıktığı gündür.
19 Mayıs “Cumhuriyet” mücadelesinin 29 Ekim 1923’te ilan edilen ve 98’nci kuruluş yıldönümünü kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ilk adımın atıldığı gündür.
Gelin komedi oyunlarına senaryo olacak 1980 ve sonrası yaşananları bir hatırlayalım. 1980 darbesi sonrası ülkenin başına geçen şahıs Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün görüntülerinin taklitlerini yaparak fotoğraflar verdi bize. Sonrasında kısa pantolonu ile askeri birlik selamlaması yapan yöneticilerle yaşadık. Daha sonra da, ne tesadüfse 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim ulusal günlerimiz ile 10 Kasımlarda “Orta Kulak İltihabı” nedeniyle bugünlere katılamayan liderle yaşadık. İkinci bir tesadüf de aynı tarihlerde ülkemizin ikinci adamı da ekonomimizi yükseltmek (!) için “Yurt Dışı Seyahatleri” yaptı ve sayesinde ekonomimiz bugünlere geldi. Ne dersiniz, bu kadar özet yeter galiba.
Bu yazımı onlarca genç arkadaşımın bana bir ricası ile bitireceğim. Gençler bakın benden ne istediler: “Kemal Bey biz ne Y, ne Z, ne X ne de Q kuşağıyız. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kuşağıyız. Atamıza cevabımız ile andımız uzun süredir unutturuldu. Onları yazar mısınız?"
EY BÜYÜK ATA!
Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk İstiklali’nin ve Türk Cumhuriyeti’nin ebedi bekçileriyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir. İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur. En kıymetli emanetin olan Türk İstiklal ve Cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesle devredilecek. Bu mukaddes emanete yönelen dahili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır. İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır. Çünkü; İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedenler, karşılarında beş bin yıllık şerefli Türk tarihinin yılmaz evlatlarını, Cumhuriyeti ve inkılaplarının feyizli ve imanlı gençlerini bulacaklardır.
Ey Türk’ün Büyük Atası.
İstikbal ve Cumhuriyeti korumak mecburiyeti hasıl olursa içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milleti'ne adarız.
ANDIMIZ
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım, ilkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk; açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk Varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene.
Yüreğimde ve beynimde taşıdığım Atatürk’ü sevgi, saygı ve şükran duygularımla anıyorum.