19 Mayıs geldi ama benim hala 15 Mayıs’a takıntım var. 15 Mayıs 1919’un da ardından gelişen sürecin de ne kadar anlamlı olduğunu tekrarlayıp duruyorum. Çünkü 1919’dan 1946’ya kadar öyle ya da böyle “unutmadan” gelebilmişiz. Ama 1946’dan itibaren özellikle emperyalizmin yeni kuklalarının riyakâr gayretleriyle Atatürk emaneti partide de ciddi bozulma başladı. Köy enstitülerine savaş açan, türlü iftira ve ithamla yok eden ve adını söylemekten hicap duyduğum milli eğitim bakanı CHP’li değil miydi örneğin? Ya 1972  6 mayısta tüm CHP’li dostlarımın andığı Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarına kaç CHP’li vekil “evet” oyu vermişti? 

Cemal Enginyurt’tan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'e ilginç vergi önerisi! Cemal Enginyurt’tan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'e ilginç vergi önerisi!

Dedim ya unutarak kandırıyoruz kendimizi. İzmir’in işgalini salt “basın özgürlüğü” ile sınırlandırmak ne kadar doğru geliyor size? Sadece bir gazetecinin ve belki de bazı yoldaşlarına olan öfkesiyle kendini feda etmesini örtüştürüyoruz 15 Mayıs 1919’la…  Bunun adı cehalet mi yoksa başka bir oyun mu anlayan beri gelsin. 

Peki 15 Mayıs cenazelerini hiç hatırlamadan sadece 9 Eylül 1922 ve yangın sürecinde ölen ve her yıl sayıları arttırılan Ermeni ve Rumlar için ağlayanlara ne demeli? 

Bu yıl 15 Mayıs’ın tek bir farkı var. Başkan Cemil Tugay’ın vatansever duygularıyla onay verdiği ve Mürettep Müfreze birlikteliğinin Kordona diktiği anıt taş… Belki de şehit olduğundan bu yana ilk kez mutlu olmuştur Miralay Fethi Bey… Ama eminim şimdi beyni kiralıklar atışa hazırlanıyordur. 

Ne mutlu Türküm diyene.

Kaynak: Haber Merkezi