Son Mühür/Gamze Eskiköy- Adalet Bakanlığı, Türkiye’nin adli tablosunu ortaya koyan 2024 yılına ait “Adalet İstatistikleri” raporunu yayımladı. Ceza ve hukuk mahkemelerinde en çok hangi dava türlerinin açıldığına dair verilerin paylaşıldığı raporda, İzmir’de ceza mahkemelerinde “malvarlığına karşı suçlar” ve “çek suçları”, hukuk mahkemelerinde ise “boşanma” davalarının ilk sırada yer aldığı görüldü.
İzmir Barosu avukatlarından Müslüm Doğruer, çek suçlarındaki artışın ekonomik krizle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, boşanma davalarının ise toplumsal dönüşüm ve hak arayışıyla ilişkili olduğuna dikkat çekti.
Ceza mahkemelerinde çek ve hırsızlık öne çıkıyor
Adalet Bakanlığı’nın kamuoyuyla paylaştığı güncel veriler, İzmir’de ceza mahkemelerinde en sık görülen davaların “malvarlığına karşı suçlar” ve “çek suçları”; hukuk mahkemelerinde ise “boşanma” davaları olduğunu ortaya koydu. Avukat Müslüm Doğruer, görüşlerinde şu ifadeleri kullandı:
“Son dört yılın istatistiklerine göre, ceza hukuku kapsamında hırsızlık, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma gibi malvarlığına karşı suçlar ile çek suçlarında ciddi bir artış yaşandığı görülmektedir. Özellikle çek suçlarındaki yükseliş, ticari hayatın içinde bulunduğu ekonomik zorluklarla doğrudan ilişkilidir. 2024 yılında yalnızca İzmir’de ibraz edilen 19.633 çekin karşılıksız çıkması, bir önceki yılın neredeyse iki katına denk gelmektedir. Bu tablo, ödeme araçlarına olan güvenin zedelendiğini ve ticari ilişkilerdeki güven krizinin yargıya taşındığını göstermektedir” ifadelerine yer verdi.
Boşanma davaları aile yapısındaki değişimi yansıtıyor
“Benzer şekilde, boşanma davalarının hukuk mahkemelerinde başı çekmesi, toplumun aile yapısında ve bireylerin hak arayışında önemli dönüşümler yaşandığına işaret etmektedir” diyen Doğruer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomik baskılar, sosyal beklentilerdeki değişim, iletişim sorunları ve bireylerin kendilerini gerçekleştirme arzusu, evlilik birliğini sürdürülemez hale getirebilmektedir. Özellikle kadınların iş gücüne katılımı ve hukuki haklar konusundaki bilinçlenmesiyle birlikte, bireyler artık sorunlu evlilikleri sürdürmek yerine hak arama yolunu daha çok tercih etmektedir”