Son yıllarda moda dünyasında ses getiren genç tasarımcılar arasında yer alan Ludovic de Saint Sernin, yalnızca estetik anlayışıyla değil, aynı zamanda cesur tavrıyla da adından söz ettiriyor. Fransız kökenli olmasına rağmen farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir yaşam öyküsüne sahip olan de Saint Sernin, henüz yolun başındayken büyük moda evlerinde edindiği deneyimi kendi markasında cesurca yansıtarak modaya yenilikçi bir perspektif kazandırmayı başardı.

Ludovic de Saint Sernin kimdir?

Moda sahnesinde son yıllarda adını sıkça duyduğumuz Ludovic de Saint Sernin, 1990’ların sonlarına doğru Brüksel’de dünyaya geldi. Henüz çocuk yaşlardayken ailesiyle birlikte Fildişi Sahili’ne taşındı ve burada farklı bir kültürel atmosferin içinde büyüdü. Yedi yaşına geldiğinde ise Paris’e yerleşti. Bu kültürel çeşitlilik, ilerleyen yıllarda tasarımlarında dikkat çeken özgünlükte önemli bir rol oynadı. Moda eğitimi almak için Fransa’nın saygın moda okullarından biri olan l’ESAA Duperré’de kadın giyimi üzerine eğitim aldı. Eğitim sürecinde yalnızca teorik bilgiyle değil, aynı zamanda teknik donanım açısından da güçlü bir altyapıya sahip oldu.

Moda dünyasına ilk adımlarını sektörün devleri arasında sayılan Dior ve Saint Laurent gibi önemli moda evlerinde staj yaparak atan Ludovic de Saint Sernin, daha sonra Balmain bünyesinde süsleme uzmanı olarak profesyonel kariyerine başladı. Balmain’de geçirdiği iki yıl, özellikle işlemeler ve metal aksesuarlar konusunda büyük bir ustalık kazanmasını sağladı. Bu detaylara olan ilgisi ve teknik becerisi, ilerleyen dönemlerde kendi markasını oluştururken büyük katkı sundu.

Kendi markasını kurduğu dönüm noktası

Ludovic de Saint Sernin, 2017 yılında kendi adını taşıyan moda markasını kurarak, sektördeki varlığını bireysel bir çizgiye taşıdı. Markanın çıkış noktası ise geleneksel kalıpları yıkma arzusu ve bedeni ön plana çıkaran, cinsiyet normlarını sorgulayan tasarım anlayışıydı. İlk koleksiyonlarından itibaren dikkat çeken parçaları arasında transparan kumaşlar, derin dekolteler ve bağcıklı deri pantolonlar yer aldı. Bu unsurlar, onun yalnızca bir moda tasarımcısı değil, aynı zamanda cinsiyet kimliği ve beden algısı üzerine düşünen bir sanatçı olduğunu da ortaya koyuyordu.

Kuruluşundan yalnızca iki sezon sonra, 2018 yılında prestijli LVMH Genç Moda Tasarımcıları Ödülü’ne aday gösterilmesi ise bu hızlı yükselişin önemli bir göstergesi oldu. Tasarımlarında 70’ler ve 80’lerin New York yeraltı kültürü, Tom Ford’un Gucci dönemindeki erotik şıklık anlayışı gibi unsurların etkisi hissedilirken, aynı zamanda günümüz gençliğinin özgürlük anlayışıyla da harmanlanan bir çizgi benimsedi.

Başlangıçta erkek giyimiyle öne çıktı

İlk etapta erkek giyimi odaklı bir marka olarak kurulan Ludovic de Saint Sernin, zamanla kadın giyiminde de etkinliğini artırarak cinsiyet sınırlarını bulanıklaştıran bir marka haline geldi. Bu dönüşüm, aslında markanın özünde var olan özgürlükçü anlayışın doğal bir yansımasıydı. Uniseks çizgiler, bedene vurgu yapan kalıplar ve cesur detaylar, hem erkek hem kadın koleksiyonlarında belirgin hale geldi.

Dünyaca ünlü isimlerin tercih ettiği bir tasarımcı

Ludovic de Saint Sernin’in tasarımlarının dikkat çekici bir özelliği de, dünya çapında tanınan pek çok sanatçı ve ünlü isim tarafından tercih edilmesidir. 2025 yılı itibarıyla Grammy, Oscar ve dünya çapında gerçekleşen diğer etkinliklerde onun parçalarıyla boy gösteren isimler, markanın popülaritesini daha da artırdı.

“2025 Grammy Ödülleri’nde Charli XCX, Ludovic de Saint Sernin tarafından Jean Paul Gaultier Haute Couture için tasarlanan özel bir elbise giydi.”

Aynı dönemde, genç yıldız Olivia Rodrigo, Lollapalooza Şili konserinde markanın 2025 İlkbahar/Yaz koleksiyonundan ilham alınarak özel olarak hazırlanan kırmızı bir tulumla sahne aldı. Vanity Fair Oscar partisinde ise Emma Chamberlain, Emily Ratajkowski, Tate McRae ve Louisa Jacobson gibi ünlü isimlerin de Ludovic’in tasarımlarını giymesi, onun sadece bir tasarımcı değil, bir trend belirleyici haline geldiğini ortaya koydu.

Jean Paul Gaultier için hazırladığı koleksiyonla zirveye taşıdı

Kariyerinde bir diğer önemli dönüm noktası ise, 2025 İlkbahar Haute Couture sezonunda Jean Paul Gaultier’in konuk tasarımcısı olarak görevlendirilmesi oldu. Bu büyük sorumluluğu üstlenen Ludovic de Saint Sernin, “Le Naufrage” adlı koleksiyonuyla büyük beğeni topladı. Koleksiyon, yalnızca estetik açıdan değil, aynı zamanda modanın geleceğine dair verdiği mesajlarla da dikkat çekti. Bu süreç, onun küresel moda sahnesindeki yerini pekiştirdiği ve gelecek yıllarda daha da büyüyeceğinin sinyalini verdiği bir kilometre taşıydı.

Modaya getirdiği yenilikçi yaklaşım

Ludovic de Saint Sernin, sadece kıyafet tasarlayan bir figür değil; aynı zamanda modanın toplumsal normlarla olan ilişkisini yeniden tanımlamaya çalışan bir yaratıcı olarak değerlendiriliyor. Bedenin çıplaklığını korkusuzca ortaya koyan, cinsiyet kalıplarına meydan okuyan ve erotizmi estetikle buluşturan çizgisiyle, günümüz gençliğinin kendini ifade biçimini moda üzerinden cesurca yansıtıyor. Her koleksiyonunda daha fazlasını söyleyen, sadece şıklığı değil, özgürlüğü ve kimliği de ön plana çıkaran bir estetik anlayışı geliştirmiş durumda.

Ludovic de Saint Sernin nereli?

Ludovic de Saint Sernin, Belçika’nın başkenti Brüksel’de doğmuştur. Ancak çocukluğunun bir bölümünü Fildişi Sahili’nde, yedi yaşından itibaren ise Paris’te geçirmiştir.

Hangi okullarda eğitim aldı?

Fransa’nın prestijli sanat ve moda okullarından biri olan l’ESAA Duperré’de kadın giyimi üzerine eğitim almıştır. Bu eğitim, onun tasarım vizyonunun temellerini oluşturmuştur.

Kaynak: Haber Merkezi