Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ankara'da Yenimahalle Belediyesi Başak Cengiz Kreş ve Gündüz Bakımevi’nin açılış törenine katıldı. Özel'in konulmasından öne çıkan detaylar şöyle.

Dünkü orta direk bugünün yoksulu...

“Türkiye’de insanların geçim sıkıntısı var. Yoklukla, yoksullukla mücadele ediyorlar. Dünün orta direği bugün yoksullaştı. İşe başladığında 4-5 sene sonra bir elden düşme araba, 10 sene sonra yeni araba ya da bir ev alabilme ümidi olan çalışanlar, şimdi eğer annelerinden, babalarından miras kalmadıysa ev sahibi olma ya da bir araç sahibi olma imkanına sahip dahi değiller. Dünkü orta direk, bugünün yoksulları. Dünün yoksulları ise derin bir yoksulluğun altında eziliyorlar. İşte öyle bir zamanda Cumhuriyet Halk Partili belediyelere, daha doğrusu elinde kamu yetkisi olup, şurasında vicdanı olan herkese bu yoklukla, bu yoksullukla mücadele etmek için işin bir ucundan tutmak gerekiyor.” 


Her bölgede olan tek partiyiz...


“Mansur Başkan anlattı. 2014 yılında Büyükşehir Belediye Kanunu ile ilk seçimler yapıldı. Bu seçimler yapılırken, Manisa’nın büyükşehir adayı AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Kendisi bu yasa çıkarken, şu ifadeyi kullanırdı: ‘Bu yasadaki yetkilerle büyükşehirde bir adam asamazsın, bir de para basamazsın. Onun dışında bütün yetkileri büyükşehirlere veriyoruz.’

Şimdi o kendilerini donatmak istedikleri yetkileri, burada Ankara’yı parsel parsel satana verdikleri yetkileri, Ankara’nın namuslu bir evladı Mansur Yavaş kullanıyor diye; İstanbul’un üstünde helikopter ile gezip, kupon arsa seçip, Arap şeyhlerine verilmesini talimat verdikleri İstanbul’a ihanet edenlerin kullandığı yetkileri Ekrem İmamoğlu kullanıyor diye; Türkiye’de, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da yaptıkları hizmetlerden sonra rekor oylarla seçilen AK Parti’den, MHP’den belediyeleri almış, namuslu, dürüst belediye başkanlarımız var diye; Türkiye’de 11 belediyeyi elimizden almak için bizleri ‘Efendim teröristlerle işbirliği yapıyorlar’ diye ya da ‘Mansur Yavaş belediye başkanı olursa su faturalarını teröristlere dağıtacak’ diyecek kadar akla, vicdana, ahlaka sığmayacak sözleri söyledikleri halde 5 yılın sonunda kantara çıktık, bırakın belediye kaybetmeyi, Balıkesir’i, Manisa’yı, Denizli’yi, Bursa’yı büyükşehirlerimize kattık.

Elimizdeki büyükşehirler 15 büyükşehrin dışında 21 il belediyesinde, Adıyaman’ından Kastamonu’suna, Kırıkkalesi’ne, Afyon’una, Kütahya’sına, Uşak’ına kadar Cumhuriyet Halk Partili belediyeler oldu. Türkiye’nin yedi bölgesinde belediyesi olan tek parti var: Cumhuriyet Halk Partisi. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ege’de büyükşehir ya da il belediyesi yok. 9’u da Cumhuriyet Halk Partili’dir.” 


CHP'li belediyeleri kıskanıyorlar...


“İşte burada Recep Tayyip Erdoğan’ın kimyası bozulmaktadır. İşte burada ‘Eyvah, bunlara bir dönem izin verdik. Bu kadarını aldılar. Bu dönem de ilk altı aylarına bakıyoruz, memnuniyet artmış. Belediyelerden memnuniyet oranı Türkiye genelinde yüzde 58’e tırmanmış. Rekor oyla aldıkları yerlerde kendi rekorlarını kırıyorlar. Oyları yüzde 70’lere yaklaşıyor. Ben bu belediyeleri çalıştırmamalıyım’ diye gözü dönmüş bir anlayışa büründü. Bir gün dönüyor, ‘Silkeleyin bu belediyeleri’ diyor. Yahu silkelemek ne demek? Zeytin mi silkeliyorsun?

Zeytinde bile güzelce toplarsan verimi artar, silkelersen bir sene sonraya verimi kalmaz. Silkelemek alıp alıp bitiremediğini, erişemediğini düşürmek için yapılan bir iştir. Burada, bu hizmet seviyesine erişemiyorsan, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptıklarını kıskanıyorsan, işte o zaman aklına desteklemek değil silkelemek geliyor. Buradan Sayın Erdoğan’a açıkça ifade ediyorum. Eğer vatandaşın gönlünden düştüysen, oraya girmenin yolu var. Bizim zaman zaman vatandaşın gönlünden düştüğümüz oldu. Hatayı kendimizde aradık, özeleştiri yaptık, daha çok çalıştık, Eksiklerimizi kapattık, vatandaşın gönlüne girdik.

Gönülden düşerken çaresi, neden düştüğünü düşünüp daha çok çalışmak, hizmette yarışmaktır. O zaman vatandaşın gönül kapısı açıktır, oraya girersin. Ama hazımsızlık yaparsan, arkadan çelme çakarsan, belediye hizmet aracının lastiklerini millete hizmet götüremesinler diye geceleyin indirirsen, millet bunu görür; bu hazımsızlığı görür. Senin sindiremediğini görür, hazmedemediğini görür. Bunun cezasını en ağır şekilde verir. O yüzden sen baskılarınla bizi sindiremezsin ama sen sindireceksin. Bu hazımsızlığı yapmayacaksın.” 


AKP'li belediyeler ödemiyordu...


“Belediyelerin SGK’ya borçları varmış. Var, niye var? Bu iktidar yüzünden var. Çünkü zırt-pırt SGK borçlarına af çıkardığın için, vergi borçlarına af çıkardığın için belediye başkanları eskiden ödeyenle dalga geçiyorlardı.

Diyorlardı ki AK Partili belediye başkanları, ‘Yahu reis nasılsa af çıkarıyor. Oraya SGK’yı yatıracağına, o parayı kullan, af çıkınca faizsiz bölecek nasılsa.’ Alıştırdı 22 yıl boyunca bunu yapa yapa, o yüzden AK Partili belediyeler başta olmak üzere öldür Allah SGK vergi borcunu taksitlendirilmeden ödemiyorlardı. Biz AK Parti’den aldığımız her belediyeyi SGK ve vergi borcuyla aldık, faizleri var.

Şimdi belediyeler kendisinde olunca faizi silip, taksitlendirme yaparken, ‘Yemeği biz yedik, hesabı faiziyle CHP’li belediyeler ödesin ve bir kerede ödesin, aldıkları paradan keselim. Keselim ki yurt yapamasın, kreş yapamasın, çorba dağıtamasın, okul temizleyemesin, hizmetleri aksasın. Hatta mümkünse hepsini keselim, maaşları dağıtamasın.’ Bu noktaya gelmiş durumda yaptıkları işler.” 


Yandaşlar için yeni yapılanma yolda...


“Bu yüzden SGK borçlarını sürekli şöyle tekrar eden Tayyip Erdoğan’a şunu ifade ediyorum, bütün Türkiye’nin önünde. SGK‘nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası belediyelerden. Belediyelerin yüzde 65’i bizim, 6.5 lirası da bizden. Kardeşim diyor ki ‘SGK‘ya borçlarını ödesinler de, SGK da maaş ödesin.’ Yahu yüzde 10’u senin, MHP’nin, DEM’in ve bizim belediyelerimizden. Yüzde 10. Bunun yüzde 90’ı kimde? Kanun var 6 ayda bir açıklayacaksın diye. SGK’nın en büyük borçlusu senin yandaş şirketin. İkinci büyük borçlusu senin müteahhit şirketin. Üçüncü büyük borçlusu senin akraba şirketin. 4, 5,10 hepsi sana yakın şirketler. Bekliyorlar, ‘Reis af çıkaracak faizi silecek, bölecek.’

Şimdi bizim gırtlağımıza çökecekler, kendi deyimleriyle silkeleyecekler, paraları kesecekler, sonra yandaşları için yeni bir yapılandırma çıkaracaklar. Millet bu kötülüğü görsün. Bu kötülükle kesilen bu para belediye emekçisinin maaşıdır. Kesilen bu para kreşe gidecek çocuğun kreşte içeceği süttür, onun öğretmeninin, eğiticisinin maaşıdır. Kesilen para nerede sıkışırsa, öğrenciye sabah sıcak dağıtılan çorba, okul önünde dağıtılmak istenip engellenen sıcak yemek, okulda yapılan temizlik, dökülen asfalt, bunlara engel olmaya çalışanlar 100 liranın 10 lirasının peşine düşmüşler, bunlar size yapılan hizmetlerdir, 90 lira yandaş şirketlerin ödenmeyen SGK’larıdır.

Varsa cesaretiniz lütfen açıklayın, SGK‘ya kimin kaç para borcu var. Hangi şirket ne zamandır ödemiyor? Türkiye’nin mağdur insanları, mazlum insanları, yoksul insanları sizin boğazınızdan geçecek paraya belediyeler üzerinden göz dikenler, yandaşlarının vergi borçlarını, SGK borçlarını affetmek için bütçeye 701 milyar lira kaynak koydular.

Türkiye’deki bütün şirketlerin toplam 701 milyar lira ödemesi gereken vergiyi almamaya kararlılar. Kaynak koyuyorlar ama diğer yandan bütün emeklilere 33 milyar lira zam veriyorlar, onu da çok görüyorlar. O yüzden siyaset öncelik belirleme işi. Bugün 10 bin lira alıyordu emekli 12 bin 500 lira yaptı. 33 milyar. Biz dedik ‘Asgari ücret yap, 17’ye çıkar’, ‘66 milyar bulamam’ dedi. Geçen sene 660 milyar yandaşlarından tahsil etmediği kurumlar vergisi var. Bu sene de 701 milyar daha tahsil etmemek üzere kaynak ayırdılar. Aslında alınması gerekip de almayacağı vergiyi. Teşvik diyerek almıyor. Türkiye’de her bir teşvikin sadece yüzde 20’si iş görüyor. Yüzde 80’i yandaşın cebine gidiyor. O yüzden bu konuyu bir kez daha bütün vatandaşlarımızın dikkatine sunmak isterim.”

Suriye'de Esad rejimi yıkılmış, yıkılsın...

“Şimdi bütün hafta sonu konuştu. İl il geziyor konuşuyor. Güya morali düzeldi. Ne olmuş? Suriye’de Esad rejimi yıkılmış, yıkılsın. Dünyadaki bütün diktatörler yıkılsın. Nerede demokrasiden uzak bir adam var, nerede bir tek adam var, onların rejimlerinin hepsi yıkılsın. Esat rejimi yıkılmış, ‘Ben diyor haklı çıktım.’ Ya sen ne haklı çıktın? 13 sene önce demiş ki ‘Biz gideceğiz Emevi Camii’nde namaz kılacağız.’ O namaz bu namaz mı? Arada 13 yıl var. Arada 238 tane şehit var. Arada 200 milyar dolar kayıp var. 4.5 milyon da sığınmacı Türkiye’nin dört bir yanında var. İlk gün hepsi dönüyorlar diye yalandan Çin’den otoban görüntüleri, hepsi dönüyorlar diye kapılarda yığılma görüntüleri.. Ama giden falan yok. Bu şartlarda da gitmez. Ne yapmak lazım?

Cumhuriyet Halk Partisi yarın sabah Göç Politikaları Danışma Kurulu’nda bütün hocalarımızla birlikte beş saatlik bir çalıştay yapıyor. Hemen ardından Parti Meclisi‘ni bu gündemle topluyor, hemen ardından MYK‘da bu gündemle çalışmalarını yapacak ve Türkiye’nin önüne göç politikaları ile ilgili, burada bulunanların hızla güvenle ve geri dönmemek üzere memleketlerine gitmelerini sağlayacak gerekli önerileri hazırlayıp Türkiye’nin önüne koyacağız, iktidarın önüne koyacağız. Bunun başka çaresi yoktur, devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Oysa kendisi diyor ki ‘Kalmak isteyen kalsın, başımızın üstünde yeri var.’ O senin başının üstünde oturmuyor.

Bizim açlarımızın, aşının üstünde oturuyor. İşsizimizin işinin üstünde oturuyor. Sen sarayda oturuyorsun, sen Atatürk Orman Çiftliği’nin üzerine kaçak yaptırdığın sarayda oturuyorsun. Ama o Suriyeliler burada bizim gencimizin yerine işe giriyor, bizim yoksulumuzun yerine karnını doyuruyor. Benim emeklimin kullandığı ilacın yüzde 10’u maaşından kesiliyor. O ücretsiz kullanıyor. 

Savaş kışkırtıcılığına hayır...

“Ama şimdi ‘Biz yaptık doğru oldu, Cumhuriyet Halk Partisi doğrusunu bilemedi’ diyemedi. Hiç çizgisini değiştirmeden, doğruyu savunan Cumhuriyet Halk Partisi burada. İsrail ile ABD anlaşmış Esad’ı indirmek için. HTŞ’yi ki onları orada tutma görevi İdlib’de bizdeyken, onları silahsızlandırmayı Astana’ya göre bizimkiler söz vermişken, oradan HTŞ çıkıyor, Şam’a yürüyor. Anlaşmışlar, ordu direnmiyor. Anlaşmışlar, başbakan teslim oluyor. Esad ‘İstifa ettim’ deyip, planlandığı gibi kaçıp gidiyor.

Bizimkinin dünyadan haberi yok. İki gün önce ‘Bunların olması doğru değil’ diyor, şimdi çıkmış buradan kahramanlık hikayesi anlatıyor. Sözün özü şunu söylüyorum: Türkiye’nin Suriye politikası, 13 yılda büyük kayıplara sebebiyet vermiştir. Bugün orada Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalı. İçerideki; Arap, Kürt, Türkmen, Dürzi’sinin temsil edildiği bir merkezi yapı kurulmalı. Orada bölünmeye, çatışmaya asla olanak verilmemeli. Verilirse yeni göç dalgaları olur. Orada askeri düzen sağlanmazsa, siyasi düzen sağlanmazsa, ekonomik düzen sağlanmazsa buradan oraya kimse gitmez. Bunun için doğrular yapılmalıdır. Eskiden olduğu gibi savaş kışkırtıcılıkları, orada düzensizliğe sebebiyet verecek hiçbir şey yapılmamalıdır. Bir an önce Türkiye, hem sığınmacıları göndermeli, hem kendi gündemine dönmelidir.”

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı