CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının önceliklendirilmesi ve savunma sanayiimizin bu ihtiyaçlara yönelik projeleri hızla hayata geçirmesi ertelenemez bir zorunluluktur hatırlatmasında bulundu.
Ciddi kayıplara yol açabilir...
Özellikle bölgede artan terör tehditlerinin, destekleyici devletler tarafından sağlanan teknolojik imkânlarla daha karmaşık bir hale geldiğini, bu tehditlerin sahada ciddi kayıplara yol açabilecek kapasiteye ulaştığını belirten Bağcıoğlu, mevcut duruma daha güçlü ve hızlı reflekslerle yanıt verilmesi gerektiğini söyledi.
Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bölgemizin hızla değişen güvenlik dinamikleri, ülkemizin savunma ve güvenlik politikalarını gözden geçirmemizi ve ihtiyaçları hızla karşılamamızı zorunlu kılmaktadır. Bugün artık çok net bir şekilde görülmektedir ki terörist gruplar, kendilerini destekleyen devletlerin sağladığı son teknoloji imkânlarıyla donatılmış durumdadır ve bu teknolojileri etkili bir şekilde kullanarak ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu şartlarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının önceliklendirilmesi ve savunma sanayiimizin bu ihtiyaçlara yönelik projeleri hızla hayata geçirmesi ertelenemez bir zorunluluktur.
Hayati bir öneme sahip...
Yaklaşan çetin kış koşulları, operasyonel etkinliğimiz üzerinde doğrudan etkili olacaktır. Bu nedenle, yeni tesis edilen birlik ve üs bölgelerinin kış şartlarına uygun hale getirilmesi ve tahkimat faaliyetlerinin vakit kaybetmeden tamamlanması hayati bir öneme sahiptir. Personelimizin güvenliğini sağlamak ve sahadaki etkinliğimizi artırmak için gerekli tüm altyapının hızla tamamlanması gerekmektedir.
Özellikle olumsuz meteorolojik şartlara maruz kalan bölgelerde, alçak görüş koşullarında meydana gelebilecek tehditlerin tespit edilmesi için milli imkanlarla geliştirilen SWIR (Short Wave Infrared) kabiliyetine sahip termal kameraların yaygınlaştırılması bir diğer kritik ihtiyaçtır. Bu teknoloji, üs bölgeleri ve askeri birliklerin güvenliğini sağlamada önemli bir katkı sunacaktır.
Dron tehdidine önlem şart...
Son dönemde bölgemizde yoğun olarak kullanılan FPV (First Person View) ve fiber kablolu dron tehditlerine karşı üs bölgelerimizin güvenliğinin sağlanması için gerekli adımların hızla atılması gerekmektedir. Bu tür tehditlerin bertaraf edilmesine yönelik savunma sanayii projelerinin hızla sahaya yansıtılması büyük bir zorunluluktur.
Ayrıca, olumsuz hava koşullarında bulut altına nüfuz edilemeyen durumlarda SİHA ve İHA’larımızın etkinliğini artıracak tamamlayıcı projelere ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük boyutlu, dikine iniş-kalkış kabiliyetine sahip İHA (DİHA) projelerinin tamamlanması, özellikle çetin kış koşullarında üs bölgelerinde etkin bir güvenlik sağlanması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu projelerin beklemeye alınması ya da geciktirilmesi kabul edilemez.
Bölgesel çatışma ve savaşlar, savunma sanayiinin hızla değişen bir pazar haline gelmesine yol açarken, aynı zamanda güvenlik stratejilerimizi güncelleyerek ders çıkarmamıza da olanak tanımaktadır. Silah ve mühimmatın kolaylıkla elde edilebildiği bu ortamda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahada karşılaştığı tehditlere karşı donanımlı hale getirilmesi bir milli güvenlik meselesidir.
Hızla sahaya yansıtılmalı...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahada gösterdiği üstün başarıların sürdürülebilirliği, harekât ihtiyaçlarının zamanında ve eksiksiz karşılanmasına bağlıdır. Bu ihtiyaçların, doğrudan kullanıcı makamların talepleri doğrultusunda önceliklendirilmesi gerekmektedir.
Savunma sanayii projelerinde kaydedilen gelişmelerin hızla sahaya yansıtılması, operasyonel etkinliğimizi artırmak ve ulusal güvenliğimizi güçlendirmek açısından önemli bir zorunluluktur.
Bu konuda hiçbir gecikmeye tahammülümüz yoktur. İçinde bulunduğumuz süreç, hızlı, etkili ve sonuç odaklı kararlar almayı gerektirmektedir. Tüm ilgili makamların, bu uyarıları göz önünde bulundurarak hareket etmesi, ülkemizin savunma gücünü daha da güçlendirmek adına hayati öneme sahiptir. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bu meselelerin, siyasi farklılıkların ötesinde, ortak bir sorumluluk ve milli bir görev olduğu unutulmamalıdır.”