Son Mühür- Türkiye'nin Kıbrıs politikasına Orta Asya ve Türk Devletleri'nin yaklaşımı kafa karıştırıyor. Geçtiğimiz günlerde Kazakistan'ın büyükelçi atamasının ardından bu kez Türkmenistan da Kıbrıs Rum kesiminde büyükelçilik açacağını duyurdu.
Dış politikanın deneyimli ismi CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan'a göre,
''AKP, 23 yıllık iktidarında sonu gelmez “dış politika zaferlerine” bir yenisini ekledi!''
''Kazakistan’ın (2024) ardından bu defa Türkmenistan 31 Mart’ta Kıbrıs Rum Yönetimi nezdinde ilk kez Büyükelçi atadı'' hatırlatmasında bulunan Tan mesajında şunları söyledi.
Bu rezaleti saklamak mümkün değil...
Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, Toli Babayeviç Komekov’u kabulü vesilesiyle yaptığı açıklamada, atamayı “ikili ilişkilerin geliştirilmesi yolunda önemli bir aşama” olarak niteledi. Kombos pek de haksız sayılmaz. Neden mi?
Bu gelişmenin Türkiye ve Kıbrıs Türkleri bakımından anlamı gayet açık: Türkiye’nin Kıbrıs, Orta Asya ve Türk Devletleri Topluluğu politikaları tamamen iflas etmiş durumda.
Bu rezaleti saklamak mümkün değil çünkü yalanlar çuvala girmeyecek kadar büyük
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 1992’den bu yana Türkiye’nin sarf ettiği yoğun emek ve liderlikle 2009’da kurulabildi.
TDT’nin üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan. Macaristan (2018), Türkmenistan (2021), KKTC (2022), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (2023) gözlemci üyeler.
Binali Yıldırım ne demişti?
Üstelik TDT’nin Devlet Başkanları ile Dışişleri Bakanları Konseylerine ilaveten, 2010’dan bu yana sürekli danışma organı olan Aksakallar Konseyi’nin başkanı da 2021’den beri Binali Yıldırım. Binalı Yıldırım, 2022’de Konsey’de “Kıbrıs Türkleri, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır” dememiş miydi?
Bunların yanısıra, TDT’ne bağlı Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın (TÜRKSOY) merkezine de Ankara’da evsahipliği yaptığımızı biliyor musunuz?
Bizden habersiz yaprak kımıldamaz...
AKP şimdi ortaya çıkıp, “Türk Dünyası”, “Kıbrıs Davamız”, “Türkiye Yüzyılı” mugalatasına devam edebilecek mi? “5 bin yıllık devlet aklıyla, bölgemizde bizden habersiz yaprak kımıldamadığı” palavrasını sürdürebilecek mi? Ya da kafasını kuma gömerek, bu olan biteni görmezden mi gelecek?
Pişkinlik ve arsızlık içinde bunları yapsa bile inanan çıkacak mı?
Bu yüz karası ve utanç verici savrukluğun makul izahı, ikna edici açıklaması olamaz. Çeyrek yüzyıla yakın süre boyunca kesintisiz siyasi iktidara sahip olup, sonra utanmadan anlatılan “başarı hikayeleri”nin altının bomboş, zemininin çürük olduğunu hem biz, hem tüm dünya her vesileyle görüyor
Yalanlar kurgusu üzerine inşa edilen AKP’nin dış politikasının bu yeni hezimetinin değerlendirilmesini halkımızın ve tüm Türk Dünyası’nın sağduyusuna sunuyoruz…