Son Mühür/Gamze Eskiköy- 31 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan 8903 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile İzmir’in Bayraklı ilçesinde yer alan bir ormanlık alan, yapılaşmaya açılmak üzere orman statüsünden çıkarıldı. Kararın ardından, bölgenin doğal yapısının ve ekosistem dengesinin bozulacağı, orman varlığının tahrip edileceği ve kamu yararı ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle çevre örgütleri ve bireysel başvurucular tarafından dava açıldı. Davacılar, kararın hem Anayasa’ya hem de çevre koruma mevzuatına aykırı olduğunu belirterek, söz konusu kararın iptalini talep etti.

Danıştay 8. Dairesi, Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP) öncülüğünde açılan ve aralarında Doğa Derneği, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Tunç Soyer ile çevre hukukçularının da yer aldığı isimlerin bulunduğu dava dosyasında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.

izmir bayraklı-1

Cumhurbaşkanı Kararı’na iptal davası

Dava, 31 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 8903 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali talebiyle Cumhurbaşkanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’ne karşı açıldı. Davacılar arasında çevre alanında faaliyet yürüten çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve hukukçu bulunuyor.

180 Bin TL’lik avans talep edildi

Danıştay, keşif ve bilirkişi incelemesi için 180.000 TL avansın ödenmesini talep etti. Avans, yazının tebliğinden itibaren 10 gün içinde Vakıfbank Danıştay Şubesi’ndeki ilgili IBAN hesabına yatırılacak. Ödeme belgesinin Danıştay’a sunulmasının ardından keşif tarihi ayrıca bildirilecek.

Süre aşımı olursa karar dosya üzerinden verilebilir

Kararda ayrıca, belirtilen sürede avansın yatırılmaması ya da süre uzatımı talebinde bulunulmaması halinde, dosya üzerinden karar verileceği uyarısı da yer aldı.

Av. Cangı: Dehşet verici

Konu ile ilgili konuşan Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Arif Ali Cangı, “2021 İzmir depreminde mağdurlara konut yapılacağı gerekçesiyle Bayraklı’daki orman alanının orman statüsünden çıkarılmasına dair Cumhurbaşkanlığı Kararı’na karşı Danıştay’da açtığımız davada, kararlaştırıcı heyette mühendis yerine teknisyen görevlendirilmesinden ötürü yürütmeyi durdurma ve iptal kararı almıştık. Ne var ki devlet, yeni bir tasarrufla inşaatlara çılgınca devam ederek aynı ısrarını sürdürdü.

Danıştay 8. Dairesi 2024/5536 esas sayılı dosyada, bilirkişi incelemesi için 180.000 TL tutarında bir meblağın 10 gün içinde yatırılmasını talep etti. Türkiye’de yargılama sırasında bilirkişilere bu denli yüksek rakamların karara bağlanması gerçekten dehşet verici.

Bu uygulamanın yanlış ve kabul edilemez olduğunu düşünüyorum. Doların 40 TL’ye yaklaştığı bu ülkede, böyle bir yükün altına girilemez. Bu konuda bir itiraz, kamuoyunu aydınlatma, hukuk yolları arama düşüncesindeyim. Bir manifesto şeklinde bir metin hazırlamak ve paylaşmak istiyorum. Meslektaşlarımızdan, halktan ve her bireyden destek bekliyoruz” dedi.

arif cangı

“Yargıya erişim hakkına açık müdaheledir”

Bu mesele yalnızca teknik bir hukuk sorunu değil, aynı zamanda adalete erişim konusunda derin bir eşitsizlik sorunudur” diyen Cangı, “Bilirkişi ücretlerinin fahişliği, özellikle bireylerin ya da küçük davacıların devlete ya da büyük sermaye sahiplerine karşı açtıkları davalarda yargıya erişim hakkını fiilen ortadan kaldırmaktadır.

Türkiye’de bazı mahkemelerde, özellikle teknik içerikli davalarda (imar, altyapı, finans, sigorta vb.) bilirkişilere ödenmesi gereken ücretler 100.000 TL’yi, kimi zaman 180.000 TL’yi aşmaktadır. Bu ücretler çoğunlukla taraflardan, özellikle de talep eden taraftan peşin olarak alınmaktadır. Bu uygulama, Anayasa’nın 36. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkına ve yargıya erişim hakkına açık bir müdahaledir” diye konuştu.

“Adalet yalnızca parası olanın hakkı mı?

Cangı şöyle devam etti:

“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, bilirkişi tayini hâkimin takdirinde olsa da, bilirkişi ücreti makul, hakkaniyetli ve dava konusunun niteliğiyle orantılı olmak zorundadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da benzer şekilde bilirkişilik giderleri yargılama gideri sayılır ve orantılılık ilkesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları da, yargılama giderlerinin aşırı olması hâlinde bireylerin dava açma hakkının ortadan kalktığını ve bunun yargıya erişim hakkının ihlali anlamına geldiğini kabul etmektedir.

Türkiye’deki ortalama asgari ücretle kıyaslandığında bir bilirkişi raporu, bir işçinin 12-18 aylık emeğine denk gelmektedir. Devletin adalet hizmetini organize etme yükümlülüğü, bu maliyetleri denetleme ve erişilebilir kılma sorumluluğunu da içermektedir. Bilirkişilik kurumu özelleştirilmiş bir rant mekanizmasına dönüşemez.

Bu ülkede adalet yalnızca parası olanın hakkı mı? Bir davayı açabilmek, bir teknik görüş alabilmek için 180.000 TL yatırmak zorundaysanız bu sistem adil olabilir mi?

Bilirkişi ücretleri adeta servet bedeline dönüşmüş, yargılama gideri adı altında adalete erişimin önüne aşılmaz duvarlar örülmüştür. Adalet ticarete, yargı raporları ise müteahhit hesaplarına teslim edilemez. Bu bir uyarıdır. Bu bir çağrıdır. Bu bir yurttaşlık ve hukuk onuru manifestosudur”

Ne olmuştu?

İzmir’in Seferihisar açıklarında 2020 yılında meydana gelen büyük depremin ardından evsiz kalan depremzedeler için Bayraklı’da yapılaşmaya açılan ormanlık alan tartışma konusu oldu. Tapuda orman vasfında kayıtlı olan 375 hektarlık arazi, Resmî Gazete’de yayımlanan 8903 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile orman statüsünden çıkarıldı.

resmi gazete karar

1995'teki selin ardından ağaçlandırılan alana yapı izni

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu karara tepki gösterdi. Kuruldan yapılan açıklamada, yapılaşmaya açılan bölgenin geçmişte yaşanan sel felaketlerinin ardından ağaçlandırıldığı hatırlatılarak, "Bu alandaki erozyon kontrolü çalışmaları, seli önleyici işlev görüyordu. Yapılaşma ile bir felaketin izleri silinmeye çalışılırken yeni bir felaketin kapısı aralanıyor" denildi.

seferihisar sel

65 kişinin hayatını kaybettiği selin izleri siliniyor

1995 yılının 5 Kasım günü İzmir’in Karşıyaka ilçesi büyük bir felaketle sarsılmış, Yamanlar Dağı'ndan gelen Ahırkuyu Deresi'nin taşması sonucu Örnekköy, Demirköprü ve Bostanlı hattında evlerin giriş katları sular altında kalmıştı. Bu afette 65 yurttaş yaşamını yitirmiş, metrekareye düşen 100 kilogramlık yağış dört saat boyunca şehri etkisi altına almıştı.

Facianın ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü ve Ege Orman Vakfı iş birliğiyle bölge ağaçlandırılmış, sel riskine karşı tampon alan oluşturulmuştu.

Muhabir: GAMZE ESKİKÖY