ALPER TEMİZ - Masalların çocuklara verdiği mesajlar hakkında konuşan yazar J. Sunday Özgen, özellikle "Ağustos Böceği ve Karınca" masalı üzerine derin bir farkındalık yaşadığını belirtiyor. Özgen, bu klasik masalın çocuklar tarafından yanlış anlaşılabileceğini ve toplumsal değerlerimize ters düşen mesajlar içerdiğini ifade ediyor. "Biz bu masalları çocuklarımıza okuduk" diyen Özgen, kendi oğluna da "Ağustos Böceği ve Karınca" masalını anlattığını hatırlıyor. Urla Belediyesi’nde oyun yazarlığı kursuna katıldığını ve burada hocasının kendisine bu masalı değiştirerek yazmayı önerdiğini söylüyor.O an, klasik masallarda yer alan mesajlar üzerine düşünmeye başladığını belirten Özgen, "Çocuklarıma bu masalları nasıl okutmuşum diye kendi kendime sordum" diye ekliyor.

Denizli'de ücretsiz Nostalji konseri Denizli'de ücretsiz Nostalji konseri

Özgen'e göre, masalda ağustos böceği kışın soğukta karıncanın kapısına yardım için geliyor, ancak karınca ona yardım etmiyor ve kapısından kovuyor. Bu durumun çocuklara yanlış bir mesaj verdiğini savunan Özgen, "Kapımıza gelen hasta ve yardıma muhtaç birini kovmuş oluyoruz. Bu, ne insanlığa ne de bizim kültürümüze sığan bir algı" diyor. Masalda çalışkanlık ile tembelliğin karşılaştırılmasının doğru bir yaklaşım olduğunu kabul eden Özgen, ancak çocukların olayın diğer boyutunu da anlaması gerektiğini düşünüyor.

I M G 20241009 131108

 "Masalda, kapımıza gelen yardıma muhtaç birisini kovuyoruz"
"Ben kendi oğluma bile Ağustos Böceği ve Karınca'yı anlattığımız hatırlıyorum" diyen Özgen şunları dile getirdi: "Urla Belediyesi'nde oyun yazarlığı kursuna gitmiştim. Hocamızla da zamanla arkadaş olduk. İlk derslerde hocamız bana, istersen 'Ağustos Böceği ve Karınca'yı -oyun için- değiştirerek de yazabilirsin' demişti. Ben o anda gelen bir farkındalıkla 'Çocuklarıma bu masalları nasıl okutmuşum' diye kendi kendime sormaya başladım. Çünkü bilindiği gibi, ağustos böceği bu masalda kışın üşüyerek karıncanın kapısına geliyor. O noktada karınca kış uykusundan uyanıyor ve ağustos böceğinin yardım isteklerine karşı, 'Sen de çalışsaydın; kışın oynadın ve zamanını boşa harcadın' diyerek kapısından kovuyor.

Masalın bu döngüsünü herkes bilir. Ancak bu noktada haklı çıkartılan olgu çok kritik. Masalda, kapımıza gelen hasta ve yardıma muhtaç birisini kapımızdan kovmuş oluyoruz. Bu ne insanlığa ne de bizim kültürümüze sığmayan bir algı. Evet, çalışma ile tembellik arasındaki farkı ele alan bir mantık sunulmaya çalışılıyor doğru ancak çocuk zihni, olay örgüsünün öteki boyutuna da tutunabilir. Ben bu masalı şu şekilde değiştirdim; aslında yine 'Sen de çalışsaydın' diyebilir ancak kapıdan içeri almaması çok hatalı bir mesaj. En nihayetinde, ağustos böceğine de öğretmesi gerekir çalışmayı. Ben ise 'Ağustos böceğinin bayıldığına, karıncanın onu içeri almaması nedeniyle pişmanlık duyduğuna, onu içeri aldığına ve onunla konuştuğuna' değindim. Yani masalın o can alıcı kısmını bu şekilde değiştirdim."

Whatsapp Image 2024 10 09 At 12.48.55

"Sürekli çalış, sürekli hırs yap mesajı..."
"Düzenlediğimiz noktada karınca, ağustos böceğine, 'Ağustos böceklerinin aslında o mevsimde yaşayan bir canlı olmadığını, kendisinin neden o mevsime dek kaldığını' sordu" diye detay veren Özgen, "Daha sonra çok güzel bir diyalog başladı. Birbirlerini çok iyi anladılar. Aslında ağustos böceğinden ziyade karıncanın, mutlu olmak nedir, bunu bilmeyerek yaşadığını, sürekli ama sürekli çalıştığını vurguladık. Yani sürekli çalış, sürekli hırs yap ve sürekli para hırsın olsun...; aslında karıncanın durumu, bu kapitalist topluma nasıl evrildiğimizi ya da nasıl bir toplum içerisinde yaşadığımızı gösteriyor.

Değiştirdiğimiz bu diyaloglarda mesela ağustos böceği karıncaya, 'Bu sıcak yuvanda mutlu musun?' diye soruyor. Ancak karınca cevap veremez ve öylece kalır; çünkü karınca mutlu olup olmadığını bilmemektedir. Orada, bir farkındalık penceresi açmak istedim. Hırs ve paranın nereye kadar yükleyeceğine kadar mı, yoksa mutlu olmayı becerebilmeye kadar mı; içinde bulunduğumuz toplumdaki varlığımızı hangi noktaya kadar sürdüreceğiz? Bu çok önemli bir nokta. Bu ayrımı yapabilmek çok önemli. Biz bunu tiyatro olarak da sergiliyoruz okullarda" diye konuştu.

"Yüz yıllarca yanlış şeylere yönlendirildik"
"Şimdi ise ikinci kitabım Ezop Masalları üzerine ve orada da aynı şeylerle karşılaştım" diye konuşan Özgen şunları anlattı: "Genellikle tilki gibi kurnaz olan, kandıran, aldatan ve o şekilde hayatını sürdüren kişilikler teşvik ediliyor. Bu durumun da aslında ne kadar hatalı bir olgu olduğunu belirtmek isterim. Ezop Masalları'nda ise tilkilerin o kurnazlıkları nedeniyle dost edinemediğini, yani kurnazlıkla hayat sürdürülemediğini ön plana çıkarttım. Yalnız kaldıkları için de zaten değiştirdiğim şeklinde, artık tilkilerin kurnazlığı tercih etmediğini gösterdim. Burada çocukların alacağı mesaj 'Kurnazlıkla hayat sürdürülebileceğinin' iması olmamalı. Bizde çünkü, iyilik ve dürüstlük, çıkar düşünmemek gibi olgular aptallıkla tanımlanıyor.

Bu algının değişmesi gerekiyor. Yüz yıllarca bize, bu empoze edilmiş. Masalların içeriği değişmeli. Ben Ağustos Böceği ve Karınca ile Hidayet Karakuş'un derslerine katıldım. Ben bunun kitabını yazdım. Benim babam da yazardır Bekir Özgen ve ben babama da danıştım. O da 'Çok güzel yazıyorsu' demişti ve 'Kendi özgün fabllarını da yaz' demişti. Ancak ben babama 'Benim amacım fabl yazmak değil, benim amacım bir şeylere işaret etmek' demiştim. Yani ben bu masalları değiştirerek, gerçekten de uyuyanları uyandırmak istiyorum. Biz uyutulmuşuz yıllardır. Biz yüz yıllarca yanlış şeylere yönlendirildik. Sevgiyi ve paylaşmayı öğrenmeliyiz."

Muhabir: Alper Temiz