İstanbul Silivri açıklarında art arda meydana gelen depremlerin ardından, deprem bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, kamuoyunu bilgilendiren önemli değerlendirmelerde bulundu. Üşümezsoy, bugünkü sarsıntıların İstanbul merkezde değil, kente kilometrelerce uzaklıkta konumlanan Silivri Çukuru'ndaki aktif Silivri fay hattı üzerinde gerçekleştiğini vurguladı. 2019'daki 5.7 büyüklüğündeki depremlerin de aynı fay üzerinde yaşandığını hatırlatan Üşümezsoy, bugünkü 6.2 büyüklüğündeki depremin bu fayın karakteristiği olduğunu belirtti.
"Marmara'daki tek riskli faydı, o da kırıldı"
"Bu depremler büyük bir İstanbul depremini tetikler mi?" sorusuna yanıt veren Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara Denizi'nde risk taşıyan yegane aktif fayın Silivri fayı olduğunu ve bu fayın 6 ila 6.5 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Ancak, bu fayın bugün kırılmasıyla birlikte Marmara Denizi'nde büyük bir deprem riskinin artık söz konusu olmadığını ifade etti.
"6.2 büyüklüğünde bir deprem daha olabilir ama yakın değil"
Tarihi deprem kayıtlarına dikkat çeken Üşümezsoy, Marmara Bölgesi'nde 1894'te Çınarcık-Yalova hattında ve 1912'de Tekirdağ-Silivri Çukuru'nda büyük depremler yaşandığını hatırlattı. Bazı uzmanların 1999 depremi sonrası "Marmara'nın tamamı kırılacak" yönündeki söylemlerinin bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu savunan Üşümezsoy, kırılmamış tek fay hattının Kumburgaz'daki fay olduğunu belirtti. Bu fayda da 6.2 büyüklüğünde bir depremin daha yaşanabileceğini ancak bunun yakın bir gelecekte beklenmediğini ifade etti. Ayrıca, bu fayın batıya veya doğuya doğru uzanarak Adalar'a kadar ulaşan büyük bir deprem oluşturma ihtimalinin düşük olduğunu ve Adalar Fayı'nda da büyük bir deprem riskinin bulunmadığını sözlerine ekledi.
"Vatandaşlar paniğe kapılmamalı"
Vatandaşlara sakin olma çağrısında bulunan Prof. Dr. Üşümezsoy, şu anda Marmara Denizi'nde kırılmamış aktif tek fayın Silivri fayı olduğunu ve bu fayın da bugün etkili bir şekilde kırıldığını yineledi. 6.2 büyüklüğündeki bu depremin ardından 4.5 büyüklüğüne yakın artçı sarsıntıların yaşanabileceğini ancak Çekmece ve Avcılar gibi bölgelerde heyelan kaynaklı yıkım riski olmadığını, bu bölgelerdeki asıl tehlikenin heyelanlar olduğunu vurguladı. Üşümezsoy, jeologların "1766'dan beri deprem yok, eli kulağında" şeklindeki söylemlerinin aksine, İstanbul'da en büyük depremin 1894'te yaşandığını ve bu durumun 250 yılda bir büyük deprem teorisini çürüttüğünü ifade etti.
"Marmara'da büyük deprem riski artık yok"
Son olarak, Marmara Denizi'ndeki fayların geçmişte kırılmış olması nedeniyle artık büyük bir deprem riskinin kalmadığını kesin bir dille ifade eden Üşümezsoy, Santorini'de yaşanan büyük deprem örneğini vererek, büyük bir depremin ardından mutlaka büyük bir felaket yaşanacağı algısının yanlış olduğunu belirtti. Tek risk taşıyan fayın Silivri Çukuru'ndaki Silivri fayı olduğunu ve bu fayın da öngördüğü gibi 6 ila 6.5 büyüklüğünde bir deprem ürettiğini sözlerine ekledi.