Bugün 27 Mayıs. Demokrasi hayatımızın ilk askeri darbesi. İhtilal ya da devrim falan değil. Çünkü 1960 darbesinden bir yıl sonradan itibaren, bugün anlıyoruz ki, bugünlerin temeli atılmış Amerikan İngiliz oyunlarıyla.
Bu konu derin inanın deprem ve depremzedeler daha önemli. Dikkatlice hazırladığım İzmir’in kozmik odası Apikam’dan da önemli.
30 Ekim 2020 depremi sonrası Bayraklı’dan hiç durmadan yazılmayanları yazdım, konuşulmayanları konuştum. Bir depremzede olarak saklanan gerçeklerin üzerine gittim. Karşılığında bıçak çekildi, beldeki tabancalar gösterildi, evim izlendi gözlendi ve ne hazindir kentin valisi "konforuna düşkün" diye bir de itham etti. Vazgeçmem geçmedim. İzmir Bayraklı depremzedeleri gerçekte çok yalnız.
Rezerv alanı diye yapılan yerlerde 4 yıldır parasını ödedikleri halde evlerine kavuşamayan depremzedeleri sanıyorum kimse kaale almıyor. Gerçekten üzücü! Murat Kurum, Necip Nasır falan neredeler şimdi? Yüzlerinde hiç kızarıklıklar oluyor mu acaba? Acaba gerçekten geceleri rahat uyuyorlar mı?
Ama 17 Ağustos 1999’u yaşadıktan sonra dahi depremin farkına varamayan ve yurttaşlarını sadece kadercilikle uyutanlara mı söylüyorum bunları? Ama benimkisi tarihe kayıt düşürmek.
Depremden 4 yıl sonra evlerinin derdine düşmüş insanlara acaba hala Fırat’ın kıyısında kaybolan hayvanı hatırlatan çıkar mı yüzsüzce?
30 Ekim’de canları giden 117 komşumu rahmet ve mahcubiyetle anıyorum zira ben hala insanım!
Ne mutlu Türküm diyene