ALPEREN ÖZDEMİR - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 27 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilen İYİ Parti 5. Olağanüstü Kurultayı'nda Genel Başkan seçilmesinin ardından ilk kez İzmir’e geldi.
Dervişoğlu, İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı önünde coşkulu kalabalık tarafından karşılandı, il örgütünü ziyaret ettikten sonra bir basın toplantısı düzenledi.
"Körfez kokuyor, çözmek yerine suçlayacak birini arıyorlar"
Toplantıda konuşan Müsavat Dervişoğlu, İzmir’in mevcut sorunlarına değinerek şu ifadeleri kullandı: "İzmir’in artık Türkiye’nin en sorunlu kentlerinden birine dönüştüğüne şahit oluyoruz. Problemlerin çözümüne dair ciddi önlemlerin bulunmadığını görüyoruz. Buna bağlı olarak da İzmir’de yaşayanların zor günler geçirdiğini gözlemliyoruz. Körfez kokuyor, 25 yıldır bu kenti yönetenler, bu olumsuzluktan kendilerine pay çıkarmak yerine hala suçlayacak birilerini arıyorlar. İzmir’imizdeki kanalizasyon suları arıtma tesislerinde uygun bir şekilde arıtılmıyor ve neredeyse %95’i arıtılmadan körfeze deşarj ediliyor. Bu durum körfezde oksijensizliğe ve balıkların yaşam alanlarının yok olmasına neden oluyor. Bu sorunun çözümü arıtma tesislerinin doğru çalıştırılmasından geçiyor. İzmir halkı bu kokuya mahkum değildir"
"Diyanet İşleri'ni istifaya davet ediyorum"
30 Ağustos kutlamalarının Cuma gününe denk gelmesine dikkat çeken Dervişoğlu, şöyle konuştu: "Dün 30 Ağustos kutlamaları Cuma gününe denk geldi ve Cuma namazlarında verilen hutbede Gazi Mustafa Kemal’in adı geçmedi. Bütün uyarmalarımıza rağmen, Atatürk’ün bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu tavrı kabul edilemez. Atatürk’ün kurduğu kurumun başında olan bu zat, eğer Atatürk’e bir Fatiha’yı çok görüyorsa o koltuğu derhal terk etmek zorundadır. Buradan kendisini istifaya davet ediyorum. Mukaddes dinimiz de Cumhuriyet de Atatürk de bizimdir. Bunları siyasetin malzemesi yapmak isteyenlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz"
"İzmir Fuarı’nın açılış tarihindeki değişiklik ciddiyetsizliktir"
İzmir Enternasyonal Fuarı ile ilgili yaşanan tarih değişikliğine tepki gösteren Dervişoğlu, "Bu fuarın 93.sü yapılıyor. Fuarın programı bize 3 ay önce gönderildi ve 31 Ağustos’ta açılış yapılacağı belirtilmişti. Ancak son anda aldığımız bir bildirimle açılışın 30 Ağustos’ta yapılacağı söylendi. Bu ciddiyetsizlik kabul edilemez. İzmir Fuarı’nın açılışı bir siyasi partinin ilçe kongresine dönüştürülmüştür. İyi Parti Genel Başkanı olarak bu fuara katılmam mümkün değildir. İzmir kimsenin oyuncağı değildir" şeklinde konuştu.
Dilruba yorumu: Tartışma yaratacak sembolleri yerinde görmüyorum
Dilruba Kayserilioğlu’nun 93. İzmir Enternasyonal Fuarı’na davet edilmesini eleştiren Dervişoğlu, “Dilruba Hanım ile ilgili olarak, söylediklerine katılmıyor olabilirim ama böyle bir şey yüzünden bir kadının tutuklanmasının uygun olmadığına vurgu yapmıştım. Böylesine önemli bir günde yeni tartışmalar yaratacak sembolleri yerinde görmüyorum. Böyle bir açılış törenine gölge düşmesini engellemek benim kadar Sayın Özel’in de Sayın Tugay’ın da görevi olmalıydı” dedi.
"Erken seçim olacaksa hemen olmalı"
CHP’nin erken seçim çağrılarını da değerlendiren Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Muhalefet erken seçimi talep etmekte her zaman haklıdır. Vadesi olan bir seçim erken seçim olmaktan çıkar. Erken seçimi talep edenler, bir buçuk yıl içinde olur diyorlarsa bu Türkiye’nin gündemine seçimle ilgili yeni tartışmalar taşıyacaktır. Ben erken seçim konuşmalarını kendi içinde spekülasyona dayalı birtakım talepler olarak görüyorum. Erken seçim istiyorsanız bu doğrudan doğruya hemen olması gereken bir şey olmalıdır. CHP’nin genel başkanı ne zaman erken seçim vurgusu yaptıysa, ‘bugün olmazsa yarın’ diyor. Bunun bir buçuk yıl sonra gerçekleştirileceğini de söylüyor, bu erken seçim tanımlaması değil. Muhalefet ne zaman erken seçim isterse istesin TBMM’de çoğunluğa ihtiyacı var dolayısıyla iktidarın da buna katılması lazım. İktidarın istediği şartlarda erken seçim yapmayı da muhalefetin bir tartışması gerekir. Erken seçim kararı da çıkarsa ve bu sistemde devam edeceksek Erdoğan’ın aday olmasının da önü açılıyor. Bu, tartışmaları da beraberinde getirecek ve Türkiye’nin gündemini işgal edecektir. Bu tartışmalar gerçek tartışmaları da ortadan kaldırıyor. Çiftçiler ve üreticiler emeğinin karşılığını alamıyor. Sadece üretenlerin kaybettiği bankaların kazandığı bir ülke konumuna geldik. Bu sorunlar yapay tartışmalar yüzünden konuşulmaz hale geliyor. Gençler eğitimden çekiliyor kimse farkında değil. Barınma ihtiyacını karşılayamayan okulu bırakıyor, vize kuyruklarında istikbal arıyor. Bu sorunların konuşulması lazım. Türkiye sorunlarını doğru bir dil ve gerçekçi bir dille ifade etmek gerekir. Muhalefetin de doğru yapılması lazım.”