Elif Esen, Sudenaz A.’nın 14 yaşından itibaren Yılmaz Akman ile birlikte yaşadığını belirterek, bu durumun çocuk istismarı anlamına geldiğini ifade etti. Esen, "Sudenaz A.’nın 14 yaşından itibaren Yılmaz Akman ile birlikte yaşaması, bir çocuğun alıkonulması ve istismarı anlamına geliyor. Bu durumun tespiti üzerine herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?” diye sordu. Esen, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için iktidarın ne tür önlemler alacağını merak ettiklerini belirtti.
Koruma süreçlerinin yeterliliği sorgulanıyor
Esen, Sudenaz A.’nın korunma sürecinin hangi prosedürler çerçevesinde yürütüldüğünü sorguladı. “Sudenaz A.’nın korunma süreci hangi prosedürler çerçevesinde yürütüldü? Daha önce alınan tedbir kararlarının etkili uygulanıp uygulanmadığı konusunda bir inceleme yapılmış mıdır?” diyen Esen, koruma süreçlerinin yetersizliğine dikkat çekti. Bu tür vakalarda ihmallerin olmaması gerektiğini vurgulayan Esen, devletin koruma prosedürlerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ifade etti.
Suç kaydı olan bireylerin denetimi
Elif Esen, Yılmaz Akman gibi 18 ayrı suç kaydı bulunan bireylerin hala serbestçe dolaşabilmesini adalet sisteminin zafiyeti olarak değerlendirdi. “Yılmaz Akman gibi 18 ayrı suç kaydı bulunan bir bireyin hala dışarıda serbestçe dolaşabilmesi, adalet sisteminin zafiyetini ortaya koymaktadır.” diyen Esen, bu durumun nasıl mümkün olduğunu ve ilgili mercilerin bir inceleme başlatıp başlatmadığını sordu.
Toplumun duyarlılığı nasıl artırılabilir?
Toplumun bu tür şiddet olaylarına karşı duyarsızlaşma eğilimine girdiğine işaret eden Esen, son yıllarda yaşanan kötü örneklerin (örneğin Kadir Şeker davası) bu durumda etkili olduğunu dile getirdi. İktidarın bu konuda bir çalışma yapıp yapmadığını, toplumun duyarlılığını artırmak için ne gibi adımlar atılacağını sorguladı. Toplumun bu tür olaylara karşı daha duyarlı hale gelmesi için bilinçlendirme ve eğitim programlarının planlanıp planlanmadığını merak etti.
Esen, sosyal medyada şiddetin hızla yayılmasını önlemek amacıyla yapılacak düzenlemelere de dikkat çekti. “Bu tür olayların sosyal medyada hızla yayılmasını önlemek amacıyla, özellikle çocukların üstün yararını gözeten düzenlemeler yapılacak mı?” sorusunu yöneltti. Sosyal medyanın şiddet olaylarının yayılmasında etkili bir araç haline geldiğini belirten Esen, iktidarın bu konuda hangi adımları atacağını merakla beklediklerini ifade etti.
Son olarak, toplumun şiddet olaylarına karşı daha duyarlı hale gelmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemine vurgu yapan Esen, “Toplumun bu tür durumlarda daha duyarlı hale gelmesi için bilinçlendirme ve eğitim programları planlanmakta mıdır?” diye sordu. Eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemini vurgulayan Esen, “Şiddetin toplum nezdinde normalleşmesinin önüne geçmek, devletin ve iktidarın sorumluluğudur. Bu vahşeti izleyen her mekanizma suçludur.” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.