SON MÜHÜR - OSMAN GÜNDEN / DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, 2018 yılında yürürlüğe giren ve milyonlarca yapıyı kapsayan Yapı Kayıt Belgesi uygulamasının yol açtığı mağduriyetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşıdı. Avşar, söz konusu mağduriyetin giderilmesi için hazırladığı kanun teklifini Meclis’e sundu. Teklif, Yapı Kayıt Belgesi uygulamasının ardından ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesini ve afet riskine karşı dayanıklı yapıların tekrar gözden geçirilmesini amaçlıyor.

“Yapı kayıt belgeleriyle mağduriyetler artmıştır”

Cem Avşar, kanun teklifinin gerekçesinde, 2018 yılında yapılan mevzuat değişikliğiyle verilen milyonlarca Yapı Kayıt Belgesinin, halkın ihtiyaçları gözetilmeden, siyasi saiklerle ve yeterli bilgilendirme yapılmadan uygulamaya sokulduğunu belirtti. Avşar, 6 yıl boyunca uygulamada olan bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğine dikkat çekerek, “Yapı Kayıt Belgeleri, büyük mağduriyetlere yol açmıştır. Yapılar afet riskine karşı dirençli olup olmadıkları gözetilmeden kayıt altına alınmış, bu durum halkın güvenliğini tehdit etmektedir” dedi.

Avşar, teklifinde, vatandaşların ecrimisil ödeyerek elektrik, su, doğalgaz abonelikleri almasına ve altyapı hizmetleri almasına rağmen, kat irtifakı ya da kat mülkiyeti hakkı elde edemediklerini belirtti. “Yıkımların son bulması ve mağduriyetlerin giderilmesi için yapıların afet riskine karşı dirençlilik durumu yeniden değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.

“2018’de yapılan düzenleme siyasi saiklerle yapılmıştır”

Avşar, 2018 yılında yapılan düzenlemeye de değinerek, 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen Geçici 16. madde ve bu çerçevede hazırlanan yönetmeliğin, imar barışı olarak bilinen uygulamayı hayata geçirdiğini söyledi. Avşar, 2018’de başlayan başvuru sürecinin iki kez uzatıldığını, başvuruya yönelik teşvik edici reklamlara yer verildiğini ve bu uygulamanın, herkesin bu düzenlemeden yararlanmasını sağladığını belirtti. “Ancak bu düzenleme halkın ihtiyaçları dikkate alınmadan, siyasi saiklerle yapılmıştır” dedi.

“Anayasa mahkemesi, deprem dayanıklılığı konusundaki hükmü iptal etmiştir”

Cem Avşar, Anayasa Mahkemesi’nin, Yapı Kayıt Belgesiyle ilgili olarak verilen hükmü iptal ettiğini belirtti. Mahkeme, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların depreme dayanıklılığı konusunun, maliklerin sorumluluğuna bırakılmasının Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verdi. Avşar, “Anayasa Mahkemesi, ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.’ cümlesini iptal etti. Bu durum, devletin, sağlıklı bir çevre oluşturma yükümlülüğüyle bağdaşmaz” dedi.

“İmar barışı halkı mağdur etmiştir”

Avşar, kamuoyunda "İmar Barışı" olarak bilinen düzenlemenin halkı mağdur ettiğini vurguladı. Yapılan düzenlemenin halkın gerçek ihtiyaçlarını gözetmeden, siyasi gerekçelerle gerçekleştirildiğini ve dolayısıyla barıştan uzak, milyonlarca vatandaşı mağdur eden bir uygulama haline geldiğini ifade etti. “İmar Barışı olarak bilinen bu düzenleme afet riskine karşı dirençlilik durumu dikkate alınarak tekrardan gözden geçirilmelidir” dedi.

“Vatandaşlar yeterince bilgilendirilmedi ve denetimler yapılmadı”

Avşar, Yapı Kayıt Belgesi başvurusu sırasında vatandaşların yeterince bilgilendirilmediğini ve gerekli denetimlerin yapılmadığını belirtti. “Yapı Kayıt Belgesi aldıktan sonra 2020 yılından sonra, Bakanlık, başvuruları incelemeye almış ve çoğu belgeyi iptal etmiştir. Vatandaşlar, denetimlerin başvuru öncesinde yapılmasını talep etmektedir” dedi. Ayrıca, eski yapıların da Yapı Kayıt Belgesi kapsamında incelendiği ve bazı belediyelerin yüksek cezalar kestiği konusunda şikâyetlerin geldiğini dile getirdi. Avşar, bu durumda özellikle 6 Şubat depremleri sonrasında bazı yapıların yıkılmasının ardından, Yapı Kayıt Belgesi sahiplerinin mağduriyetlerinin daha da arttığını vurguladı.

“Pandemi ve depremler vatandaşları mutsuz ve imarız yapılaşmaya sürükledi”

Avşar, pandemi ve deprem gibi zorlayıcı koşulların vatandaşları, özellikle kırsal alanlarda imarsız ve ruhsatsız yapılaşmaya sevk ettiğini belirtti. Birçok kişinin, 30-40 yıl boyunca biriktirdiği tüm birikimlerini köylerine ve tarlalarına yaptıkları yapılar için harcadığını söyledi. Bu durumun ardından, Yapı Kayıt Belgesi alınmış olmasına rağmen, yapıların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını belirtti.

“Ecrimisil ödeniyor, altyapı hizmetleri veriliyor, ama kat irtifakı hakkı yok”

Avşar, ecrimisil ödenen ve altyapı hizmetleri sağlanan yapılar için kat irtifakı ya da kat mülkiyeti hakkı verilmediğini belirtti. “Bu yapılar, yıkım tehditleriyle karşı karşıya kalıyor, ancak sahipleri, hiçbir şekilde kentsel dönüşüm sürecinden yararlanamıyor. Bu durum, vatandaşlarımızın hak kaybına uğramasına neden olmaktadır” diye konuştu.

Avşar, hazırladığı teklifin önemli bir maddesine dikkat çekerek, Yapı Kayıt Belgesi alan yapıların deprem riskine karşı dirençlilik durumlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. “Bu yapılar, teknik ekipler tarafından inceleme altına alınmalı, zemin analizleri yapılmalı ve afet riskine karşı dirençlilik durumu belirlenmelidir. Riskli yapılar için kentsel dönüşüm süreci başlatılmalı ve bu yapılar güvence altına alınmalıdır” dedi.

Avşar, kanun teklifinin içeriği hakkında da bilgi verdi. “Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilen yapılar için Bakanlığa tahsis süresi 31 Aralık 2029’a kadar uzatılmalıdır” dedi. Bu düzenleme ile yapı sahiplerinin 31 Aralık 2029’a kadar taşınmazlarını satın alma taleplerini doğrudan rayiç bedel üzerinden yapabilmelerinin sağlanması öngörülüyor.

Avşar, aynı zamanda, kişinin kendi tapulu arsa veya tarlasına yaptığı yapının afet riskine dirençli olması halinde kayıt altına alınması gerektiğini belirtti. 31 Aralık 2024 tarihine kadar yapılan bu yapılar için, afet riskine dirençli olmaları kaydıyla başvuruların kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Yapı Kayıt Belgesi verilebilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı.

“İdari işlemler ve para cezaları iptal edilmelidir”

Avşar, son olarak, Yapı Kayıt Belgesi alınmış ancak çeşitli sebeplerle iptal edilen başvuruların, afet riskine karşı dirençli olduklarına dair rapor sunmaları halinde idari işlemler ve para cezalarının iptal edilmesi gerektiğini ifade etti. “Ödenmiş para cezaları geri ödenmeyecek, ancak iptal edilen belgeler ve cezalar, kamu davalarıyla birlikte ortadan kalkacaktır” diye ekledi.

Muhabir: Osman Günden