MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında Cumhur İttifakı'nda görüş ayrılığı mı var sorusuna şu sözlerle cevap verdi.
Son günlerde tartışmaların odağında yer alan bazı açıklamalarımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın haberinin olup olmadığını araştıran, aramızda bir anlaşmazlık çıkıp çıkmadığını yorumlayan zevata diyeceğim öz itibarıyla şudur:
Mevzubahis vatan, bayrak, millet ve devlet-i ebed müddetse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını mühürlü kalplere, duymayan kulaklara, görmeyen gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir. Öküz altında buzağı arayacaklarına gitsinler kendilerine münasip kapak arasınlar, sanıyorum onlar için daha yararlı olacak, bu sözüm de alayına kapak olacaktır.
Demek ki sorun varmış iddiası...
Bahçeli'nin 'sorun yoktur' açıklamasını değerlendiren BUPAR Araştırma Genel Direktörü Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz, 'Bahçeli’nin önceki grup konuşmaları “Öcalan açılımı” üzerine kuruluydu. Bu kez ise Cumhur İttifakı’nın ne kadar güçlü bir bağ ile birbirine bağlı olduğunu vurgulamak üzerine. Dolayısıyla belli ki bu mesele, Bahçeli'nin iddiasının aksine, iktidar bloku içinde bir tartışmaya neden olmuş' ifadelerine yer verdi.
'Ancak meselenin diğer boyutuna gelecek olursak, Bahçeli, en başından beri amaçladığı noktaya da vurgu yaptı: "Dün terörist başının yoldaşı olanlar şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar. Biden’ın üvey evlatlarına Türkiye’nin asil evlatlarını kurban edemeyiz. Gelin bir olalım beraber olalım hep birlikte Türkiye olalım" mesajı verdi hatırlatmasında bulunan Onur Alp Yılmaz, 'bunun anlamı şu:
"Bakın, ben en yüksek perdeden el uzattım. Ancak bu el karşılık bulmadı. Çünkü bunların derdi barış değil. Bunların derdi Kürtlük değil. Bunların derdi siyonizmin, İsrail'in ve Amerika'nın maşalığını yapmak" değerlendirmesinde bulundu.
Teğmenler tartışmasının dışında değil...
'Bunu son dönemde ortaya çıkan teğmenler, laiklik, 1940'lar tartışmalarından bağımsız değerlendirmemek lazım' hatırlatmasında bulunan Onur Alp Yılmaz, 'iktidar, Kürt seçmenin oylarının anti-Erdoğanist blokta yoğunlaşmasından rahatsız. Buna karşı İsrail saldırganlığını araçsallaştırıp, Türkiye'deki anti-semitik komploculuğa da yaslanarak "ortak tehdit" algısıyla bir üst kimlik olarak İslam kardeşliği üzerinden Kürtlerin oylarına talip olmak istiyor.
Bu nokta önemli... Çünkü bu, iktidarın kutuplaşmayı dışarıda "İsrail tehdidi", içeride ise "azgın laikçiler" kurgusuyla muhafazakâr-modern eksenine kaydırma çabasının bir ürünü. Muhalefet ise bu tartışmaya kimlik ekseninden değil de ideolojik eksenden dahil olmalı' çağrısında bulundu.
Alternatif bir yol denenmeli...
Muhalefetin izlemesi gereken yolu da değerlendiren Onur Alp Yılmaz, "Kürt seçmen, Türk seçmen, Muhafazakâr seçmen, milliyetçi seçmen" gibi mevcut çatışmaları kimlik eksenine çeken ve iktidarı çoğunluk kılan ezberden ziyade "Emekçi seçmen, ezilen seçmen" gibi iktidarın tüm bu çabasının asıl çelişkiyi, yani iktisadi sahadaki çelişkiyi perdelemek için kurguladığını teşhir edecek alternatif bir yol denenmeli. İktidarın "İslam kardeşliği" üst kimliğine alternatif, somut ve dünyevi bir kimlik inşa edilmeli' mesajı verdi.