Son Mühür/ Ayşegül Koç- Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri Derneği Başkanı Nusret Doğan Albayrak, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı.
“Toplumun kalkınması için bireyin eğitiminin en üst düzeyde olması lazım” diyen Albayrak; “Köy Enstitüsü deneyimi çok önemli bunu referans almamız lazım.
Günümüze uyarlamamız lazım. Aydınlanma devrimini yeniden oluşturabilecek, toplumda kültürel değişimin odağı olacak eğitim anlayışına ihtiyaç var” dedi.
“Hedef mutlu ve üreten toplumdu”
17 Nisan 1940’da açılan Köy Enstitüleri’nin yıl dönümünde konuşan Albayrak; “Hasan Ali Yücel’in Bakanlığı döneminde ve İsmail Hakkı Tonguç döneminde yapılmaya başlanıyor.
Tonguç’un ciddi bir emeği var bu kuruluş sürecinde. 17 Nisan 1940 yılında da Köy Enstitüleri Kanunu yapılıyor. Köy enstitülerinin kurulma amacı köyleri kalkındırmak aslında. Köyden alıp, onları eğitip yeniden göndermek.
Arıcılık, balıkçılık, bağcılık gibi her yöreye özgü, o bölgeye gidildiğinde köylere önderlik yapacak insanlar yetiştirmişiz. Tüm bölgelere eşit olarak yayılmış.
Bu modelde öğrenciler bölgesel ve ülke genelinde üretime dayalı, akla bilime dayalı, kültürel etkileşim içerisinde mutlu toplum yaratabilecek bir şekilde gelişecekti. Köy Enstitüleri kapatılmasaydı bugün Türkiye dünyada sayılı ülkeler arasında olurdu.
Bir programda bilim adamı, ‘Türkiye Avusturya’nın önünde Almanya’nın bir tık gerisinde bir ülke haline gelirdi’ açıklamasını yaptı. Köy Enstitüleri çok değerli bilim adamı, yazar, sanatçı yetiştirdi. Çünkü değer vardı” diye konuştu.
“Eğitimin odağında öğrenci vardır”
“Eğitimin odağında öğrenci vardır” diyen Albayrak; “Eğitimin olmazsa olması öğrenci odaklı olmaktır. Şimdi öğrenci olmasa Milli Eğitim Bakanlığı’nın hükmü olur mu? Yok. Öğrenci olmaz ise öğretmenin ne işi var?
Demek ki o zaman öğrenci odaklı bir eğitim anlayışını ortaya koyacağız. Yani tepeden inme Bakan, üç beş kişinin emriyle hareket edilebilen ya da sadece okul müdürünün emriyle hareket edilebilen, kişiye bağlı, hatta tek kişiye bağlı bir yönetim anlayışı ve öğrenci odağından da uzaklaşan, yok sayan bir anlayış olamaz.
Böyle bir anlayışla eğitim olmaz. Nitekim bu proje okulları dediğimiz okullarımızın tüm okullarımızda olması gerekiyor. Ama eğer öğrenci odaklı olsa sevgili öğrencim senin öğretmenini alıyorum, başka yere veriyorum diyebilir misin? Diyemezsin. Sevgiyi egemen kılmak lazım.
Sevgiyi egemen kılmak yerine öğrenciyi hakir gören, öğrenciyi yok sayan, öğrencinin duygularını hiç dikkate almayan bir anlayış var” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir öğretmenlik yok”
Beşiktaş Anadolu Lisesi müdür yardımcısının eylem yapan öğrenciye söylediği ‘Bu okul sana acıdığı için sen hâlâ bu okuldasın’ sözlerine tepki gösteren Albayrak; “Kendisini istifaya davet ediyorum. Böyle bir öğretmen olmaz. Ben bir öğretmenim. Öğretmen sevgi doludur, tehditkar değildir.
Böyle bir öğretmeni istifaya davet ediyorum. Eğer istifa etmiyorsa yetkililerin bu kişiyi görevden almalarını talep ediyorum. Öğrenci olmasa sen olmazsın. Bir defa öğrenci yoksa öğretmenin ne işi var?
Öğrenciye saygılı olacaksın öğrenciye sevgili olacaksın. Bu iki noktayı kaçırmayacaksın. Eğer sevgi duygusu yoksa, olaya siyasi ayrıştırmacı bakıyorsanız öğretmen olamazsınız. Böyle bir öğretmenlik yok. Öğretmenlik mesleğini olabildiğince en üst kaliteye çıkarmak zorundayız” dedi.
“Köy Enstitüsü modelini referans almalıyız”
“Toplumun kalkınması için bireyin eğitiminin en üst düzeyde olması lazım” diyen Albayrak; “Bilimsel eğitim şart yani bilimden uzak eğitim olur mu? Bilimin olmadığı eğitim olmaz.
Yani bizim laik bir eğitim sistemini ve bilimsel bir eğitim sistemini yeniden kurmamız gerekiyor. Eğitimin içerisinde tarikatların yer almaması lazım.
Eğitimin içerisine bir kısım hayalperest, eğitimle, bilimle ilgisi olmayan yapıların özellikle de dini referans alan yapıların olması eğitime zarar veriyor, topluma da zarar veriyor.
Köy Enstitüsü deneyimi çok önemli bunu referans almamız lazım. Günümüze uyarlamamız lazım. Aydınlanma devrimini yeniden oluşturabilecek, toplumda kültürel değişimin odağı olacak eğitim anlayışına ihtiyaç var. Bunu sağlıyoruz.
Bunların hepsi yapılabilecek şeyler ama karar verilmesi lazım. Şu anki Milli Eğitim’in bu kararları vermesine imkan yok. Çünkü böyle bir eğitimi isteklerine dair herhangi bir ışıltı bile yok.
Şimdi herkesin kaliteli eğitime, bilimsel eğitime erişebilir olması lazım. Bugünkü Türkiye'de tamamen ticarileştirdiler parası olmayan eğitim alamıyor” dedi.