Son Mühür- Berivan Kaya/ Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Nükleer Tıp Merkezi'nde tiroid sintigrafisi çekimi sırasında hastalara olması gerekenden çok daha fazla radyoaktif madde verildiği ileri sürüldü.
Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol konuya ilişkin açıklamasında, sağlıkta dönüşüm programına dikkat çekti. Doğruyol açıklamasında, "Öncelikle, Halk sağlığını olumsuz etkileme olasılığının çok yüksek olduğunu düşündüğümüz böyle önemli bir konuda, hekimlerimiz tarafından tutulan tutanaklar, müfettiş raporları ve wahatsAap yazışmaları dayanak alınarak Cumhuriyet Savcılığımıza Suç duyurusunda bulunan BİRLİK SAĞLIK SEN Muğla İl Temsilcimiz Abdullah GÜL’e gösterdiği duyarlılıktan dolayı Türk Milleti adına teşekkür ediyorum. Sivil Toplum Kuruluşlarımızın en önemli görevlerinden birinin de Devletimizin ve Milletimizin menfaatlerini korumak olduğunun asla ve asla unutulmaması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bu gün Sağlık hizmetleri sunumunda yaşadığımız pek çok olumsuzluğun, sağlık skandallarının temelinde yatan, halk sağlığının geri plana atılarak, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmiş olmasıdır. Özellikle Sağlıkta Dönüşüm programlarıyla Sağlığı piyasaya terk eden politikalar bu gün halkın sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmasına sebep olmuştur" dedi.
Hayatlar riske atıldı
Bakanlığın denetleme mekanizmalarının yetersiz kaldığına dikkat çeken Doğruyol, "Ülkemizdeki sağlık hizmetleri sunumunda pek çok skandal ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkanlar skandallar buz dağının görünen yüzüdür. Sağlık hizmetlerinde görüntüleme, laboratuar, yemek vb. pek çok hizmetin özelleştirilmiş olmasıyla para kazanma önceliğinden dolayı pek çok etik değer geri plana atılmıştır. Ve Sağlık Bakanlığının kontrol ve denetleme mekanizmaları da bilerek ya da bilmeyerek yetersiz kalmaktadır. Birkaç günden bu yana Kamuoyunu meşgul eden, Muğla il başkanımız Abdullah GÜL’ün belgeleriyle ortaya çıkardığı; nükleer tıp hizmetlerinin özel bir şirketten satın alınması sonucunda bazı hastalara (tiroid görüntülemelerinde) gereğinden fazla dozda, bazı hastalara (kalp görüntülemelerinde) olması gerekenden daha az dozda radyoaktif madde verilerek ya da hiç verilmeyerek, hastaların hayatının riske atılmış olabileceği görülmektedir. Bu bir halk sağlığı sorunudur" ifadelerine yer verdi.
Ciddi ihmal ve kusur
Doğruyol açıklamasının devamında, "Eldeki verilere göre uzun süreden beri devam ettiği anlaşılan bu yanlış uygulamaların kaç hastanın kalp krizi geçirmesine, kaç hastada tiroid kanseri ve başka kanserlere neden olduğuna dair henüz yeterli veri olmasa da, yüksek dozda verilen radyoaktif maddenin etkisinin yıllar sonra ortaya çıkabileceği de düşünüldüğünde, gelecek yılları da ilgilendiren vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz pek çok hastaya zarar vermiş olunabileceğini konunun uzmanları ifade etmektedirler. Ayrıca bazı tetkiklerde ucuz malzeme kullanılarak, Sosyal Güvenlik Kurumuna daha pahalı malzeme fatura edilmesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dolandırıldığı, hastaya da daha az etkin maddenin verildiği iddiaları da mevcuttur. Kurum doktorlarının tuttuğu tutanakla tespit edilen ve ortaya çıkan olayda, Bakanlık müfettişlerinin 15 Eylül 2024’te bakanlığa teslim ettikleri raporun, 2025 ocak ayında değerlendirmeye alınmış olmasıyla raporun aylarca gereğinin yapılmayarak sürenin uzatılması, ilgili raporda firmanın ihalelere alınmaması gerektiğine dair görüş olmasına rağmen, sürenin uzamasından dolayı aynı firmanın önümüzdeki üç yıl için nükleer tıp görüntüleme ihalelerini kazanmış olması da düşündürücüdür. Bu konuda da idarenin ciddi ihmalinin ve kusurunun olduğunu da düşündürmektedir" dedi.