15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde, kadın çiftçilerin tarımsal üretimdeki önemini ve sürdürülebilir kalkınmadaki yerini vurgulamak amacıyla düzenlenen etkinlikte Yazar, Aktivist ve Üretici Armağan Portakal, üretici olma yolculuğunu kadın çiftçilerle paylaştı.

Bebeğinin cinsiyetini öğrenmeye giderken vidanjör ezince bebeğini kaybetti! Bebeğinin cinsiyetini öğrenmeye giderken vidanjör ezince bebeğini kaybetti!

"Aydınlanmanın sonunda dilimden dökülenlerdir"Aydınlanmanın sonunda dilimden dökülenlerdir

Armağan Portakal, değişimin kadınlarla başlayacağını belirterek, “10 yıl önceye kadar Armağan, kurumsal hayattan istifa etmiş, birçok sosyal sorumluluk projelerine katılmış, sosyal hayatı gelişmiş olan bir kadındı. Sonra Seferihisar’da bugün Torlak Çiftliği dediğimiz bir arazi aldım. Arazinin içerisindeki zeytin ağaçlarını günce de direk orayı üreten bir yer yapmak istedim ve toprağın içerisinde, tarımın içerisinde yaşamaya başladım. Toprak ve tabiat beni eğitmeye başladı. 10 yıllık tecrübemin içerisinde öyle anlar yaşadım ki, eskiden birisi bana bunları anlatsaydı inanmazdım. Biz inanılmaz büyük bir döngünün, inanılmaz bir zenginliğin içerisinde sadece bir nokta olarak yaşıyoruz. Benim toprağın ritmi dediğim şey sadece bir slogan değil benim tamamen Torlak Çiftliği’nde yaşamaya başladığım 2 yıl sonra aydınlanmanın sonunda dilimden dökülenlerdir. 350 zeytin ağacımız var. Aralarına dutlar, bademler ve farklı ağaçlar diktim” dedi.

"Olağanüstü etkilendim"Olağanüstü etkilendim

15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Armağan Portakal “Efes Tarlası Yaşam Köyü’nden olağanüstü etkilendim. Burada her şey çok güzel tasarlanmış. Burada eğitimler hakkında bilgi aldım. Burası bir açık laboratuvar gibi. Selçuk’un sahili, geçmişi ve karakteri korunmuş. Bunları görmekten dolayı da çok mutlu oldum. Önemli olan bugün JES’E direnişiz. Çünkü biz toprak ve suyu sonsuz zannediyoruz. Ama sonsuz değil. Bir santim toprağın meydana gelmesi yüzlerce, binlerce yıldır devam eden bir sürece işaret ediyor. Biz her ağacı kestiğimizde, toprağa her kazma vurduğumuzda, her betonu diktiğimizde geleceğimizden kesin ve geri dönüşü olmayan bir şeyler kaybediyoruz. Biz sahip çıktığımız sürece bir geleceğimiz var” diye konuştu.

Muhabir: ALPEREN ÖZDEMİR