İzmir’in Gaziemir ilçesinde yer alan Aslan Avcı Kurşun Fabrikası sahasında, 2007 yılında tespit edilen radyoaktif atıkların bertaraf edilmesine yönelik halen somut bir adım atılmadı.
Fabrika sahasında gömülü bulunan ve yurtdışından getirildiği iddia edilen radyoaktif maddeler, halk sağlığı ve çevre açısından ciddi tehditler oluştururken, yıllardır süregelen temizlik çalışmaları yetersiz kaldı. 2022 yılında Nükleer Düzenleme Kurulu tarafından EKOVAR AŞ adlı şirketin, bölgenin çevresel iyileştirme faaliyetleri için yetkilendirildiği öğrenildi.
Şirketin, temizlik çalışmalarına başlamak üzere harekete geçtiği belirtilirken, bu çalışmaların 7 yıl önce başka bir şirketin farklı bir yöntemle gerçekleştireceği projeye dayandırıldığı ortaya çıktı.
Ne olmuştu?
Aslan Avcı Kurşun Fabrikası’nda, 2007 yılında yapılan denetimlerle fabrikanın arazisine radyoaktif atıkların gömüldüğü tespit edilmişti. Radyoaktif kirliliğin ortaya çıkmasından bu yana, bölge halkı ve çevre örgütleri yetkililerden bu tehlikeli atıkların bertaraf edilmesini talep ediyor. Ancak yıllardır somut bir çözüm üretilmemişti. 2013 yılında hazırlanan bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu ile bölgenin temizlenmesine yönelik bir proje onaylanmıştı, fakat proje uygulanmadı.
2022 yılında Nükleer Düzenleme Kurulu’nun EKOVAR AŞ’yi yetkilendirmesiyle başlayan yeni temizlik çalışmaları, bölgedeki endişeleri gidermek yerine daha fazla soru işareti doğurdu. Çalışmaların eski ÇED kararına dayandırılarak yürütülmesi ve temizleme sürecinde kullanılan yöntemlerin yeterli olup olmadığı tartışma konusu oldu. Çevre örgütleri ve bölge halkı, bu projede uluslararası standartlara uygun teknolojilerin kullanılmadığı yönünde endişelerini dile getirdi.
"Halkın ve sivil toplum kuruluşlarının sürece dahili zorunludur"
EGEÇEP Hukuk Komisyonu üyesi Avukat Arif Ali Cangı, temizlik çalışmalarının yürütülüş biçimine itiraz ederek, bu projenin uygun bir ÇED sürecinden geçirilmediğini belirtti. Cangı, bölgedeki radyoaktif kirliliğin giderilmesi sürecinde uluslararası standartların takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, ÇED sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmediğini ve halkın bilgilendirilmediğini ifade etti. Cangı, "Bu tür projelerde halkın ve sivil toplum kuruluşlarının sürece dahil edilmesi zorunludur. Şu ana kadar bu katılımcı yaklaşımın eksik olduğu görülüyor. Kaş yapalım derken göz çıkaracaklar" dedi.
Avukat Cangı, bölgedeki radyoaktif kirliliğin ulusal ve uluslararası çevre hukuku açısından büyük önem taşıdığını, bu sebeple hukuki bir sürecin başlatılabileceğini de sözlerine ekledi. EKOVAR tarafından başlatılan temizlik çalışmalarıyla ilgili olarak yetkililerden daha fazla bilgi talep eden Cangı, projenin sadece geçmiş ÇED kararlarına dayandırılmasının yetersiz olduğunu belirtti.