İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Strazburg'ta gerçekleşen Avrupa Konseyi'nde başta mülteci sorunu olmak üzere bir çok konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, Avrupa Birliği'ne çağrıda bulunarak mevcut mülteci politikalarından vazgeçmesini vurguladı.
Ekrem İmamoğlu: Bu yükün paylaşılması vakti gelmiştir
Düzensiz göç ve mülteci probleminde AB'nin sergilediği tutumun yanlış olduğunu kaydeden İmamoğlu, özellikle mülteci sorununda bütün sorumluluğun Türkiye'ye yüklenmesinin doğru olmadığını belirterek, "Düzensiz göç ve mülteci sorununun AB dışındaki ülkeleri aktarılması ve Türkiye gibi Avrupa sınırı dışındaki ülkelerde tutulmaya çalışılması kalıcı bir politika haline gelmeye başlamıştır. Bu konuda sergilenen tutum, küresel bir sorunu çözme arayışından ziyade bu yükü belli ülkelerin sırtına yükleme anlayışına dayanmaktadır. Daha da açık ifade etmem gerekirse; Bu konuda örneğin 'Türkiye duvar olsun, oradan geçmesinde ne olursa olsun' politikası hem Türkiye'ye, hem de insani açıdan mültecilere de büyük bir haksızlıktır. Ortaya çıkan bu tablo kıtanın omuzlarına hem ahlaki bir yük, hem de sorumluluk yüklemektedir. Bu yük sadece kaynakların dağılımında değil, aynı zamanda toplumsal dokunun zedelenmesine de sebep olmaktadır. Artan aşırılıklar, kamu hizmetlerindeki yetersizlikler ve yabancı düşmanlığının çok yükselmesi bu dengesizliğinin yansımaları olarak hepimizin karşısına çıkmaktadır. Oysa ki bu kısır döngüyü kırmanın yolu, göç veren ülkelerde ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamaktan geçmektedir. Bu yönüyle o insanların doğdukları topraklarda onurlu bir yaşam sürmeleri, daha adil ve sürdürülebilir bir geleceğin kapısını aralama konusunda hep birlikte sorumluluk almalıyız. Artık bu adaletsiz politikadan vazgeçip, çözümün kaynağından aranması ve bu yükün paylaşılması vakti gelmiştir." diye konuştu.
"İki devletli çözümü savunuyoruz"
Öte yandan Filistin meselesi üzerine de tespitlerde ve değerlendirmelerde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Filistin'de yaşanan katliamların hepimiz için utanç kaynağı olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Avrupa'nın özellikle Ukrayna savaşında gösterdiği güçlü dayanışma bu tür krizlerde nasıl birleşebileceğimizin gösterilmesi hususundan da özel bir örnek teşkil etmektedir. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki; benzer bir durumu, benzer bir dayanışmayı Filistin'deki sivil katliamlar karşısında o duyarlılığı ve kararlılığı göremedik, gösteremedik. Avrupa'nın ve uluslararası toplumun her coğrafyada yaşanan insanlık dramlarına aynı ölçüde tepki vermesi, evrensel adalet ve insan hakları ilkelerinin korunması açısından da elzemdir. Vicdanımızı her türlü zulme karşı aynı şekilde seferber etmeli ve her insan açısına eşit derecede sahip çıkmalıyız. Bu kriz süreçlerinde yerel yönetimler olarak olumlu bir sınav verdiğimizi açıkcası düşünüyorum ama gerekli olduğu noktalarda da kriz süreçlerine duyarlılık gösterme noktasında bazı aksaklıklar yaşadığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye olarak şunu belirtmek isterim, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunuyoruz ve barışın bu prensip içerisinde inşa edilmesi gerektiğini mutlak düşünüyoruz. Filistin'de de, Filistinlilerin uzun yıllardır devam eden hak mücadelelerini ve iki devletli çözümü savnuyoruz. Şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu özellikle ifade ediyorum. Ancak Filistin halkına yönelik katliamlar ve bunların durdurulmaması hepimiz için büyük bir utanç kaynağıdır."