GENEL HABERLER

Emekli aylığı asgari ücretin yüzde 110'undan az olamaz mı? Şehir efsanesine son nokta!

Türkiye'de milyonlarca emekli ve asgari ücretli yeni yılda ne kadar zam alacağı sorusuna cevap arıyor. En düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira, asgari ücretin 17 bin 2 lira olduğu bir dönemde, emekli aylığı asgari ücretin yüzde 110'undan az olamaz' iddiası da kafaları karıştırmaya devam ediyor. Emek dünyasının en önemli kalemlerinden Prof. Aziz Çelik, emekli aylığı ve asgari ücret denkleminde çok konuşulan şehir efsanesine son noktayı koydu.

Emeklilerin yüzde 40'ının en düşük aylık olan 12 bin 500 lira aldığı, yüzde 40'ınınsa bu rakamın çok az üstünde aldığı bir dönemde, milyonlarca emeklinin neredeyse yüzde 80'i 17 bin 2 lira olan asgari ücretin altında emekli aylığıyla geçinmeye çalışıyor. Emekli aylıklarının yasal alt sınırı geçmişte asgari ücretin yüzde 110'u muydu? diye soran emek dünyasından Prof. Dr. Aziz Çelik, 'Türkiye'de "emekli aylığı asgari ücretin yüzde 110'undan az olamaz"  diye bir yasa hiç olmadı. Bu bir şehir efsanesidir! Hatalı bilgiyle doğru eleştiri olmaz!' hatırlatmasında bulundu.

Böyle bir yasa yok...

'Emekli aylıklarının sıkça tartışıldığı bu zamanlarda hatalı bir bilgi de dolaşmaya devam ediyor!' diyen Prof. Çelik, 'bu hatalı bilgi geçmişte emekli aylıklarının asgari ücretin yüzde 110'undan az olamayacağı şeklinde bir yasa olduğu ve bunun AKP tarafından kaldırıldığı yönünde.
AKP'nin yaptığı düzenlemelerle emekli aylıkları düştü ama bu bilgi doğru değil. Böyle bir yasa hiç olmadı. Emekli aylıklarının alt sınırı yasa ile asgari ücretin yüzde 110'u olarak hiç saptanmadı. Bu bilgi hatalı.
Alt sınır 1999 öncesi yüzde 70'ti.  1999'dan sonra yüzde 35'e düşürüldü. 2008'de ise ABO ve güncelleme katsayıları düşürüldü' mesajı verdi.
Prof. Dr. Aziz Çelik, 'emekli aylıklarının alt sınırları ile ilgili İbrahim Demirbilek'in kapsamlı bir çalışması Çalışma ve Toplum dergisinde yayımlandığına dikkat çekti.

Demirbilek'in çalışmasında öne çıkan detaylar neler?

'Sosyal Güvenlik Aylıklarında Alt Sınır Uygulaması' çalışmasında İbrahim Demirbilek 'Türkiye’de ulusal düzlemde geçerli olan asgari ücret tespiti ilk defa, 1475 sayılı İş Kanununa  dayanılarak çıkarılan 1972 tarihli Asgari Ücret Yönetmeliği kapsamında 1974 yılı itibariyle uygulandığına' dikkat çekiyor. 
Son dönemlerde hayatımıza giren kök aylık kavramına işaret eden Demirbilek, 'Kök aylık 5510 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi (Kanunun 55 inci maddesinde belirtilen alt sınır kontrolü yapılarak) kapsamında Kurumca, kök aylığı aşan tutar ise 5510 sayılı Kanunun Ek-19 uncu maddesi kapsamında Hazinece ödenir' hatırlatmasında bulunuyor.

Asgari ücret ve emekli aylığı dengesi...

İbrahim Demirbilek, ''1974 yılında asgari ücretin %80’inin üzerindeki oranla başlayan aylık alt sınır seyrinin, 1982 yılına kadar dalgalı olarak %70 -%85 aralığında olduğu, 1983 yılıyla birlikte istikrarlı düşme eğilimiyle 1995 yılında %16 seviyesine kadar gerilediği, 1996-1999 yılları arasında tekrar artış eğilime giren alt sınır sınırların asgari ücrete oranının, 2000-2004 yılları arasında yine düşüş eğilimine girerek bu defa %40’lar seviyesine gerilediği anlaşılmaktadır. Sigorta primine esas kazanç tabanının asgari ücret olarak belirlendiği 2004 yılından sonra aylık alt sınırları (PEK alt sınırla eşitlendiğinden), AÜ’nün %35 seviyesiyle sabitlenmiştir. 
1993-1995 yılları arasındaki istisnai 3 yıllık dönem harici aylık alt sınırları, hiçbir zaman asgari ücretin %35’inin altına düşmemiştir. Alt sınırın asgari ücretin %35’i olarak sabitlendiği 2004 yılından önceki 30 yıllık dönemde ise söz konusu istisnai 3 yıllık süre hariç hiçbir dönemde alt sınır aylıkları, asgari ücretin %40’ının altına düşmemiş, dalgalı ve genel olarak %40 - %80 aralığında seyir izlemiştir' hatırlatmasında bulunuyor.

Kök aylık kavramı hayatımıza girdi...

'Piyasa döneminin oluşturduğu sonucun belirginleşmesi sonrası 2019 yılından itibaren son beş yıllık (2024 yılıyla birlikte altı yıl) süreci kapsayan sosyal yardım dönemi, sosyal güvenlik terminolojisinde daha önce olmayan “Kök Aylık” ifadesinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Sosyal güvenliğin resmi terminolojisinde halen kullanılmayan ve dolayısıyla da henüz bir “kavram olarak değerlendirilmeyen kök aylık ifadesi, sosyal yaşamda oldukça yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır' hatırlatmasında bulunan İbrahim Demirbilek dikkat çeken şu tespitlerde bulunuyor.

Gerçeklikten uzak seviyede...

Piyasa dönemiyle birlikte, sosyal güvenlik aylık tutarlarının seviyesini belirlemede etkin olan aylık bağlama oranı ve alt sınırlar gibi parametrelerde bireyler aleyhine oluşturulan düşüş, aylık tutarlarının kişilerin asgari yaşamlarını idame ettirmekten ve dolayısıyla da gerçeklikten uzak seviyede oluşmasıyla sonuçlanmıştır.'