6 Şubat depremlerinde çadırları parayla satması nedeniyle uzun süre tartışma konusu olan Kızılay'ın eski Başkanı Kerem Kınık'ın ölümlü kazaya karışan kızı Fatma Zehra Kınık'ın tutuksuz yargılanması kararı da yeni bir tartışmaya kapı araladı.
9 Temmuzda meydana gelen kazada Fatma Zehra Kınık kullandığı araçla motosikletli 17 yaşındaki Batın Barlas Çeki'ye çarparak ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olmuştu.
Hakkındaki adli kontrol şartının da kaldırıldığı Fatma Zehra Kınık'la ilgili sosyal medyada yükselen tepkiyi değerlendiren İstanbul Barosu avulatlarından Eşref Çelik davanın geldiği noktanın kamuoyunun vicdanını yaraladığına dikkat çekti.
Eşref Çelik, Fatma Zehra Kınık'ın yargılandığı davanın hukuki tarafını mercek altına aldı.
İşte Eşref Çelik'in paylaşımı...
Son zamanlarda Fatma Zehra Kınık’ın durumunu basite indirgeyen bu tarz hesaplar ortaya çıktı. Sosyal medya operasyonu ile günün sonunda suçlunun haklı, ölenin haksız çıkmaması adına tek tek açıklayalım:
Fatma Zehra Kınık, bir kişinin ölümüne, iki kişinin de yaralanmasına sebep olduğu için TCK m. 85/2 uyarınca yargılanıyor. Alacağı muhtemel ceza 2 ile 15 yıl arasında.
Bilirkişi raporunda Fatma Zehra Kınık’ın %100 kusurlu olduğu tespit edildi. Rapora göre, “Dur” levhasına uyulmadan ana yola çıkış yapıldığı belirtiliyor.
Rapora göre tam kusurlu olduğu için 2-15 yıl arasında öngörülen ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğine dair birçok karar var. ( bkz: YCGK, 2014/411 E., 2016/133 K.)
Taksirli suçların para cezasına çevrilmesi mümkün ise de, “kusur oranının fazla olması karşısında” hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesi hakkaniyete uygun olacaktır. ( bkz: YCGK, 2016/1418 E., 2017/362 K.)
'Yatarı ne ki' diyerek...
Bu olay bağlamında Fatma Zehra Kınık’ın alacağı muhtemel cezada (örneğin 8,10,12 yıl gibi) hem kapalı ceza infaz kurumunda hem de açık ceza infaz kurumunda kalması gereken süreler olduğu için “yatarı ne ki” diyerek basite indirgenemez.
Avukat arkadaşlar çok iyi bilir ki, benzer dosyaların tamamına yakınında, sanıklar en iyi ihtimalle ilk duruşmaya kadar aylarca kapalı ceza infaz kurumunda tutuklu kalır.
Yani, kendisi ile aynı durumda yargılanan normal vatandaşlar birkaç duruşma ve aylarca tutuklu kalmasına, tahliye olup cezası kesinleşince de kalan cezasını yatmak için ikinci defa cezaevine girmesine rağmen, Fatma Zehra Kınık’ın hiçbir safhada tutuklanmaması vicdanları yaralıyor.
Özetle burada, siyasi saiklerle linç edilen bir kadın değil; tam aksine siyasi gücü sayesinde ayrıcalık tanınan bir kadın söz konusudur.