Fikrim firarda yine

Yumurta akları, şeker, çok az tuz.

Elimde mikser kar beyazı olmalılar; sonra yumurtanın sarısı.

Ayrı bir yerde un, vanilya, kabartma tozu elemeliyim ki pandispanyam harika olsun.

Yeni yılın ilk günleri. Annemin doğum günü.

Pastanın üzerine ‘Annemiz sen çok yaşa’ yazacağım.

Malum ölümün kol gezdiği günlerdeyiz.

Zihnimde yolculuk!

Kırk küsur sene önceye gidiverdim.

Menemen ovasındayız. Ali abim, Ayfer ablam, Hatice ve ben.

Kuzenlerleyim. Yazın kızgın sıcakları. Sırtımızı bağ evinin duvarına vermiş haylazlık peşindeyiz.

Kesintisiz ıslık yarışı var. Ova bekçisinin düdüğünün sesi gelinceye kadar ortalık ıslık kıyamet.

Ne çok eğlenmiştik o gün.

Halamın evinde ağustos sıcağında yaktığımız sobanın başında attığımız kahkahalar; buna benzer

masum saçmalıklarla geçen onlarca anı.

Elimde mikser, zihnimde anılar, yüreğim; orasını hiç sormayın.

Karmaşığım …

Ali abimizin vefat haberini alalı dakikalar olmuş.

Saatler önce Balıkesir’den gelen başka bir acı haber.

Turkuaz tablo, evde kısıtlamalar, sevdiklerimiz son yolculuğuna çıkmış.

Bütün ezberler bozulmuş. Kısıtlı günlerde evlerde yaşanıyor acılar.

Sevgiler yüreklerde, anılar zihinlerde.

Yaşamak için değil de ölmemek için direniyoruz.

Ağlayarak gelinen dünyadan, ağlatarak gidiliyor; iki gözyaşı arasında geçiyormuş ömürler.

Sosyal mesafe değil de fiziksel mesafelerle korumaya çalıştığımız hayatta.

Ne doyasıya gülebiliyor ne de katıla katıla ağlayabiliyoruz.

Yine de bir umuttur, yaşamak dediğimiz anlara sarılıp sevgiden alıyoruz gücümüzü.

Bedenim mutfakta, zihnim firarda.

Elimde mikser öylece kalakalmış düşünüyorum.

Şu pandemi günleri bitsin ilk işim anneme sarılacağım, kokusunu çekeceğim içime.

Kaygısız kollarına atacağım kendimi; yeni doğmuş bebek gibi tazeleneceğim kucağında.

Kızımı saracağım gurbetten gelmişçesine.

Torunumu öpeceğim bıktırırcasına.

Sonra sokaklarda oturacağım kaygısız dokunacağım her yere.

Ne büyük özgürlükmüş kalabalık sofralar. Donatacağım masaları.

Dostlarla yemenin, içmenin sohbetin dibine vuracağım.

Özlediğim ne varsa hepsini yapacağım. Ant olsun.

Yendim seni İstanbul diye bağıran yeşil çam artisti gibi.

Avazım çıktığı kadar haykıracağım.

Ne çok şeyi özledik.

Ailecek yas tutmanın dahi büyük bir lüks olduğu bu günlerde.

Kıymetli anıların değerini  öğrendik en fazla.

O anılardan yüzlercesini biriktirmek istiyorum.

Çünkü sadece onlar kalıyor zihinlerde ve kimse çalamıyor yaşanmış günlerimizi.