Eylemin temel gerekçesi, gazeteci Furkan Karabay’ın tutuklanmasıydı. Karabay, son dönemdeki haberleri nedeniyle gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Ayrıca, Yeni Yaşam Gazetesi'nin bazı sayılarına getirilen toplatma kararları ve Batman’da bir gazete dağıtımcısına yapılan şiddetli müdahale de eylemin gerekçeleri arasında yer aldı.
DİSK Basın-İş öncülüğünde yapılan eyleme katılan yaklaşık 100 kişilik grup, Tünel Meydanı'nda bir araya gelerek, basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışma haklarına sahip çıkmak için toplandı. Eyleme katılanlar arasında, gazetecilerin yanı sıra HDP milletvekilleri, insan hakları savunucuları ve sendika temsilcileri de vardı. Protestoya katılanlar, tutuklanan gazeteci Karabay’ın fotoğraflarını taşıyarak, basına yönelik baskılara karşı ortak bir ses yükseltti.
İktidarın baskıcı politikalarına tepki
Yapılan açıklamada, hükümetin son yıllarda kullandığı "yumuşama" ve "barış" söylemlerinin aksine, sahada görevini yapan gazetecilere yönelik baskının giderek arttığına dikkat çekildi. Eylemde konuşan DİSK Basın-İş Genel Başkanı, "Sadece ekim ayında en az 9 meslektaşımız, haber takibi sırasında polis şiddeti ve tehdidi ile karşı karşıya kaldı. 39 farklı davada 104 gazeteci yargılandı. 11 gazeteciye 19 yıl 8 ay 13 gün hapis cezası verildi. 7 gazeteci hakkında soruşturma açıldı ve 6 gazeteciye dava açıldı. Bu tablo, Türkiye'deki basın özgürlüğünün geldiği noktayı açıkça gösteriyor." diyerek durumu kınadı.
Açıklamada, basının toplumun doğru bilgilendirilmesi ve farklı görüşlerin özgürce dile getirilmesi adına yaptığı çalışmaların önemine vurgu yapıldı. Gazetecilerin sadece haber yapmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumun ortak değerlerini savunduğu ve kamuoyunu bilgilendirmek için çalışmalarını sürdürdükleri belirtildi.
Açık Radyo’nun durumu
Eylemde, basına yönelik baskıların yalnızca gazetecilerle sınırlı olmadığı, aynı zamanda radyo yayıncılığı alanında da etkilerini gösterdiği ifade edildi. Uzun yıllardır RTÜK’ün para cezalarıyla karşı karşıya kalan Açık Radyo'nun son olarak karasal yayın lisansının iptal edilmesi, protesto edilen başka bir konu oldu. Eylemciler, radyo yayıncılığı alanındaki sansür ve müdahalelere de karşı olduklarını belirttiler.
Eylemde yapılan açıklamada gazeteciliğin bir suç olmadığı vurgulandı. “Gazetecilik, toplumu bilgilendirmek, kamuoyunun doğru bilgi almasını sağlamak adına önemli bir sorumluluktur.” diyen gazeteciler, "Bizi susturmak için yapılan bu baskılara karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Gazetecilik suç değildir." şeklinde ortak bir bildiri sundular.
Polisin müdahalesi ve dağıtım engeli
Eylem sırasında, gazete dağıtımına yönelik polis engellemeleri de gündeme geldi. Yeni Yaşam Gazetesi’nin son sayısının dağıtımı, polis tarafından keyfi bir şekilde engellenmeye çalışıldı. Gazeteciler ve eyleme katılanlar, Tünel Meydanı'ndan başlayarak, ellerinde gazetelerle İstiklâl Caddesi üzerinde yürüdü. Ancak, polis yine dağıtımın yapılmasına izin vermedi.
Eylemciler, gazetecilik faaliyetlerinin suç olmadığını ve gazetelere uygulanan baskıların hukuksuz olduğunu dile getirerek, "Gazeteciliğin önündeki engeller kaldırılmalıdır" açıklaması yaptı.
Eylemin son ayağında, katılımcılar Tünel’den Şişhane Meydanı’na kadar yürüdü. Burada, gazete dağıtımına yapılan engellemeler ile ilgili bir açıklama yapıldı. Açıklamada, "Gazetecilerin basın özgürlüğü ve halkı doğru bilgilendirme hakkı, anayasa ile güvence altına alınmıştır. Polis müdahaleleri ve engellemeler hukuksuzdur ve basın özgürlüğüne yapılan bir saldırıdır." ifadeleri kullanıldı. Dağıtımcıların, gazetelerini özgürce ve engellenmeden halkla buluşturması gerektiği ifade edilen açıklamada, polis engellemelerinin ve baskıların sona erdirilmesi talep edildi.
Protesto, katılımcıların basın özgürlüğüne sahip çıkma kararlılıklarını yineleyerek sona erdi.