İsviçre'de Beypazarı maden suyu, yüksek miktarda bor tespit edildiği gerekçesiyle yasaklanırken, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ulaş Kırım, Türkiye’deki maden suyu üretimlerinin yeterli denetlenmediğini söyledi 

Kırım, Son Mühür’e yaptığı açıklamada şunları söyledi, “Bu durumu son dönemlerde maden suyu tesislerinde ya da ürünlerinde karşılaşılan 2. Vaka olarak değerlendirebiliriz. Su ve maden suyu üretimlerinin denetlenmesi Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Artan bu uygunsuzluk vakaları bize yeterli ve etkin denetim yapılamadığını göstermektedir. Bu konuda sorumlu olan bürokratların ve yetkililerin mevzuatların uygulanması konusunda daha hassas davranması gerekmektedir. Aksi takdirde bu vakalar artarak hem halk sağlığını daha çok tehdit edebilir hem de uluslararası mecralarda ülkemizin saygınlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Suyun da bir gıda ve temel bir insan hakkı olduğunu unutmadan; şişeleme ve depolama yapan tesislerin denetimini yapan Sağlık Bakanlığı ekiplerinde Gıda Mühendislerinin istihdam edilmesi mevzuatın ve prosedürlerin kontrolünde olumlu katkı sağlayacaktır” 

Maden Suyu Bor Limiti 

“Mikro elementlerin insan sağlığı üzerinde etkileri yüksek olup çok az miktarlarda dahi etkileri görülebilmektedir. Bu elementlerin yetersizliği veya fazlalığı insan vücudunda zararlara neden olabilmektedir. En önemli bor kaynakları yeryüzü suları ve topraktır. Toprak ve su sayesinde bor bitkilere ve hayvanlara bu sayede de insanlara geçmektedir.  Bor, kemiklerin yapısını koruduğu için kemiklerin büyümesi ve bakımı için son derece önemlidir. Vücutta bulunan kalsiyum, magnezyum, D vitamini ve fosfor gibi vitamin ve minerallere etki eder. Vücuttaki testosteron ve östrojen seviyelerine etki eder. Bor minareli insan vücuduna yiyeceklerle, içeceklerle ya da solunum yolu ile girebilmektedir. Fakat vücutta birikim yapmadan çok büyük bir kısmı idrar ile atılmaktadır. Bor ile  ilgili  EFSA  (Avrupa  Gıda  Güvenliği  Otoritesi),  öncelikle  besin  kaynağı  olarak  borik  asit  ve sodyum  boratın  bor kaynağı  olarak  kullanılmasına  izin veren ve ikinci sırada sağlık risklerini önlemek için doğal mineralli  sularda  maksimum  bor  konsantrasyonu belirleyen bir bildirimi kabul etmiştir. Su tüketimi ile çocukların günlük bor maruziyette üst sınırı aşmasını önlemek için şişelenmiş sularda maksimum 1.5 mg bor/L limiti belirlenmiştir. İçme sularının yüksek oranda bor minerali içermesi, sindirim sisteminde bazı rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Karaciğerde büyüme ve şişmeye, sinir sisteminden kaynaklanan benzeri sorunlara yol açmaktadır” 

Doğal Mineralli Sular Yönetmeliği 

“Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik’e göre: Bor Maksimum limit 01 Ocak 2006 tarihinden sonra yayımlanacak olan Avrupa Birliği Gıda Mevzuatına göre tespit edilir. Bor parametresinin maksimum limiti tespit edilene kadar bu parametre yerine Borat (B2O3) parametresine bakılır ve bulunabilecek maksimum miktar 30 mg/L olarak aranır. Ayrıca içme suyu da yetişkin bireyler için birincil bor kaynağıdır. Ülkemizde üretilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular hakkında ki yönetmelikte ise bu limit 1 mg/L belirlenmiştir. Bu sınır ülkemizde içme-kullanma sularında da 1 mg/L olmasına karşın Avrupa Birliği Ülkelerinde 2184/2020 Sayılı AB direktifi doğrultusunda 1.5 mg/L'ye çıkarılmıştır Bilindiği üzere ülkemizde Gıda ve Sularla ilgili mevzuat AB ile uyumlu yürümektedir. İsviçre’de bir maden suyunda bor mineralinin miktarını limitin üzerinde yüksek çıkması ile ilgili haberde hangi yönden hangi yöntemlerle analiz yapıldığı, analiz sonucunda hangi miktarda bor tespit edildiği bilgisi bulunmamaktadır. İsviçre AB üyesi olmadığı için mevzuatında buna ilişkini farklı bir limit söz konusu olabilir” 

Halk Sağlığı Tehdit Altında

“Buradaki uygunsuzluk İsviçre devletinin bor limiti olarak yasal üst limitinin farklı olması ile alakalı olabilir. Türkiye’de ya da AB ülkelerinde kabul edilebilir bir düzeyde Bor minerali içeren maden suyu İsviçre Yasal sınırlarının üzerinde olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken asıl konu üretici bir firmamızın ihraç ettiği ülkenin yasal sınırlarını bilmemesi ya da kontrollerinde bu bilgileri kullanmamış olmasıdır. Bu durumu son dönemlerde maden suyu tesislerinde ya da ürünlerinde karşılaşılan 2. Vaka olarak değerlendirebiliriz. Su ve maden suyu üretimlerinin denetlenmesi Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Artan bu uygunsuzluk vakaları bize yeterli ve etkin denetim yapılamadığını göstermektedir. Bu konuda sorumlu olan bürokratların ve yetkililerin mevzuatların uygulanması konusunda daha hassas davranması gerekmektedir. Aksi takdirde bu vakalar artarak hem halk sağlığını daha çok tehdit edebilir hem de uluslararası mecralarda ülkemizin saygınlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Suyun da bir gıda ve temel bir insan hakkı olduğunu unutmadan; şişeleme ve depolama yapan tesislerin denetimini yapan Sağlık Bakanlığı ekiplerinde Gıda Mühendislerinin istihdam edilmesi mevzuatın ve prosedürlerin kontrolünde olumlu katkı sağlayacaktır. 

Kaynak: Haber Merkezi