Son Mühür/Seçil Ünlü Bağlanma, insanın yaşamında kritik bir rol oynar ve ilişkilerin temel yapı taşlarını oluşturur. Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, bağlanmanın özellikle hayatın ilk yıllarında şekillendiğini belirterek, erken dönemde güvenli bir bağ kuramayan bireylerin ilerleyen yıllarda çeşitli sosyal ve psikolojik sorunlar yaşayabileceğine dikkat çekiyor.

Erken yaşlardaki bağlanmanın önemi

Bağlanma, doğumdan itibaren başlayan ve hayat boyu süren bir süreçtir. 0-3 yaş arası dönemde, bireyin bakım verenle kurduğu ilişki, tüm yaşamını etkileyebilir. Taşkın, bu dönemde çocukların güvenli bir bağlanma oluşturamamalarının, sadece romantik ilişkilerde değil, sosyal ilişkilerde, arkadaşlıklarda ve kariyer hayatında da olumsuz etkilere yol açabileceğini vurguluyor.

Güvenli bakımın rolü

Bağlanma süreci, özellikle sabit ve güvenilir bir bakım verenin varlığında önemli bir yere sahiptir. Uzman Taşkın, “Bebek doğduğunda kendi başına hayatta kalamaz; sürekli bir bakım ve ilgi gereklidir. Bu bakımın sürekliliği ve güvenilirliği, sağlıklı bir bağlanmanın temellerini atar,” şeklinde açıklamalarda bulunuyor. Annenin emzirme durumu ve bakım veren kişinin kimliği de bağlanmanın sağlanmasında kritik rol oynar.

Bağlanma korkusu ve davranışsal belirtileri

Bağlanma korkusu (gamofobi), bireylerin ilişkilerinde çeşitli davranışlarla kendini gösterir. Taşkın, bağlanma korkusunun genellikle çocukluk döneminde yaşanan travmalarla ilişkili olduğunu belirtiyor. Bu korku, bireylerin ilişkilerde aşırı verici olup, sonra ani bir şekilde uzaklaşmalarına yol açabilir. Özellikle romantik ilişkilerde, bireyler başlangıçta yoğun bir ilgi gösterip, ilişki derinleştikçe geri çekilebilirler.

Bağlanma korkusunun psikoterapi ile aşılması

Bağlanma korkusunun üstesinden gelmek için psikoterapi önemli bir yöntemdir. Taşkın, bireylerin bağlanma korkusunu fark etmelerinin, iyileşme sürecinin ilk adımını oluşturduğunu ifade ediyor. Bu farkındalık, bireylerin ilişkilerindeki desenleri anlamalarına yardımcı olabilir. Psikoterapi, bu süreçte destekleyici bir araç olarak kullanılır.

Bağlanma korkusuyla başa çıkmanın en önemli adımı, bu durumu kabul etmek ve üzerinde çalışmaktır. Taşkın, bağlanma korkusunun aşılmasıyla, bireylerin yalnızca romantik ilişkilerde değil, akademik ve iş yaşamlarında da karşılaştıkları engelleri aşabileceğini belirtiyor. Bu süreç, bireylerin genel yaşam kalitelerini artırarak, daha sağlıklı ve güçlü ilişkiler kurmalarını sağlar.

Uzman tavsiyesi

Bağlanma korkusu yaşayan bireyler, ilgili kitaplar ve kaynaklarla kendi içsel dünyalarını anlamaya çalışabilirler. Ancak, bu sorunun derinlemesine ele alınabilmesi için uzman psikoterapi desteği önerilmektedir. Bu destek, bireylerin duygusal iyileşme sürecini hızlandırarak daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlar.

Muhabir: Seçil Ünlü