Institut Français Türkiye'nin organizasyonuyla, Collège de France Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Kürsüsü sahibi Philippe Sansonetti, İzmir’deki sağlık dünyasıyla buluştu. İzmir Ege Üniversitesi’nde verdiği "Sağlıktan Hastalığa, İnsanlar ve Mikrobiyomları Arasındaki Moleküler Çapraz Görüşmeler" başlıklı konferansta, antibiyotiklerin mikrobiyom üzerindeki yıkıcı etkilerini derinlemesine ele aldı. Konferans, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Nalan Gülşen Ünal ve Tıbbi Biyoloji Bölümünden Doç. Dr. Sunde Yılmaz Süslüer’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Sansonetti, antibiyotiklerin yalnızca insan sağlığı açısından değil, ekosistemlerin mikroorganizmaları üzerinde de kalıcı etkiler bıraktığının altını çizdi. Sansonetti’nin konuşmalarına göre, antibiyotiklerin yaygın kullanımı, tüm doğal dengeyi tehdit eden bir "gizli tehdit" haline gelmiş durumda.
"Derelerimiz bile antibiyotikli hale geldi"
Sansonetti’nin konuşması, antibiyotiklerin yalnızca tıbbi amaçlarla değil, hayvancılık ve balıkçılık sektörlerinde de kullanıldığını vurgulayan bir uyarıyla başladı. "Antibiyotikler artık yalnızca sağlık amacıyla değil, hayvancılık ve balıkçılıkta büyüme faktörü olarak da kullanılıyor. Bu, antibiyotik direncinin yayılmasına yol açan en uygun ortamı yaratıyor" diyen Sansonetti, bu durumun sadece sağlık sektörü değil, tüm ekosistemler üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceğini ifade etti.
Antibiyotiklerin kontrolsüz kullanımı, ekosistemleri ciddi şekilde tehdit ediyor. Sansonetti, bunun en belirgin örneklerinden birinin su kaynakları olduğunu söyledi: "Derelerimiz bile antibiyotikli hale geldi. Daha da ötesi, evimizdeki akan sular bile antibiyotikli." Antibiyotiklerin çevreye yayılmasının, doğadaki mikrobiyal dengeyi bozduğuna dikkat çeken Sansonetti, bu durumu "gizli tehdit" olarak tanımladı.
Antibiyotikler çevreyi nasıl etkiliyor?
Sansonetti, antibiyotiklerin çevreye yayılmasının büyük bir sorun haline geldiğini belirtti. Bu sorunun sadece tıbbi anlamda değil, biyolojik anlamda da uzun vadeli sonuçları olduğunu vurguladı: "Avrupa Birliği’nin Horizon projesi kapsamında birkaç yıl önce yapılan bir çalışma, gezegenin nehirlerinin yüzde 65’inin mikroorganizmalar için ölümcül olmayan, ancak alt limitin hemen altında antibiyotiklerle kirlendiğini göstermiştir. Bu, antibiyotiklerin her yerde olduğunu, evlerimizdeki musluk suyunda bile bulunabileceğini gösterir."
Bu durumu çevre sağlığı açısından büyük bir tehdit olarak değerlendiren Sansonetti, antibiyotiklerin ekosistemler üzerindeki olumsuz etkilerini daha da derinleştiriyor. Antibiyotiklerin mikroorganizmalar üzerindeki etkisinin, yalnızca patojenleri öldürmekle kalmayıp, aynı zamanda faydalı mikroorganizmaların da yok olmasına yol açtığını belirten Sansonetti, ekosistemlerdeki bu bozulmanın sonuçlarını şu şekilde açıkladı: "Antibiyotikler, bitkilerin, hayvanların ve insan vücudunun mikrobiyal kompozisyonunu değiştiriyor. Mikrobiyomların bozulması, bu organizmaların sağlığını tehdit ediyor ve bu da besin zincirinde yankı buluyor."
Antibiyotik direnci: Kapanmayan bir çukur
Bir diğer önemli konu ise antibiyotik direncinin giderek artan boyutları oldu. Profesör Sansonetti, antibiyotik direncinin yayılmasının, her geçen gün daha fazla ölümcül enfeksiyonların tedavi edilemez hale gelmesine neden olduğunu belirtti. "Antibiyotik direnci, yalnızca bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda bir toplum sağlığı meselesidir. Kendi yaşam alanımızda dahi antibiyotiklerle kirlenmiş su tüketiyor olmamız, bu sorunun ne kadar derinleştiğini gösteriyor" diyen Sansonetti, antibiyotiklerin yanlış ve gereksiz kullanımının, dirençli bakterilerin yayılmasına neden olduğunu vurguladı.
Mikrobiyomun korunması: Geleceğin tıbbı için çığır açıcı bir adım
Konferansın sonunda, antibiyotik kullanımının sınırlanmasının ve mikrobiyomların korunmasının, gelecekteki tıbbi uygulamalar için çığır açıcı bir yaklaşım olabileceği vurgulandı. Sansonetti, bu sorunun çözülmesi için dünyadaki tüm sağlık profesyonellerinin iş birliği yapması gerektiğini belirtti: "Antibiyotiklerin daha bilinçli bir şekilde kullanılması ve çevreye yayılan antibiyotiklerin kontrol altına alınması, yalnızca sağlık sektörünün değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Mikrobiyomun korunması ise gelecekteki tıbbın temel taşı olabilir."