İZBB Temsilci Delegesi, 2019-2024 CHP Karabağlar Belediyesi Meclis Üyesi Can Ersoy, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Çarpık kentleşmeye ilişkin konuşan Ersoy, “Bugün İzmir'deki birçok çarpık planlamanın altında bazı bakanlıkların, bazı kamu kuruluşlarının hiçbir yere sormadan Ankara'dan yaptıkları planlamalar olduğunu görüyoruz. Karabağlar’da bundan nasibini alıyor” diye konuştu.
“Tarihi Kentler Birliği daha etkin hale geliyor”
Birliğin yeni dönemde daha kurumsal bir yapıya kavuşacağını ve etkinliğini artıracağını belirten Ersoy; “Tarihi Kentler Birliği aslında 2000 yılında kurulmuş, bugünlerde de aşağı yukarı 450’nin üzerinde üyesi bulunan bir birlik. Tarihi Kentler Birliği 2000 yılında kurulduktan hemen sonra çalışmalarına başlıyor ama asıl ön plana çıktığı çalışma dönemi 2009’dan sonra ÇEKÜL Vakfı'yla kurduğu işbirliği sonrasında gelişiyor. Burada eğitim programları, birtakım yayınların oluşturulması, belediyelerin yaptığı işlerin birbiriyle eşleştirilmesi birlikte daha rol modeller ya da rol örnekler üzerinden işbirliklerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalarını hızlandırıyor. Son dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha etkili olduğu bir yerel seçim sonrasında Tarihi Kentler Birliği’nde de yapı biraz daha farklılaştı ve Mansur Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız birliğin başkanı oldu ve hemen arkasından biz birinci genel kurulu, başkanı seçerek yapmıştık. Haziran ayında da ikinci genel kurulumuzu yaptık ve önümüzdeki dönemin yol haritası aşağı yukarı netleşti. Tabii önemli farklılıklar var. Yeni dönem için birliklerin kağıt üzerinde biraz sembolik kalması ile ilgili bir dönem olmayacak bu dönem. Çünkü Mansur Yavaş zaten başlar başlamaz geçtiğimiz 56 aylık dönemde önemli farklılıkları ekibiyle birlikte ortaya koymaya başladı. En önemli farklardan birisi de Genel Sekreterliğe Mahir Polat'ın getirilmesiyle başladı. Çünkü biliyorsunuz İstanbul'da İstanbul mirası üzerinden oldukça önemli çalışmalar yapıyor. Mansur Başkan’ın Beypazarı’nda yaptığı çalışmalar önceki belediye başkanlığı döneminde önemli örnekler olarak karşımıza çıkıyor. Benzer çalışmaların önümüzdeki dönemde Tarihi Kentler Birliği bünyesinde daha kurumsallaşarak, daha etkili etkinliğini arttırarak devam etmesini öngörüyoruz. Kurtuluş Savaşı mücadele sürecinin rotası diye bir çalışma şimdiden başlamış durumda. Samsun'dan başlayarak bütün kurtuluş mücadelesinin önemli noktaları birer turizm ve tarihi uğrak noktaları haline getirilerek bir rota haline dönüştürülüyor” dedi. Tarihi Kentler Birliği’nin önümüzdeki dönemde daha etkin ve etkili bir yapıya bürünmesini öngördüklerini belirten Ersoy, birlik bünyesindeki çalışmaların kurumsal bir anlayışla sürdürüleceğini belirtti.
"Vatandaş sorun değil, çözüm ister"
Yerel seçim sonrası yaşanan süreci değerlendiren Ersoy, iktidarın belediyelere yönelik sınırlayıcı müdahalelerine rağmen, yerel yönetimlerin sorun çözme odaklı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı. Ersoy; “Seçilen belediye başkanlarımız Türkiye'nin genelinde oldukça iyi niyetli ve son derecede motive olmuş şekilde çalışmalarına başladılar. Fakat iktidarın bu alanda bir takım ön alıcı, biraz engelleyici reflekslerini görmek mümkün. Şimdi eğer belediyelerimizin, belediye başkanlarımızın bu konudan şikayet ederek devam etmeleri karşılık bulmayacaktır. Mutlaka gelen sınırlayıcı müdahaleleri farklı bir şekilde karşılamaları gerekiyor. Çünkü vatandaş sorunun bir parçası olan değil, sorunu çözme gayretinde olan tarafla ilgilenecektir. Tabii biz siyasi olarak yapılabilecek bazı müdahaleleri zamanda yapamamış olabiliriz. Seçimden hemen sonra belki bir erken seçimi zorlamak gerekirdi. Böyle toplumsal bir mutabakat varken zorlamak belki tercih edilebilirdi. Belki bu bugünlerde daha çok ön plana çıkardığımız erken seçim söylemini daha erken bir tarihte başlatmak mümkün olabilirdi. Bu daha etkili olacaktır diye düşünüyorum. Kesintiler, kaynak kullanımına ilişkin zorlamalar yeni bir konu değil. 2023 yılındaki genel seçimlerde iktidara yönelik olan umudumuzu arttıran bir yerel seçim süreciydi. Toplumun bunu daha net görmesi sağlanabilir ve bu alanda iktidarla yerel yönetim arasındaki bu mücadelenin toplum yararı olmadığını biraz daha çarpıcı örneklerle ön plana çıkarmak mümkün olabilir” dedi.
“İzmir’deki çarpık planlamalarının arkasında merkezi yönetim var"
Ersoy, yerel yönetimlerin karşılaştığı engelleri aşmanın ancak halkla birlikte kararlı bir siyasi mücadeleyle mümkün olacağını belirtti. Ersoy ; “Türkiye'de birçok kentimiz biraz önce belirtmeye çalıştığım nedenlerle zorluklar yaşıyor. Yani kentleşmenin yarattığı sıkışmışlık, ekonomik koşulların yarattığı haksızlıklar, kent yaşamlarını doğrudan etkiliyor. Bir de bunun içine bazı menfaat gruplarının doğrudan müdahalesinde eklerseniz içinden çıkılmaz hale geliyor. Hele son yıllarda planlama hakkının merkezi anlamda birçok kuruma verildiğini de değerlendirirseniz buralarda aslında yetkinin ve sorumluluğun farklılaştığını görürsünüz. Bugün İzmir'deki birçok çarpık planlamanın altında bazı bakanlıkların, bazı kamu kuruluşlarının hiçbir yere sormadan Ankara'dan yaptıkları planlamalar olduğunu görüyoruz. Karabağlar’da bundan nasibini alıyor. Karabağlar’ın kendisine özgün tabii ayrı koşulları var. Bugün Türkiye'nin en büyük riskli alan olarak tanımlandığı bölge Karabağlar’da. 780 civarında riskli alan tanımlandı. Geçtiğimiz günlerde yine 540 hektarla ilgili mahkeme iptal kararı verdi. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir bölgede 2008 yılında ilan edilmiş bir riskli alan bölgesinde hala planlama yapılamıyor. Bakanlık hazırlıyor. Haklı nedenlerle mahalleler, birliğimiz, belediyemiz, kamu kuruluşları, bireyler, kişiler itiraz ediyor ve iptal ediliyor planlar. Şimdi bu kadar vakit kaybettirmeye kimsenin hakkı yok. Eğer bir dönüşüm ihtiyacı varsa bunu kamu gücüyle yapmak gerekiyorsa kamu ile yerelin mutlaka bir araya gelip yapması lazım. Şimdi bu beklentileri söylemek aslında biraz romantik kaçıyor. Çünkü şunu biliyoruz ki biz yerelde ne söylersek söyleyelim, siyasi nedenlerle iktidar bu konulara duyarsız kalmayı tercih ediyor. Geriye bir tek şey kalıyor elinizde. Bunu bir siyasi mücadele alanı haline dönüştürmeniz lazım. Yani burada buna sebep olan kurumları buna sebep olan süreci, yasaları katı tavizsiz bir şekilde eleştirmeniz lazım. Bütün kamuoyunun bunu bilmesini sağlamamız lazım. Para her şey demek değil. Tabii ki paranın olması bütçelerin düzgün ve güçlü olması bir avantajdır. Şehri ihya etmek, iyileştirmek anlamında. Ama eğer bu engelleniyorsa dönüşümünüz ya da yenilenmeniz engelleniyorsa geriye bir tek gücünüz kalıyor. Bir siyasi mekanizmayı kullanarak mutlaka halkı bilinçlendirmek, halkla birlikte bunun nasıl olması gerektiğini göstermeniz lazım” dedi.
"CHP, halktan aldığı güçle kararlı olmalı"
Cumhuriyet Halk Partisi’nin gücünü halktan alan bir parti olduğunu belirten Ersoy, partinin krizleri kararlı bir şekilde yöneterek güven oluşturması gerektiğini söyledi. “Şikayet etmek CHP’nin yaklaşımı olamaz” diyen Ersoy; “Mesele, sorunları tespit etmek ve hangi alanlarda kararlı adımlar atılması gerektiğine karar vermektir. Koşullar ne kadar ağır olursa olsun mücadeleden vazgeçmemek gerekir. Bu krizi iyi yönetemezsek, ülkeyi yönetmek için gerekli güveni oluşturamayız. Sorunları çözmek için halkla birlikte hareket etmek ve kararlı olmak şart” diye konuştu.