Son Mühür TV'de yayınlanan Hasan Tahsin Kocabaş ile Gündem Yorum programına konuk olan Şair/Yazar/Yönetmen Haluk Işık, sanat, şehir tiyatroları ve İzmir'in kültürel kimliği hakkında önemli mesajlar verdi.
Işık, güzelliği korumak için öncelikle o güzelin anlamını, altındaki felsefesini ve hayattaki karşılığını bilmek gerektiğini vurgularken ‘Aksi takdirde güzel modaya dönüşebilir ve onu besleyen düşünceye yetişemediği için insan yetişemediği şeye düşmanlaşır. Düşmanlaştığı zaman da değerlerini yitirir ve kabuğa döner’ ifadelerini kullandı.
"Halk Gülmek İstiyor" Tuzağı
Işık, "Halk gülmek istiyor" kavramının tuzak olduğunu savundu. Bir sirk mi yoksa dilimizi, düşüncemizi, belleğimizi ve bilincimizi temize çekme eylemi mi olması gerektiği sorusunu sordu. Atatürk'ün "Sanatsız kalan milletin yaşam damarlarından biri kopmuştur" sözünü hatırlatarak sanatın önemini vurguladı.
Tiyatro: Bir Memleketin Aynası
Haluk Işık, ‘Tiyatro bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır’ dedi. Bu aynanın sadece sahnede değil, izleyende de olduğunu ve izleyenin tavrında da kendini gösterdiğini belirtti. Arabesk ve cıvıklığın egemen olduğu yerlere sanat denmez, orası tanıklı soytarılıktır’ şeklinde konuştu.
İzmir Tiyatroyu neden sevmedi?
Yönetmen Haluk Işık, İzmir'in tiyatroyu neden sevmediği sorusunun cevabına İzmir'in sahneye çıkan ilk Türk Müslüman kadın tiyatrocu Bedia Muavite'ye ev sahipliği yaptığını hatırlatarak bu şehirde sanatın geçmişinin ne kadar köklü olduğunu vurgulayarak cevap verdi.
Şehir Tiyatroları
Şehir tiyatroları hakkında konuşan Işık, İzmir'in sanatsal anlamda önemli kentlerden biri olduğunun altını çizdi. Işık şu ifadeleri kullandı:
‘Sanat sevgili gibidir, ilgilenmezsen seni terk eder’
‘Şehir Tiyatroları İzmir’in 70 yıllık hayaliydi. Elbette, geçmişin deneyimlerini harekete geçirmeye çalıştılar. Sanat sevgili gibidir. İlgilenmezsen seni terk eder. Seni terk ettiği zaman zaten ilgi duymuyordun onu unutmaya başlarsın. Ülkenin insanının çölleştirme politikalarına, duyarlılıklarının silinmesine, sanat olmadığı için o dereye ev yaptığının farkında olmadığına, sanatın terbiyesinden geçmediği için yolsuzluğun artık hoşgörü haline getirilmesini bilmiyorsa bir insan elbette yaşamında tiyatroya yer vermez.’
Şehir Tiyatrosu: ‘Sadece sahneye koymak yeterli değil’
Işık, bir tiyatronun yapacağı en son işin onu sahneye koymak olduğunu belirtirken, ‘Çünkü şehir tiyatrosu dediğiniz zaman şehir ve tiyatro diye iki kavram giriyor. Şehir tiyatromuzun en önemli eksikliği çeperlerin gitmemesidir. Elbette gidecek, bunun yolu çok kolay. Eğer tiyatroyla şehir arasındaki aidiyet duygusunu oluşturduğumuz anda olur.
Aidiyet duygusu
İstanbul şehir tiyatroları 150 yıllık darülbedayiden evrilmiştir. Onca başkan geçti, evet zaman zaman kemirmeye kalktılar, musallat olmaya çalıştılar hatta emekçileri atmaya kadar gittiler. İstanbul şehir tiyatrosuna gölge düştüğünde Erzurum’daki insan isyan ediyorsa bu aidiyet duygusundandır.’
‘Şehir tiyatrosu sadece oyun oynamakla yetinemez’
Şair ve yönetmen Haluk Işık, şehir tiyatrolarında yapılması gerekenleri anlatırken şu ifadeleri kullandı: ‘Bu işler karşılıklı. Bizim bir şeye ilgi duymamız için karşımızdakinin ilgi duyulacak politikalar, uygulamalar, kent kültür kavramını kendi alanında oluşturarak yaygınlaştırması gerek. Şehir tiyatrosu sadece oyun oynamakla yetinemez.
Şehir tiyatrosu oyun oynar ama oynayabilmesi için şehir tiyatrosu politikasını oluşturması gerekir. Sadece bana seyirci gelsin diye beklemez o seyirciye gider. Bugün Ballıkuyu’da oturup doğduğu günden beri ayaklarını denize sokmayan insanlar var bu şehirde.
‘Şehir tiyatrolarının birinci kuralı insanların ayaklarına gitmektir’
Şehir tiyatrolarının birinci kuralı insanların ayaklarına gitmektir. Doğru anlamlı oyunlar seçilmesi gerekir. Ben genel sanat yönetmeni olsam her ay 3 ilçe merkezine turne yaparım.
‘İzmir’in bana verdiğine ben nasıl teşekkür ediyorum ?’
Yönetmen Haluk Işık, kültür sanatın insanın değerini kültür sanat konusundaki yetişmişlikle ilgili olduğunu ifade ederken çarkın değiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Işık, ‘Bademlerde seyirci anlamında sıkıntımız pek yok. İzmir’in bana verdiğine ben nasıl teşekkür ediyorum diye düşünüyoruz. Kentler onlara sahip çıkanlarındır. Sürekli alarak nereye kadar verebilir bir kent ? Biz eğer ticaretimizle şey yapacaksak bunun en kolay yolu borsalar değildir. Bir kentin insanının değer kazanması da kültür sanat konusunda yakaladığın yetişmişlik. Bunu yapmadığın sürece sen sadece ticaret yaparsın.
‘Biz bu çarkı geriye döndürmek zorundayız’
Bizde burjuva yok. Burjuva şöyle; elde ettiğin geliri, yaşam kalitesini yükseltmek adına kullanmak. Kordon en az 30 tiyatrosu olan bir kentti ve o kent aynı zamanda bölgesinin en önemli ticaret merkeziydi. Bugün İzmir bu çelişkiyi yaşıyor. Çöp şiş ayran, rakı balık , akşam güneşi yetmez. Neden biz parite müzeye gittim diye anlatıyoruz. Adam ne diyor Louvre müzesine gittim diyor. Biz bu çarkı geriye döndürmek zorundayız. Belediye başkanlarımız elinden geleni yapmaya çalıştılar. Bunu biz yapmayacağız da kim yapacak ?
Agora Tiyatrosu
Haluk Işık Agora tiyatrosu gibi bir yerin dünyanın hiçbir yerinde kentin göbeğinde olmadığını söylerken: Bugün dünyanın hangi yerinde hangi kentin göbeğinde bizim agora tiyatrosu gibi bir tiyatro var ? Ve o amfi tiyatro neden 2024’te hala kazılıyor ?’ diye sordu.
‘İzmir’in yarını Türkiye’nin yarınıdır’
İzmir’in yarını Türkiye’nin yarınıdır. Biz bu Türkiye’nin yarınlarını yaratmak için silkinmemiz lazım. Savunduğumuzu sandığımız dünya görüşlerini yapsak yeter.
Bu kadar yoksullaştırma ve örselemeye rağmen bugün hala sanattan bahsediyorsak bize o bahşetme şansını veren insana teşekkür borçluyuz. O yüzden bütün yurtseverlik bilincimi buluşturmuş, bütün meslektaşlarımı selamlıyorum.
Biz 10 yılda 10 milyon genç yaratırken bütün Atatürk’ün etnografya müzelerini açma çabasının anlamını bilemezsek, cesurca dillendiremezsek o zaman eve gidince çocuğumuzun başını nasıl okşarız ?
‘Umutsuzluk bir hastalıktır bir bu hastalığa asla tutunmayacağız’
Ben her ay en az 5-6 okul dolaşıyorum. Orada çocuklara şunu söylüyorum: mesela çevreyi temiz tutun diyorlar çocuklara ben onlara ‘sizin göreviniz çöevreyi temiz tutmak değildir. Büyüklerinize sorun çevreyi nasıl koruyorsun ? ’ diyorum. Sorun diyorum onlara hangi tiyatroya gittin ? Umutsuzluk bir hastalıktır bir bu hastalığa asla tutunmayacağız.’
Şair/Yazar/Yönetmen Haluk Işık, çalışmalarından bahsederken, ‘Türkiye’de 2 oyunumu sahneye koydum biri sahne tozu biri bademlerde ve çalışmalarım devam ediyor. Şu an bir çocuk bir yetişkin romanım ve iki oyunum var onları bitirmeye çalışıyorum. Yeni dönemde elimden geldiğince bulduğum her olanağı değerlendireceğim çünkü ben İzmir’e hayatımı borçluyum’ ifadelerini kullandı.