İzmir'in değerleri için canla başla mücadele eden usta gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş Radyo Ege'de büyük bir ilgiyle takip edilen 90 Saniye programında bir kez daha bu gerçeğe dikkat çekti.
İşte Hasan Tahsin Kocabaş'ın açıklamaları...
İZMİRLİLİK KİMLİĞİ BÜYÜK TEHLİKEDE...
İzmir sadece Türkiye’nin üçüncü büyük kenti değil. Özellik sağ iktidarların planlı programlı ama gizemli İzmir karşıtlıklarının İzmir’de tartışılmamış oluşunun nedenlerini bugün çok rahat anlayabiliyoruz aslında. Tabii bir de İzmirlilik farkını bildiği ve içinde olduğu halde ruhunu satanlar var ki, bugün çoğu İzmir’in köşe başlarında kan emici sülükler gibi yaşıyor ve ne yazık ki itibar görüyor.
Sözlerimin bazılarına ağır geldiğini biliyorum, dolaylı tehdit ve ithamlarıyla yapayalnız şekilde kentimin kimliği için savaşıyorum. Ama ne gariptir ki, kentimin yerel dinamiklerinde de bir hassasiyet göremiyorum. Ve onca desteklediğim, sevip saydığım odakların dahi dışlamasına tabi tutuldum. Dedim ya derdim kişiler değil, oğlumun dahi doğduğu İzmir’imdir. Son nefesime kadar da savaşacağım.
İzmir’e en planlı saldırı 12 Eylül darbesiyle geldi, İzmir’in en büyük holdinginin sahibinin Demirel’e yakın olması karşısında Özal’ın İzmir’e bakışını sanırım unutmuş olamayız. AKP İktidarıyla birlikte İzmir’in siyasi tercihlerinin kentin aleyhine olduğu açık ama bunun nedeni İzmir’in tercihlerinden çok İzmir’in kimliğiydi. Başlı başına bugün İzmir yerelinde yaşanan CHP merkezli kaotik siyasal durumda, İzmir’in has basının güçlü olamayışı, boşluğun her zaman İzmir aleyhinde olan İstanbul medyasına yaradı.
Bu konuya devam edeceğim. Çünkü son beş altı yılda İzmir’de İzmir basınının genelde yok sayılması ve bir iki kuruluşun aktif gösterilmesi bile başlı başına bir faciadır.
Ne Mutlu Türküm Diyene...