Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) isimli cihatçıların başını çektiği 'muhalifler' Şam yönetimini devirdi. 61 yıllık Baas rejimi son bulurken, Beşar Esad’ın, Şam'ı terk ettiği iddia ediliyor. İç savaş ortamında yönetimi ele geçiren grupların amacı, neler yapacağı dikkatle izleniyor. Peki Suriye, 'muhalifler'in dediği gibi özgürleşecek mi yoksa daha da karanlık bir döneme mi girilecek?
HEYET TAHRİR EŞ-ŞAM (HTŞ) NEDİR?
Tahrir el-Şam veya Şam Kurtuluş Heyeti, kısaca HTŞ, Suriye İç Savaşı'na katılan aktif bir selefi cihad örgütü. Örgüt, 28 Ocak 2017'de Cebhe Fetih el-Şam (eski adı el-Nusra Cephesi), Ensaruddin Cephesi, Ceyşu's-Sünne, Liva El-Hak ve Nureddin Zengi Hareketi grupları arasında bir birleşmeyle kuruldu. Açıklamanın ardından ek gruplar ve kişiler katıldı. Birleştirilmiş grup şu anda Cebhe Fetih el-Şam ve eski Ahrar el-Şam liderleri tarafından yönetiliyor, ancak Yüksek Komuta diğer grup liderlerinden oluşuyor. Daha muhafazakâr ve selefi unsurları temsil eden pek çok grup ve kişi Ahrar el-Şam’dan ayrıldı. Hâlen, bazı analistler ve medya kuruluşları bu gruba önceki isimleri olan el-Nusra Cephesi veya Cebhe Fetih el-Şam demeye devam etmektedir.
Tahrir el-Şam'ın Suriye'de el-Kaide'nin temsilcisi olarak görülmesi ve grubun üst düzey yöneticilerinin el-Kaide ile bağlantısı olduğu iddiası, özellikle Ebu Cabir'in de aynı şekilde aşırı görüşlere sahip olduğu iddiası sonrası Ensaruddin Cephesi ve Nureddin Zengi Hareketi HTŞ ile bütünlüğü bozdu, bağımsız hareket etmeye başladı. Bu iddialara karşın Tahrir el-Şam el-Kaide'nin Suriye şubesi olduğunu kabul etmemektedir ve örgüt kurulurken yapılan açıklamada, grubun "önceki kuruluşların veya hiziplerin bir uzantısı değil, bağımsız bir örgüt olduğunu" söylenmiştir. Ek olarak, birleşmenin bir parçası olan Nureddin Zengi gibi bazı hizipler bir zamanlar ABD tarafından desteklenmiştir.
TÜRKİYE'NİN VE DÜNYA'NIN TERÖR LİSTESİNDE
HTŞ, kuruluşundan bu yana hem cihatçı kimliğini korumaya çalışmış hem de pragmatik bir tutum sergileyerek hayatta kalma ve bölgedeki siyasi etkisini artırma çabası içinde olmuş. Bu doğrultuda daha çok Suriye içindeki çatışmalara odaklanarak küresel cihat hareketlerinden farklı bir çizgi izlemeye başlamış. Buna rağmen, uluslararası arenada HTŞ’ye yaklaşım değişmemiş ve Birleşmiş Milletler, ABD ve Türkiye gibi ülkeler HTŞ’yi hâlâ El Kaide bağlantılı bir örgüt olarak değerlendirerek terör listesinde tutmuşlar.
SURİYELİ MUHALİFLER KİMLER?
*SURİYE MİLLİ ORDUSU: Suriye Millî Ordusu (SMO), Suriye İç Savaşı sırasında Beşar Esad rejimine karşı savaşan muhalif grupların birleşmesiyle 2017 yılında Türkiye'nin desteğiyle kurulan bir koalisyondur. Önceleri Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adıyla bilinen bu oluşum, Suriyeli Arap ve Türkmen milislerden oluşuyor. SMO, Türkiye'nin Suriye'de gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte hareket etmiştir. 2019 yılında, SMO ve Ulusal Kurtuluş Cephesi birleşerek Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığına bağlanmış ve daha düzenli bir askeri yapı oluşturmuşlardır.
*SURİYE DEMOKRATİK GÜÇLER (SDG): Bölgedeki Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), kuzeydoğu Suriye'de özerk bir yönetim sürdürmekte ve bölgedeki güç dengelerinde kilit bir rol oynamaktadır. Her ne kadar son çatışmalarda doğrudan taraf olmasa da stratejik gücü ve etkisiyle bölge dinamiklerini etkilemeyi sürdürüyor. Türkiye'de PKK'nın Suriye kolu olarak görülen SDG, Ekim 2015'te IŞİD'e karşı mücadele amacıyla kurulan, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerden oluşan geniş bir koalisyondur. SDG’nin en büyük bileşeni, Rojava'da ilan edilen öz yönetim kantonlarının güvenliği ve toprak savunmasından sorumlu olan Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Kadın Koruma Birlikleri'dir (YPJ). YPG ve YPJ, SDG’nin kuruluşundan itibaren hem askeri başarıların merkezinde yer almış hem de bölgedeki farklı toplulukların güvenliğini sağlamayı hedeflemiştir. SDG şu anda Suriye topraklarının dörtte birini, yani bu bölgelerde yaşayan yaklaşık 3 milyonluk bir nüfusu kontrol ediyor. Kontrol ettiği nüfusun ezici çoğunluğunu ise Kürtler oluşturuyor. Haseke vilayetinin tamamı, Rakka’nın büyük bir bölümü ve Deyrizor’un yarısı SDG’nin kontrolü altında bulunuyor. Ayrıca, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle bölgede iki askeri üs yer alıyor ve ABD güçleri SDG operasyonlarına aktif destek veriyor.
SDG’NİN ALANI DARALIYOR
Batı’da Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) grubu liderliğindeki muhalif güçler, hızla Halep’i aldıktan sonra Şam'ın kapısına dayandı. An itibarıyla Şam da düştü. Kuzeyde ise Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) oluşumu, Tel Rıfat’ı Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) aldı. Böylece Fırat Nehri’nin batısında SDG’nin elinde yalnızca Menbiç bölgesi kaldı.