GAMZE ESKİKÖY- İzmir Ticaret Borsası (İTB) Ekim Ayı Olağan Meclis toplantısını İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer’in yönetiminde İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan İTB Başkan Yardımcısı Bülent Uçakiklim krizi ve kuraklığın tarımsal üretim üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Uçak, yüksek enflasyonun yanı sıra artan maliyetlerin çiftçilerin kazançlarını düşürdüğünü ve üretim kalitesini tehdit ettiğini belirtti. Toplantıda, devlet desteğinin önemine vurgu yapılarak, sürdürülebilir tarım uygulamalarının gerekliliği ifade edildi.

"Türkiye'nin payı düşük"

İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tunçer, Ekim ayı olağan meclis toplantısında önemli konulara değindi. Konuşmasına, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii - TUSAŞ’a yapılan terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet dileyerek başlayan Tunçer, şiddet ve terör eylemlerini kınadı. Ayrıca, Pandemi, savaşlar, jeopolitik riskler ve iklim krizi gibi küresel sorunların ekonomik daralmaya sebep olduğunu ifade eden Tunçer, bu süreçte geniş çaplı parasal genişleme politikaları uygulandığını aktardı. Türkiye'nin dış ticaretini artırması gerektiğini vurgulayan Tunçer, 1950’den bu yana dünya ticaret hacminin büyük bir artış gösterdiğini, ancak Türkiye’nin payının düşük kaldığını belirtti. Doğru planlanmış dış ticaret politikalarıyla bu oranın artırılabileceğini söyledi. 

"Yüksek enflasyon ekonomik travma yarattı"

İTB Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, Bülent Uçak, “Gri gergedan metaforu” ile yüksek enflasyonun ekonomide yarattığı derin travmaya dikkat çekti. Enflasyonun tüm ekonomik aktörler üzerinde yarattığı stresi, yatırım iştahını düşürdüğünü ve fiyatlama alışkanlıklarını olumsuz etkilediğini belirten Uçak, ekonomide kalıcı bir iyileşme sağlamak için ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik odaklı radikal bir dönüşüm gerektiğini ifade etti.

"Tahminlerimiz gibi olmadı"

Uçak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı bitkisel üretim tahminlerine göre birçok bölgede iklimsel zorluklar nedeniyle üretimde düşüşler yaşandığını kaydetti. “Yem bitkileri hariç tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminin 2023 yılına göre yüzde 5,2 azalacağı; sebzelerde yüzde 6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3,5 oranında artış olacağı tahmin edildi. Son 5-10 yılda olduğu gibi, bu yılda iklim değişikliğinin etkilerini tarımda çok net hissettik. Birçok bölgemizdeki yetersiz yağışlar veya don ve dolu gibi hava olayları verim ve kaliteyi olumsuz etkiledi” diye konuştu.

Yaşanan kuraklığını tarım ürünlerini etkilerini örnekler vererek şu sözlere yer verdi:

Zeytin üretiminde iyi bir yıl yaşasak da yetersiz yağışların sofralığa ayrılacak zeytin miktarını düşürdü. Bölgemizin önemli ürünlerinden çekirdeksiz üzümde son iki yıldır uzun yıllar ortalamasının çok altında bir üretimle karşı karşıyayız. Kuraklığın etkisini bir diğer ürünümüz pamukta da hissettik. Pamuk ekim alanlarının yüzde 10 artarak 115 bin hektar, ortalama kütlü verimin yüzde 5 düşüşle dekara 420 kilogram, kütlü üretimin ise yüzde 5 artışla 484 bin ton olmasını tahmin ediyoruz. Çırçır randımanının yüzde 39 olacağı öngörüsü ile de mahlıç pamuk üretiminin geçen yılın biraz üzerinde gerçekleşerek 188 bin ton olmasını öngörüyoruz.Özellikle üretimin yoğun yapıldığı Söke ilçesinde sulama imkanlarının yetersizliği nedeniyle, Aydın genelindeki verim düşüklüğü diğer illere göre daha yüksek oldu. İklim değişikliği küresel bir sorun ve ülke olarak sadece bizim üstesinden gelebileceğimiz bir durum değil. Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele yanında olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yaparak “uyum” sağlamaya çalışmak da bir o kadar önemli.Kıt su kaynaklarının daha verimli kullanılması, toprak kalitesini artırıcı onarıcı tarım faaliyetleri, susuzluğa ve sıcaklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve belki de en önemlisi israfının önlenmesi, iklim değişikliğine uyumda öne çıkan tarımsal önlemlerdir”

Tarımsal üretimde olduğu kadar, ürün piyasalarında da önemli sorunlarla karşı karşıyayız” diyen Uçak, “Üreticilerimizin birçoğu fiyatlardan, dolayısıyla kazançlarından memnun değil. Bölgemizin önemli ürünlerinden olan sanayi tipi domatesin geçen sezonki ortalama kilogram fiyatı 2,9 lirayken, bu sezon çok küçük bir artışla 3 lira olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ortalama 12,1 lira olan sütün kilosu bu yıl sadece yüzde 16 artış ile ortalama 14,3 olarak işlem görüyor” ifadelerine yer verdi.

“Uçar TMO alım fiyatlarını değerlendirdi”

Alım fiyatlarına değinen Uçar, “2023 yılı Temmuz ayında Borsamızda ortalama 8,2 lira olan TMO’nun müstahsilden buğday alım fiyatı bu yıl aynı ayda sadece yüzde 8 artış ile ortalama 8,8 lira olarak gerçekleşti. Fiyatlardaki memnuniyetsizliğinin temel sebebi üretim maliyetlerinin yüksek olması, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısıdır. Eylül ayı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksinin yıllık yüzde 50, tarımsal girdi fiyat endeksinin ise Temmuz ayında yıllık yüzde 42 olduğunu düşündüğümüzde üreticimize hak vermemek elde değil. Geçtiğimiz sezona ortalama 18,7 liradan başlayan çiğitli pamuk fiyatları bu sezona ortalama 23,5 liradan başladı. Artış oranı yüzde 25 olmakla birlikte son iki yıldır fiyatların üretim maliyetinin altında kalması ve enflasyon oranları göz önüne alındığında, üreticimizin pamuk üretiminde vazgeçebileceği endişesini beraberinde getiriyor” diye konuştu.

“Çiftçiye pozitif ayrımcılık yapılıyor”

Çiftçilerin ekonomik olarak zorlu koşullarda kaldığını belirten Uçar, “Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor. Tarım ve gıdayı stratejik bir sektör olarak tanımlıyorsak, üreticiyi tatmin edecek gelir seviyesinin oluşmasını da sağlamak durumundayız. Ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçtiğimizin, kaynaklarımızın yetersiz olduğunun farkındayız ama gıda güvencesini temin etmek için çiftçimize pozitif ayırımcılık yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum. Bu anlamda destek bekliyoruz” dedi.

Son olarak Meclis Bütçesi’nden çiftçiye ayrılan destek oranlarına değinen Uçar, “2024 yılı için Merkezi Yönetim Bütçesinden tarımsal desteklemeler için yaklaşık 91 milyar lira pay ayrılmıştı. Mecliste görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesinde ise desteklemeler için yüzde 48’lik artışla 135 milyar lira ayrıldığını görüyoruz. 2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranının Orta Vadeli Programa göre yüzde 17,5, piyasa beklenti anketlerine göre yüzde 25-30 aralığında olduğunu düşünürsek destekleme bütçesinde önemli bir artış öngörüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak toplam bütçe kadar ürünler bazında verilecek destek, hatta bu desteğin ödeme zamanı da çok önemli. Örneğin pamukta son üç sezondur kilo başına 1,6 lira olarak verilen prim miktarı özellikle bu sezon için üreticimizin beklentisinin çok altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Muhabir: GAMZE ESKİKÖY