İzmir Şehir Tiyatrosu'nda yönetim değişti ancak sular bir türlü durulmuyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın tercihiyle kurucusu olduğu Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği koltuğundan ayrılan Yücel Erten halefi Levent Üzümcü'yü, göreve gelmek için kendisine karşı kurum içinde yapılan bir darbenin parçası olmakla suçlamıştı. Taraflar araaındaki karşılıklı söz düellosunun kesilmesinin ardından düşen tansiyon Yücel Erten'in 'skandal' başlığıyla verdiği son mesajla bir kez daha başlayacak gibi görünüyor. Erten, Levent Üzümcü'nün 'okuma tiyatrosu' olarak sunacağı bir oyunun yönetmenliğini bir sahne makinistine yani bir dekorcuya yaptıracağını öne sürerek 'kurumun 36 sanatçısı görev yapabilme açlığı içinde dururken; bu sanatçıların başına bir sahne makinistini rejisör olarak tayin etmek nedir?' diye sordu.
İşte Yücel Erten'in açıklaması...
Bu haber bir skandal...
Skandal
İzmir Şehir Tiyatrosu’nun yeni Genel Sanat Yönetmeni darbeci Üzümcü “Herkesin Herkesi Yönettiği Bir Sistem Oluşturacağız.” demişti; hatırlanacaktır.
Oyun üretme konusunda çarşafa dolanmış gibi duran İzmir Şehir Tiyatrosu, dostlar alışverişte görsün kabilinden, Pazartesi günü Stefan Tsanev’in bir oyununu, okuma tiyatrosu olarak seyirciye sunacakmış. Şu anda bir şey içiyorsanız, bardağınızı, fincanınızı yavaşça yanınızdaki sehpaya bırakın lütfen. Çünkü haber skandal!
Bu okuma tiyatrosu etkinliğinin yönetmeni kim olsa iyi? İzŞT’de görevli bir sahne makinisti! Yanlış duymadınız, sahne makinisti… (Yani bilinen terimle dekorcu.)
36 sanatçı görev beklerken...
İzmir Şehir Tiyatrosu’nun 36 oyuncu/sanatçısı var. Her biri 4 yıllık oyunculuk eğitimini başarı ile tamamlamış, diplomalı. Her biri, sınavlarda 500 küsur kişinin arasından seçilebilme becerisini gösterip kadroya alınmış. Her biri tiyatroda 3 sezon boyunca Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten’in rahle-i tedrisinden geçmiş. Emek vermiş, başarıya ulaşmış, alkış ve ödüllerle onurlandırılmış sanatçılar. Kurumun 36 sanatçısı görev yapabilme açlığı içinde dururken; bu sanatçıların başına bir sahne makinistini rejisör olarak tayin etmek nedir? Cehaletten kaynaklanan bu gafletin adını doğru koyalım:
Sıfır numara cahil...
* Hayatında hiç oyun sahnelememiş ve belli ki rejisörlük konusunda sıfır numara cahil kalmış İzŞT Genel Sanat Yönetmeni’nin, tarihe geçecek bir gafıdır.
* Sahne makinistinin kadrosu ve görevi bellidir. Rejisörlük alanında akademik ölçekte eğitimi ve deneyimi olmayan bir sahne makinistine rejisörlük görevi vermek; meslek etiğini ayaklar altına almaktır.
* Tiyatro üretiminin kendine özgü işbölümünden ve hiyerarşisinden habersiz ‘Ben yaptım oldu’ nobranlığıdır.
* Rejisörlüğün ve oyunculuğun ortak üretme dialektiği konusunda, kös dinlemişliğin göstergesidir.
* Eğitimsizliğin ve acemiliğin pörtlek egosunu, sanatçılara komutan tayin etme cavalacozluğudur..
* Teknik personelin ağzına bir parmak bal çalma niyetiyle girişilen kitle kuyrukçuluğudur.
* ‘Liyakat’ kavramını tiyatro sanatından silme girişimidir. Buna cesaret edenin de liyakatsizliğinin kanıtıdır.
Bu tercih ile İzmir Şehir Tiyatrosu’nda akıl iflas etmiş, iş barışı savaşa sürülmüş, liyakat sürgüne gönderilmiş, akademik değerler ve gelenekler yok edilmiştir.
Sonuçta paçalarından akmıştır...
Bu gaflet ile darbeci Genel Sanat Yönetmeni Üzümcü’nün her fırsatta dile getirdiği, cıvık “Herkes herkesi yönetecek” teorisi, sonuçta paçalarından akmıştır. İzmir Şehir Tiyatrosu’nun tarihine bu cıvık kötülüğü sıvayan Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü ve yaveri Harun Özer, kendi görevlerini de bir makinist ile bir aksesuvarcıya devredip, arkalarına bakmadan kaçsalar yeridir.
Etkinlikte görevlendirilen 4 sanatçının, bu ucube davranışa hiç ses çıkarmadan boyun eğmeleri ise; tiyatro sanatı adına kaygı uyandıran bir şuursuzluğun belirtisidir. Yarın bir başka vesileyle, çokbilmiş bir aksesuvarcının ya da ağzı kalabalık bir makyözün, karşılarına rejisör olarak oturtulmasına itiraz edemeyeceklerse; ‘sanatçı’ sıfatını hangi yüzle taşıyacaklar? Akla, bilime, sanat felsefesine, tiyatro ve meslek terbiyesine, kurumsal geleneğe, sanatçı onuruna savrulan bu tokata karşı çıkamamış olmaları; daha şimdiden emir kulu psikolojisine razı geldiklerinin acıklı fotoğrafıdır.
Bu yol çıkmaz. Üzgünüm…