İZMİR HABERLERİ

İzmir Barosu’ndan avukatlar günü mesajı: Umutlarımızı çalmaya çalışan bir yapı var!

5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle açıklamalarda bulunan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, “Geldiğimiz süreç, artık tek adam rejiminin ne yazık ki baroları, hukukçuları da hedef alan bir duruma geldi” dedi.

İzmir Barosu’ndan avukatlar günü mesajı: Umutlarımızı çalmaya çalışan bir yapı var!

Son Mühür / Arif Enes Durak - 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesi Güney Kapısı’nda avukatlar Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Törenin ardından konferans salonunda günün anlam ve önemine ilişkin İzmir Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, değerlendirmelerde bulundu.

“İzmir Barosu, 5 Nisan’ın tarihsel mirasının başlangıcıdır”

İzmir Barosu’nun 5 Nisan Avukatlar Günü’nün kabulü sürecindeki rolüne dikkat çeken Baro Başkanı Sefa Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

Hepinizin Avukatlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. 5 Nisan ile ilgili İzmir Barosu’nun önemi çoktur. İzmir Barosu, öncü ve ilklerin barosudur. İzmir Barosu, 5 Nisan avukatlar günün kabulüne giden süreçte başlangıçtır. 1934 yılında İzmir’de toplanan bir kısım baro başkanı, baroların bir çatı altında toplanması yönünde bir karar alırlar. Ve 1958’de 5 Nisan günü İZTO’da baro başkanları yeniden bir toplantı yaparak Barolar Birliği’nin kurulması yönünde bir irade ortaya koyarlar. 5 Nisan’ın kabul edilmesinin iki önemli alanı var. Birincisi, 5 Nisan 1978’de kurulan İstanbul Barosu ve 5 Nisan 1958 yılında İzmir’de yapılan baro başkanları toplantısı. Bu toplantıdan sonra 1987 yılında yapılan genel kurulda da 5 Nisan’ın Avukatlar Günü olarak kutlanması yönünde TBB’nin aldığı bir karar”

Baro (2)

“Tek adam rejimi hukuk ve avukatları hedef alıyor”

Türkiye’de hukukun geldiği noktayı değerlendiren Başkan Yılmaz, “Biz 5 Nisan’ı bu dönemde Ankara’da Barolar Birliği’nden Anıt Park’a kadar yürümek ve oradan da Anıtkabir’e kutladık. Anıt Park’ta yaklaşık yarım saatlik bir bekleme süremiz oldu. Yaklaşık 5 bin meslektaşımız hukukun üstünlüğünü ve laikliği haykırdık. Hepimiz yaşanan süreci biliyoruz. Son 15 yıldır, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesinin kadar örselendiğini, cumhuriyetin temel değerlerine nasıl saldırılar olduğuna çok yakından tanıklık ediyoruz. Bizler, baro yönetimleri olarak sadece duruşmalarda bulunma görevimiz yok. Kamu kurumlarında, kollukta ya da başka yerde bizlerin bu ülkede çok değerli ve önemli görevlerimiz var. Bu görevler bize yasamızda da emredilmiş. Hukukun üstünlüğünü savunmak, bunlara işlevlik kazandırmak ve yüceltmek. Bu mücadeleyi 20 yıldır daha çok yapmak zorunda kaldık. Nedenlerini hepimiz biliyoruz. Özellikle 2016’da 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili süreçten sonra başlatılan Anayasal düzenlemeler ve değişiklikler, 2017’de tek adam rejimine geçiş, parlamenter sistemden uzaklaşmak maalesef ki bütün yaşamımızı etkileyen bir sürece evrildi. Geldiğimiz süreç, artık tek adam rejiminin ne yazık ki baroları, hukukçuları da hedef alan bir duruma geldi” diye konuştu.

Ekrem İmamoğlu protestoları kapsamında tutuklanan öğrencilerin halen cezaevinde olduğunu dikkat çeken Yılmaz, “Son 15 gündür şiddeti bütün ülkede yaşadık. İzmir de bu şiddeti en yakından yaşayan yerlerden oldu. 400’e yakın gencimiz gözaltına alındı. Şu anda 19 gencimiz cezaevinde. Geçtiğimiz 3 gün içerisinde de iki gencimiz daha içeri alındı. Bu ülkede, boykot çağrılarının dahi suç kabul edildiği bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte baro üyeleri genç arkadaşlarımız gerek emniyette, gerek muayenelerinde gerekse sorguları sırasında, tutuklananları cezaevlerinde hiç yalnız bırakmadılar” dedi.

“Yargı tarihinde görülmemiş şeyler yaşanıyor”

Başkan Sefa Yılmaz açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:

“Bu ülkede, cumhuriyet tarihinde olmayan şeyler oldu. Yargıtay’ın üyeleri Anayasa Mahkemesi üyelerini Yargıtay’a şikayet etti. Anayasa Mahkemesi, iki kez Can Atalay ile ilgili ‘hak ihlali’ kararı verdi ama uygulanmadı. Artık ülkede AYM ve AİHM kararları uygulanmıyor.

“500’den fazla avukat katledildi”

Son 20 yılda 500’den fazla avukat katledildi. Bizim sadece ekonomik ya da fiziksel şiddetle karşı karşıya kaldığımız bir süreci yaşamıyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bizler, mesleğimizi meslek onuruna yakışır bir biçimde yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu dayanışmayı bırakmamak ve geleceğe taşımalıyız. Hukuksuzlukların en yüksek noktaya geldiği bir noktada, karşımızda umutlarımızı dahi çalmaya çalışan bir yapı var. Gençlerin geleceğini ve hayallerini çalmaya çalışan ve bunu da kısmen başarmak üzere olan bir yapı var. Bizim o umutları hayata geçirebilmemizin olmazsa olmazı bir arada olmamız ve dayanışmayı yüceltmemizdir, barışı sağlamak, barış için çalışmaktır”