Son Mühür / Ayşegül Koç - Ege Üniversitesi'nin düzenlediği etkinlik, Müze Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko'nun moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

Etkinliğe, EÜ Çeşme Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü'nden Doç. Dr. Elçin Doğan Gürbüzer konuşmacı olarak katıldı. Akademisyenler, öğrenciler ve sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlik, katılımcılara derinlemesine bir kültürel deneyim sundu.

"Kozmik anlamda önemli bir konuma sahiptir”Ege Etnografya Müzesi

Doç. Dr. Elçin Doğan Gürbüzer, mitolojilerin toplumların kültürel ve tarihi kimliklerini nasıl şekillendirdiğine dair önemli vurgularda bulundu. 

Efsane ve mitlerin, halkların geçmişini anlamlandırmada kritik bir rol oynadığını belirten Gürbüzer, “Efsaneler ve mitler, toplumların kökenlerini ve tarihlerini anlamlandırmada önemli bir rol oynar. 

Antik Ege mitolojisi, kahramanlık, ahlak ve kader gibi kavramlara dair toplumun bakış açısını yansıtır. Antik mitolojide kadınlar; tanrıça, kahraman ya da ölümlü olarak farklı roller üstlenir ve toplumsal, kültürel hatta kozmik anlamda önemli bir konuma sahiptir” dedi.

"Toplumsal alandan dışlanmasının bir yansımasıdır"

Kadın ve doğurganlık temalarının mitolojilerdeki yerine değinen Elçin Doğan Gürbüzer, “Bu karakterler, toplumsal gerçekliğe dönüşerek kadın-erkek rollerine dair mesajlar iletmiştir. Kadının doğurganlık yetisi, doğanın bereketiyle bağdaştırılmıştır. 

Örneğin, Samsatlı Lukianos’un Gerçek Bir Öykü adlı eserinde, kadınların olmadığı Selenite toplumunda erkeklerin baldırlarından doğum yaptığı anlatılır. 

Bu anlatı, doğurganlık yetisinin erkeklere verilmesi yoluyla kadınların toplumsal alandan dışlanmasının bir yansımasıdır" dedi.

"Edilgen ve tanımsız bir formda sunulur"Doç. Dr. Elçin Doğan Gürbüzer

Doç. Dr. Elçin Doğan Gürbüzer, kadın kimliğinin mitolojilerdeki şekillenişini anlatırken, İlyada Destanı'nda Briseis'in savaş ganimeti olarak gösterilmesini örnek verdi. 

Bu durumu, kadının sessizleştirilmesi ve nesneleştirilmesi olarak nitelendiren Elçin Doğan Gürbüzer, “Kadının sadece erkekler için var olan bir nesne olarak algılanması, onun bağımsızlığının ve özgür iradesinin reddi anlamına gelir. 

Cinsiyete özgü eş ve annelik rolleri dayatılarak sembolik bir şiddet uygulanır. Erkeklik etkin ve belirleyici, kadınlık ise edilgen ve tanımsız bir formda sunulur” ifadelerini kullandı.

Etkinliğin sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Elçin Doğan Gürbüzer, Müze Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko tarafından teşekkür belgesiyle onurlandırıldı.

Muhabir: AYŞEGÜL KOÇ