Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, İzmir'de iş dünyası ile bir araya gelerek, ekonomiye ilişkin önemli mesajlar verdi. İş dünyasının temsilcileri tarafından yapılan sunumlarda enflasyondan eğitime, hukuktan mülteci politikalarına kadar pek çok başlıkta uyarılar geldi.
İzmir Ticaret Odası'nda gerçekleşen iş dünyası zirvesine Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti İzmir Milletvekilleri, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işılsu Kestelli, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ve iş insanları katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan ve ekonomide değişimi ifade eden bir dönemden geçildiğini söyleyen Kestelli Orta Vadeli Program'ın önemine değinerek şözle konuştu: "Sürecin en önemli bileşenlerinden biri, hükümet tarafından Eylül ayı başında açıklanan Orta Vadeli Program. Bu program aslında tüm ülkenin ev ödevi. Başarabilirsek sınıfı hep birlikte geçeceğiz. Başarısız olursak faturayı hep birlikte ödeyeceğiz.
Bu nedenle programın daha iyi anlaşılması ve içselleştirilmesi için iş dünyası ile başlatılan diyalogu çok önemsiyoruz. Programın uygulanmasında gösterilecek kararlılığın, tüm paydaşlar tarafından sahiplenilmesinin, hedeflere ulaşmak için önemli katkı sağlayacağını söyleyebiliriz."
Programın 4 temel amacında toplumun tüm kesimlerinin hemfikir olduğunu ifade eden Kestelli, bu dört amacı sıralayarak "Makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanması, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat perspektifinde büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi ve sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi. Tamamı doğru teşhisler ve hedefler. Bugüne kadar atılan tutarlı adımlar ve gösterilen şeffaflık da umut verici."
"Tasarruf kamuda da uygulanmalı"
İş dünyası adına uyarılarda bulunan Yorgancılar, ekonomide zor bir dönem olduğunun altını çizerek 4 ana başlık hakkında konuştu. Öncelikli olarak enflasyonla mücadele vurgusu yapan Yorgancılar "Yüksek enflasyonun yarattığı etki, öngörülemez bir ekonomik süreçtir. Bugün düşüş eğilimi söz konusu olsa da, sadece para politikası araçları ile çözme gayreti çift haneli yüksek bir seviyede takılı kalma riskini artırıyor. Tasarrufun sadece özel sektörde değil, kamuda da uygulanması büyük önem taşımaktadır." dedi.
İktidarın mülteci ve sığınmacı politikalarına dair de eleştiriler yapan Yorgancılar "Sığınmacı politikalarının götüreceği nokta sosyo-ekonomik ve güvenlik riskidir. Bugün Almanya’dan İran’a birçok ülke sığınmacıları sınır dışı ediyor. Özellikle de Afgan sığınmacı ve mültecilere ilişkin toplumdaki haklı endişeleri ve iş hayatında da kayıt dışını artıran uygulamalara dikkat edilmeli" ifadelerini kullandı.
Eğitim ve hukuk başlığının ülkenin en hassas konu başlıklarından olduğunu vurgulayan Yorgancılar, yaşanan sorunları işaret ederek şöyle konuştu" Eğitim sistemidneki sorunlar, hayatın her alanında vasatlığı toplumun geneline yerleştiriyor. Küresel üretim üssü hedefi olan ülkemizin, nitelikli işgücü ihtiyacını, bugün ne meslek liselerimizle, ne de üniversitelerimizle sağlayabiliyoruz. Bilgi bazlı sanayi yolunda, ara elemana ulaşamamak, üretimin sürdürülebilirliğini de riske atıyor.
Başlangıç noktamız, memleket meselesi olan meslek liseleri olmalı ve teşvikleri artırılmalıdır. Çocuklarımızın kör karanlıkta yollara düşmesinin engellenmesi, kış saati uygulamasına geri dönülmesi gerekliliğini de söylemeden geçemeyeceğim" dedi.
"Uygulanan politikalar ülkeye olan güveni azaltıyor"
Hukukun üstünlüğünü vurgulayan Yorgancılar, uygulanan politikaların iş dünyasına yansımalarını anlatarak "Aksini düşünmek mümkün değilken, pratikteki uygulamalar ne yazık ki, adalete olan inancı sarsıyor. Bu da, içerde ve dışarda ülkeye olan güveni azaltıyor.
Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Her zaman ifade ettiğim gibi, döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz. Bugün, sanayicilerimiz gerek dış, gerekse iç pazarda oldukça zorlu bir ortamla karşı karşıya. İki kanadımız da adeta kırık. Desteğe ve yönlendirmeye ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.
"Geçen yıla göre ekonomi daha iyi konumda"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın, geçtiğimiz yıl da aynı tarihlerde iş dünyası ile buluştuğunu hatırlatan Özgener, bir önceki yıla göre ekonomik gidişatı değerlendirerek, bu sene daha olumlu bir tablo olduğunu ifade etti. Özgener şöyle konuştu:
"Ülkemiz ekonomisinin öncesine göre daha iyi bir konumda olduğunu, geleceğe dair belirsizliklerin önemli ölçüde giderildiğini ve ekonomi yönetimimiz tarafından öngörülebilir hedeflerin ortaya konulduğunu görüyoruz.
Bununla birlikte, enflasyon ile mücadelede ekonomik programdan taviz verilmemesi ve ihtiyaç duyulan reformların hayata geçirilmesiyle hızlı bir toparlanma sürecine girileceğine inanıyoruz. Enflasyonu düşürmeden, ülkemizde sürdürülebilir yüksek büyüme ve kalıcı refahın sağlanamayacağını düşünüyoruz.
Bu noktada, OVP’yi açıklarken bir “enflasyonu düşürme programı” olduğunu özellikle vurgulamanız iş dünyamız için önem arz ediyor. Geçen sene açıklanan OVP, 2024 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın %6.4’ü bir bütçe açığına işaret ediyordu. Bu sene, rakam %4.9 olarak revize edildi. 2025 yılı için %3.1 ve 2026 yılı için %2.8’lik bütçe açığı hedefleniyor. Bu noktada; iş dünyası ve hanehalklarının dezenflasyonist sürece olan inançlarının kuvvetlenebilmesi için, kamu harcamalarının da kontrol altına alındığına dair sinyallerinin güçlenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadele vurgusu
Bununla birlikte, vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Çünkü kayıt dışı olan her şeyin bedelini, işini düzgün yapan bizler ödüyoruz. Kayıt dışı ekonominin varlığı, firmalarımız açısından hem haksız rekabete yol açıyor, hem de verimlilik artışını engelliyor. Bu nedenle bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın; kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz.
Yapısal reform açıklamalarını önemli bulduklarını ifade eden Özgener "Sizin de ifade ettiğiniz gibi; enerji ve tarım başta olmak üzere ekonomide somut sonuçları ortaya koyan, güven ortamının ve beklenti kanalıyla iyileşmeyi sağlayan reformların da büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Bununla birlikte, söz konusu politikaların kararlılıkla yürütülmesi ve üst çerçevesinin belirlenmesine yönelik 10-20 yıllık planlamaların hayata geçirilmesinin önem taşıdığını düşünüyoruz."