İZMİR HABERLERİ

İzmir'de otizme sanatla dokunuş

Medicana International İzmir Hastanesi, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde düzenlediği etkinlikte çocuklar ve aileleriyle sanat çalışmaları yaparak otizme dikkat çekti.

Son Mühür / Ayşegül Koç - Medicana International İzmir Hastanesi, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında otizmli çocuklar ve ailelerine yönelik özel bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte, Otizm Spektrum Bozukluğu’nun bireylerin sosyal iletişim becerilerini ve davranışlarını farklı şekillerde etkileyebileceği vurgulanırken, erken tanının ve uygun destekleyici yaklaşımların önemine dikkat çekildi. 

Uzmanlar, otizmli bireylerin eğitim ve sosyal hayata daha etkin katılım sağlayabilmesi için farkındalık çalışmalarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.

Erken teşhis ve bireysel yaklaşımlar

Otizm teşhisinin genellikle 2 ila 3 yaş arasında konulabildiğini belirten Medicana International İzmir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Yendur, “Ancak belirtiler daha erken yaşlarda da fark edilebilir. Ailelerin, çocuklarında gözlemlediği sosyal iletişim sorunları, göz teması kurmama, ismine tepki vermeme, tekrarlayıcı hareketler veya sınırlı ilgi alanları gibi belirtiler üzerine uzmanlara başvurması oldukça önemlidir. 

Tanı sürecinde çocuk nörologları, çocuk psikiyatristleri ve gelişimsel pediatristler kapsamlı değerlendirmeler yapar. Standart testler, gözlem ve aileden alınan bilgiler doğrultusunda tanı netleştirilir. Uzmanlar, tanı konulduktan sonra bireysel gelişim planları oluşturur ve gerekli terapötik müdahalelere yönlendirir" diye konuştu.

“Aile eğitimi de bu sürecin önemli bir parçasıdır”

Otizm belirtilerinin genellikle 18-24 ay arasında belirginleştiğini ifade eden Dr. Özge Yendur, “Bu süreçte çocukların sosyal ve dil becerilerindeki gerilikler dikkat çekebilir. Ancak bazı durumlarda belirtiler daha geç yaşlarda belirginleşebilir ve tanı gecikebilir. Erken tanı, müdahale sürecinin başarısını artırmak açısından kritik öneme sahiptir” dedi. 

Otizmli bireylerin topluma daha aktif şekilde katılabilmesi için özel eğitim ve rehabilitasyon desteğinin şart olduğunu vurgulayan Özge Yendur, “Bireysel eğitim planları, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri ile desteklenmelidir. 
Aile eğitimi de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Sosyal becerileri geliştirmek amacıyla oyun terapisi, konuşma terapisi ve davranışsal terapiler uygulanabilir.

Okul ortamında ise özel eğitim desteği, sosyal etkileşimi teşvik eden programlar ve öğretmen farkındalığı önemlidir. Otizmli çocukların sosyal hayatta daha bağımsız olabilmesi için toplumun da bilinçlenmesi gerekmektedir" diye konuştu.

“Otizm, yaşam boyu süren bir farklılık olarak kabul edilmelidir”

Otizm teşhisinin dünya genelinde artış gösterdiğini belirten Dr. Özge Yendur, “Bu nedenle toplumda otizm farkındalığının ve erken tanı olanaklarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Otizm, ne kadar erken teşhis edilip, müdahale ne kadar erken yapılırsa; belirtilerin yönetilmesi ve bireyin sosyal hayata katılımının artırılması o kadar mümkün olur. 

Eğitimsel yaklaşımlar ve terapi programları, çocukların iletişim becerilerini güçlendirmeye ve davranışsal zorlukları azaltmaya yönelik olarak planlanmaktadır. Otizm, yaşam boyu süren bir farklılık olarak kabul edilmelidir. 

Bu nedenle otizmli bireylerin toplumsal yaşama katılımını destekleyen projeler geliştirmek, eğitim ve sağlık hizmetlerini güçlendirmek toplumsal bir sorumluluktur. 

Otizmle ilgili farkındalık oluşturmak ve otizmli bireylerin hayatını kolaylaştırmak adına yapılan çalışmaların artması, hem bireyler hem de aileleri için umut vericidir.” dedi.